ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlendiği, TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemelerinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olduğu, bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerektiği, Davaya konu uyuşmazlığın kira sözleşmesi ilişkisinin kurulması için ödenen kapora parasının iadesi istemine...
Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir. Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir....
ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlendiği, TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemelerinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olduğu, bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerektiği, Davacıların dava dilekçesi de dikkate alındığında açılan davanın araç kiralama işine teminata konu edilen...
İİK'nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK'nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) ./.. yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında taşımadan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir....
Ne var ki HMK. nun 10. maddesi hükmü yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yerinde dava açılamaz (sebepsiz iktisap gibi). Ancak genel yetkili yer olan davalının ikametgahında dava açılabilir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 2001/12–1162–1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek, “HUMK'nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda, tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır. Ancak bu gibi hallerde TBK'nun 89. maddesinin uygulanabilmesi için de akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir....
Kanunundan doğan her türlü uyuşmazlıklarda görevli mahkeme ... Mahkemesidir. Ancak davacının hava taşıma işinde çalışan kabin personeli (hostes) 2008/5573-13791 olduğu için 4857 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği hava taşıma işlerinde ... kanunu hükümleri uygulanmaz. Bu bağlamda hizmet akdinden doğan uyuşmazlıkta Borçlar Kanunu 313 ve devamı maddeleri hükümleri uygulanacağından davaya bakmakda Genel Mahkemelerin görevi içine girer. Kural bu olmakla birlikte davacı, ... akdinin sendikal faaliyette bulunduğu için feshedildiğini belirterek sendikal tazminat talep etmektedir. Davanın yasal dayanağını 2821 sayılı Sendika Kanununun 31.maddesini oluşturmaktadır. Aynı yasanın 63/2 maddesinde ise bu kanunun uygulanmasından doğan bütün uyuşmazlıkların ... Mahkemelerinde çözümleneceği öngörülmüştür....
Yani davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç, alacaklının, ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Ancak, aranacak ya da aldırılacak borçlarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 89.maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uygulanmaz. Ne var ki, HMK.nun 10. maddesi hükmü yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden kaynaklanan davalar (sebepsiz iktisap gibi), sözleşmenin ifa yerinde açılamayıp genel yetkili yer olan davalının ikametgahında açılabilir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek “HUMK.nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Borçlar Kanunu'nun 73. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır....
Belediye Başkanlığı hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Bu durumda; Devletin kadastro işlemlerinden doğan sorumluluğunun, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında kaldığı düşünüldüğünde, bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, müvekkilinin üretim ve satışını gerçekleştirdiği ürünlerin davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz etmediğini, ürünlerin belirgin biçimde farklılık taşıdığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davalının, davacı adına tescilli 2011/5540-31; 2011/5557-34, 68 ve 2011/2751-6 sayılı pardösü ürünlerini içeren tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüzde bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının üretim ve satışını gerçekleştirdiği pardösü ürünlerinin biçiminin davacının 2011/5540-31; 2011/5557-34, 68 ve 2011/2751-6 sayılı tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulması ve önlenmesine, 15.541,60 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın 13.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kararın ilanına karar verilmiştir....