Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 4200 doların faizi ile davalıdan tahsiline , sözleşmenin feshine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı ile davalının imzaladığı 12.7.2002 tarihli devre tatil sözleşmesinde, 99 yıllık devre tatil kira 2010/3706/16477 bedelinin 100 dolarının peşin ve bakiye bedelin 4100 dolar bedelli senetlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, davacının 2003 yılının temmuz ayında indirimli olarak sözleşme bedeli olarak 3780 dolar ödediğini savunmuştur....
Devre mülk sözleşmesi de; tıpkı devre tatil sözleşmelerinde olduğu gibi tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşme olup, cayma hakkının sözleşmeye konu dairenin tesliminden sonra başlayacağı da açıktır. Tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir....
uygun tatil hakkının kullanılmasından sonra başlayacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasında imzalanan 30/12/2018 tarihli 97380 numaralı devremülk satış sözleşmesinin iptaline, sözleşmeye istinaden müvekkili tarafından davalıya ödenen 21.200,00 TL'nin avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesine ve müvekkili adına çıkarılan tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında hesaplanacak devre servis bedelinin, davacı tarafından hissesi oranında oranlama yapılarak ödenmesi şartıyla, devre tatil hakkından faydalanması gerektiğinden, Mahkemece, bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yanlış ve eksik değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2- Davacının maddi zarar talebinin incelenmesi yönünden; birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıya katkı payı ödemesi ile ilgili olarak usulüne uygun yapılmış bildirim bulunmadığından, devre tatil hakkını kullanamadığı döneme ilişkin maddi zararının karşılanması gerekmektedir. Hal böyle olunca, kullandırılmayan yıllar için her yıl bazında emsal teşkil eden işletmelerde (davacının kendi dönemi, tatil yeri, süresi, tatilden faydalanacak kişi sayısı dikkate alınarak) devre tatil sistemi ile geçireceği tatil bedelinin tespiti ile taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı arasında 11.10.2014 tarihinde devre tatil sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, davalı taraf yakınları ile birlikte devre tatil sözleşmesine istinaden müvekkil şirket tesislerinde konakladığını ve hizmet aldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararından anlaşıldığı üzere mahkeme yargıcı devre tatil sözleşmeleri ile devre mülk sözleşmelerini ayırt edemediğini ve somut olayımızda devre tatil sözleşmesi akdedilmesine rağmen devre mülk sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulamış olduğunu, yerel mahkemenin somut olayımızla hiç ilgisi olmamasına rağmen Kat Mülkiyeti Kanununun somut olaya uygulamış olduğunu, devre tatil sözleşmeleri mülk hakkı vermeyeceğini, devre tatil sözleşmeleri, tüketiciye yılın belli döneminde hizmet alma hakkı sağladığını, devre tatil sözleşmelerinin resmi şekilde yapılmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakta olduğunu, devre tatil sözleşmeleri adi yazılı şekilde yapılabileceğinin sabit olduğunu, devre tatil sözleşmesinin...
K A R A R Davacı, 18/08/1987 tarihinde yaptığı devre tatil sözleşmesi gereğince davalı şirketin sahibi ve işletmecisi olduğu ... Tatil Sitesindeki D bölgesi 115 kapı nolu evin 3 ve 9 nolu dönemini, H bölgesi 320 kapı nolu evin 15 nolu dönemini ve A bölgesi 15 kapı nolu evin 2 nolu dönemini kapsayan 15'er günlük devresini satın aldığını, davalı şirketin 2015 yılı devre servis bedelini fahiş miktarda artırdığını, sözleşme dışında ilave külfetler istediğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, 99 yıl süreli iki yarı devre tatil döneminin kalan yıllarına isabet eden bedellerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanması ile şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline, bakiye yıllara tekabül eden sözleşmenin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin iptali talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece, taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesinin 12.maddesine göre yıllık aidat bedelinin ödenmemesi durumunda devre tatil hakkından yararlanılamayacağının kararlaştırılmış olup, davacının talep edilen 800 Euro aidat bedelini ödemediği için devre tatil hakkından yararlandırılmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, dava, devre tatil hakkının kullandırılmaması nedeni ile maddi ve manevi tazminata ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, devre tatil sözleşmesine dayanılarak davalı tarafından belirlenen yıllık aidat bedelinin fahiş olup olmadığı ve davacının usulüne uygun temerrüdü düşürülüp düşürülmediği ve yine, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.maddesindeki kararlaştırmanın haksız şart olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır....
Davacı, davalı ile imzaladığı devretatil sözleşmesi uyarınca ödediği bedel ile sözleşmeye konu taşınmazı kullanmadığı dönemde yaptığı tatil harcaması bedelinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme incelenmiş, davacının sözleşme uyarınca yaptığı ödemeler dikkate alınmış, henüz davacı adına tapu kaydının oluşmadığı anlaşılmış, davacı tarafından davalıya satış bedeli olarak ödenen bedelin sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle iadesi gerektiği, davacının fesih hakkını kullandıktan sonraki dönem için istediği ve faturasını ibraz ettiği tatil bedelini isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
beklenemeyeceğini göstermekte olduğunu,15/02/2020 tarihte tesise gelerek derhal tahsisi yapılmasını talep etmiş olduğunu, davacının kabul ve taahhüt ettiği 2013 yılından buyana 7 yıldır uyduğu devre tatil sözleşmesi'ne ve dönerli sistemle dönüşümlü kullanım planlamasına aykırı davranmış olduğunu, kısaca davacnın zaten olmayan bir hakkı kullanamadığı için zarar gördüğü iddiasında bulunup bunları yaparken 2 yılık aidat borcunu ödemediğini, 2019- 2020 yılları aidat borçları ödenmeden tahsis talebi sözleşmeye aykırı bulunduğu, davacının taşınmazı devre mülk değil; sözleşme ile devre tatil'e tahsisli olup davacının 1/35 pay sahibi olduğu taşınmazın; ek/2 tapu senedi ve tapu siciline göre devre mülk olmadığı davacı taşınmazın satın aldığı 1/35 hissesini devre tatil hakkı maksatlı yönetiminin planlamasına uyun ve dönüşümlü kullanmayı belirlenmiş aidatı ödemeyi devre tatil sözleşmesinin 7 ve 8C maddeleri ile kabul ve taahhüt ettiğini, hal böyleyken davacının şimdi bu iddiaları kanuna, yönetmeliğe...
A.Ş.nin bu oteldeki odaları haftalık devre tatil olarak pazarlama ve satış işi ile bunun organizasyonunu üstlendiği, satışa sunulan devre tatil haftalarının tanıtımı, pazarlaması ve satışının yapılması ile satış bedellerini ... şirketine ulaştırmaya yetkili ve yükümlü kılındığı düzenlenmiştir. Davaya konu devre tatil sözleşmesinde de, tesis sahibi olarak ... AŞ.nin, yetkili satıcı olarak da ... AŞ.nin isimleri yazılıdır. Ayrıca, 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/3 maddesinde; İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 2011/5100-15500 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu açıklanmıştır. O halde, yetkili satıcı ve acenta olan davalı ... AŞ:nin de devre tatil sözleşmesi gereğince sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile davalı ... AŞ....