B tescil numaralı "..... " başlıklı bu patent belgesinin müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının ise müvekkiline ait bu patent belgesini kullanarak üretim yaptığını ve ürettiği ürünleri piyasaya arz ettiğini, bu durumun öğrenilmesi sonrasında müvekkili tarafından davalıya, tecavüz teşkil eden eyleminin sonlandırılmasını ihtiva eden ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça bu ihtara rağmen eylemlerin son bulmadığını ve müvekkilinin patentten doğan haklarının davalı tarafça kesintisiz bir şekilde ihlal edildiğini iddia ederek, müvekkilinin patentten doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men'ini, kaldırılmasını, müvekkili adına tescilli olan patentli usul ile üretilen ürünlerin imha edilmesini, münhasıran bu usulün uygulanmasında kullanılan araçlara el konulmasını ve şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
ve Doğan Yayın Holding A.Ş. İle Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. Vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari münasebetten doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi, davalıya tebliğ edilmemiştir. Mahkemece dosya kapsamına göre, TTK'nun 4-1/a maddesinde her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı ve TTK'nun 5-1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava konusu olunan şeyin değerine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Anılan hüküm gereğince, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Düzenleme böyle olduğuna göre, davalıya ait dava konusu taşınmaz ve şirket hisselerinin değerlerinin belirlenmesi ve evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün gerektirdiği ölçünün, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınmak suretiyle saptanması, bu ölçünün gerektirdiği malvarlığıyla sınırlı olacak şekilde davalının tasarruflarının davacının rızasıyla yapılabileceğine karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönde araştırma yapılmadan, evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün gerektirdiği ölçü belirlenmeden eksik incelemeye dayalı olarak tüm malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
Davacı 12.09.1985 tarihinde iflasına hükmolunduğunu iflasın açıldığı tarihten önce doğan borçların masaya kaydedildiğini ve iflas alacaklarının ödendiğini belirterek iflasın kaldırılmasını istemiştir. Müdahil ... üyeleri davacının iflas ettikten sonra da ticarete devam ettiğini ve yeni mallar edindiğini ve borçlandığını hakkında yapılan takiplere itiraz ederek bu alacakları da iflas masasına kaydettirdiğini, iflastan sonraki doğan borçlarda ödenmeden iflasın kaldırılmasına karar verilemeyeceği belirtilerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucu müflisin iflastan önce doğmuş iflas alacağı niteliği taşıyan tüm borçları ödediği iflastan sonra doğan borçların iflas masasından tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle iflasın kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm müdahil ... üyeleri tarafından temyiz edilmiştir....
Bu durumda 15 günlük yasal süre geçtikten sonra verilen davalı ... vekili'nin Karar Düzeltme dilekçesinin (isteminin) reddine, 2-Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre 6100 sayılı HMK.nun geçici 3. maddesinin 2. fıkrası delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan davalılar ... ve Doğan Taşkınay vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 251,00 TL para cezasının davalılar ... ve Doğan Taşkınay'dan alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 57,60 TL peşin harcın tashihi karar harcına mahsubuna, tashihi karar peşin harcının istek halinde davalı ... Şaşkın'a geri verilmesine, 22/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği'nin 03/02/2015 tarih ve 02934 yevmiye nolu imza sirkülerinin inclenmesinde; Marfer-Doğan Adi Ortaklığı'nın Yönetim Kurulu Üyeliklerine Burhan Doğan, Hasan Doğan ve Erol Suzan'ın seçildiği, yönetim Kurulu Başkanlığı'na Burhan Doğan, yönetim kurulu başkan yardımcılığına Erol Suzan'ın seçildiği, Ortaklığı, yönetim kurulu başkanı Burhan Doğan'ın münferiden, başkan yardımcısı Erol Suzan ile yönetim kurulu üyesi Hasan Doğan'ın müştereken atacakları imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşılmıştır. 06/12/2016 tarihinde mahallinde keşif yapılmıştır. Davacı tanıkları Gazi Kar ve Mehmet Güneş keşif mahallinde dinlenmiştir....
Davalı asil, dava dışı...adına kesim yaptığını, şirketin sözleşme koşullarını değiştirerek, kesimden arta kalan atıkları da kendisinin değerlendirmeye başladığını ve bu hususta 27.11.2013 tarihli ek sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanması ile davacı ile yaptığı sözleşmenin kendisi açısından konusuz kaldığını, sözleşmeden doğan edimi kusuru olmaksızın ifa edemediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia,savunma,toplanan deliller, yapılan yargılama doğrultusunda, sözleşmeden doğan edimin yerine getirilmesinde davalı açısından kusursuz imkansızlık halinin söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı yan 29.08.2012 tarihli sözleşme uyarınca davalının tavuk atıklarını kendisine vermeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmeden doğan alacak ve cezai şart alacaklarını istediğini talep etmiştir....
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile 04/09/2012 günlü trafik kazası sonucunda davacının yaralanması nedeniyle tedavi ve iyileşme sürecindeki bakıcı giderinden doğan 6.494,10 TL maddi tazminat ile kaçınılmaz tedavi giderinden doğan SGK tarafından karşılanmayan 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli trafik sigorta poliçesi tedavi masrafları klozu kişi başı teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların tazmini davası başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi hali için de söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
