Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulanarak 8.6.2010 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, davalının cayma hakkını ortadan kaldırmak için hediye tatil kullandırıldığını, sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davalının sözleşmede belirtilen işyeri adresi olduğundan davacının, hediye tatil kazandığı belirtilerek davet üzerine gitmiş olduğu otelde, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için de gitmediği halde, yapılan tanıtımlar üzerine hazırlıksız bulunduğu bir sırada imzalamış olduğu sözleşmenin...

    Somut olayda, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan eldeki davanın tarafları arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istenmektedir. Mahkemece, devre mülk sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığını belirterek genel mahkemelerin görevine girdiği gerekçesiyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına kararı verilmiş ise de verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Devre mülk hakkı, kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun Tüketici Mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 4077 sayılı Yasa kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

      arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinin haklı nedenle feshi ile müvekkili tarafından ödenen devre tatil bedelinin bakiye kullanım süresine isabet eden miktarının denkleştirici adalet ilkesine göre güncelleştirilerek yargılama giderleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

        Devre için 30/10- 06/11 tarihleri arasını kapsayan 21/05/1990 tarihli devre tatil sözleşmesinin feshine; taraflar arasında imzalanan Bolu ili Merkez ilçesi Ömerler Köyü İkisuarası mevkiinde kain 1406 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki sözleşme konusu (F) Bölgesi 154 kapı numaralı eve ait 33. Devre için 05/04- 12/04 tarihleri arasını kapsayan 23/10/1990 tarihli devre tatil sözleşmesinin feshine; dava konusu 32.966,31 TL toplam devre tatil bedeli alacağının 5.000,00 TL'sinin 20/06/2019 dava tarihinden, 27.966,31 TL'sinin ıslah tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karşı davanın reddine ..." şeklinde hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

        Davacı, eğlence bahanesi ile davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur....

          Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde Kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile ve psikolojik baskı altında devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını, cayma hakkının da süresinde kullanılmadığını savunmuştur. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davacının, hediye tatil kazandığı belirtilerek davet üzerine gitmiş olduğu davalıya ait tesiste, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için...

            Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması ve taşınmazın konut ve tatil amaçlı alınması gerekir. Kaldı ki davacı tarafından iki adet devremülk hakkının alımı sözkonusudur. Bu durumda 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığından uyuşmazlığın genel Mahkemelerde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

              A.Ş. ile imzalamış olduğu, 31.12.2025 yılına kadar geçerli olan devre tatil sözleşmesi gereğince, ....Tatil Köyünün D-66-68 nolu ünitesinde her yılın 32-33. haftasında tatil hakkını kullanmakta iken, devre tatil köyü işletmesinin 1999 yılında diğer davalı ... Turizm A.Ş.’ne devredildiğini, anılan şirketin 2003 yılına kadar sözleşme şartlarına uyduğunu, ancak 2004 yılında devre tatil hakkını kullanmak üzere tatil köyüne gittiğinde içeri alınmadığını belirterek, manevi tazminat ile, tatil hakkını kullanamadığı 2004 yılı için maddi tazminat ile muarazanın giderilmesi istemi ile eldeki davayı açmıştır....

                KARAR Davacı; davalı ile aralarında 17.06.2012 tarihinde devre tatil sözleşmesi yapıldığını, yasal süresi içerisinde davalı firmayı arayarak sözleşmenin iptal edilmesini istediğini, 06.07.2012 tarihinde de ihtarname çekerek sözleşme ve senedin iptalini talep ettiğini; ancak yerine getirilmediğini, sözleşme kapsamında imzaladığı senetlerin icraya konulması veya üçüncü kişilere devredilmesi ihtimaline binaen sözleşmenin iptalini, nakit ve kıymetli evrakın iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile yaptığı devre tatil sözleşmesine göre cayma hakkını kullanarak sözleşmenin iptali ile nakit ve kıymetli evrakın iadesi için eldeki davayı açmış, davalı davaya cevap vermemiştir....

                  DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, devre tatil sözleşmesinin iptali, sözleşme kapsamında ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereği iadesi ve davalılara verilen bonoların geçersizliğinin tespiti ile İstanbul İcra Müdürlüğü'nün 2020/19766 Esas sayılı icra takibinin iptali; talep ise devre tatil sözleşmesi kapsamında senetlerin kullanılmaması, üçüncü kişiler tarafından icra takibine konu edilmemesi ve tahsil edilmemesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına kararının istinaf istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu