KARAR Davacılar, murislerinin dava dışı ... ile 7.9.1993 tarihli devre tatil sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince 31.12.2020 tarihine kadar ......
İlçesi, ... mevkiinde bulunan 911 ve 1139 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ... tatil sitesinde 126, 345 ve 126 kapı nolu evlerin devre tatil hakkına sahip olduğunu, 14.2.2005 tarihli yazı ile davalının yenileştirme ve iyileştirme kapsamında siteye harcamalar yaptığını ve bundan devre tatil hakkı sahiplerinin paylarına düşen kısmın ödenmesini istediğini, sözleşmeye göre devre tatil hakkı sahiplerinden devre tatil servis bedeli istenebileceğini, davalının belirlediği devre servis bedelini de ödediklerini, kapasite artırma ve ek gelir sağlamayı amaçlayan otel, havuz gibi harcamaların kendilerinden istenemeyeceğini, bunun 4077 sayılı yasa ve yönetmelik hükümlerine, hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu bildirip, davalıya yenileme katkı payı adı altında ödeme yapılmaması gerektiğinin tespitiyle yaratılan muarazanın menine ve borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir....
Davacı davanın devre tatil sözleşmesi niteliğinde olduğunu savunarak süresinde cayma hakkını kullandığını ileri sürmekte davalı ise sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceğini bu nedenle de cayma hakkı bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçede belirttiği hususlar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Zira, taraflar arasındaki sözleşmenin, 6502 sayılı Tüketici Kanunu’nun 50. maddesinin 3. fıkrası ve 14/01/2015 tarih ve 29236 sayılı Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 12. ve 13. maddeleri kapsamında kalan uzun süreli hizmet tatil sözleşmesi olarak değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....
Davacı vekili, davalı arasında 07/07/2010 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin yanılgıya düşürülmek suretiyle imzalatıldığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca sahip olduğu tatil hakkını hiç kullanmadığını, cayma hakkını kullanarak sözleşmeyi feshedip sözleşme nedeniyle yapmış olduğu ödemeyi geri istediğini, müvekkilinin devre tatil hakkını kullanmadığına göre sözleşmeden dönebileceğini ve cayma hakkının süresinde başlamadığını, sözleşme dahilinde ödenen 12.620,00 TL'nin cayma hakları uyarınca yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise, davacı ile müvekkili şirket arasında sözleşmenin müvekkile ait tesiste yapılması nedeniyle Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin 1....
Asıl dava yönünden istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde; Davacı-karşı davalı tüketici ile devre tatil sağlayıcısı konumundaki davalı-karşı davacı şirket arasında 12/09/1990 tarihinde Bolu ili, Merkez ilçe, Ömerler köyü İkisuarası mevkiinde kain 1406 parsel sayılı taşınmaz üzerinde D bölgedeki 77 kapı numaralı 4. devre evi toplam eski para ile 8.375.000,00 bedelle Devre Tatil Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme konusu devre tatil bedelinin 1.250.000 TL'sinin peşin alındığı, geriye kalan bedelin (30) ayda ödeneceğinin, sözleşmenin 17. maddesinde öngörülen (99) yıllık devre tatil süresinin sona ermediği ve davalı şirket tarafından davacıya gönderilen ve dava dilekçesinde bahse konu 29/09/2015 tarihli davalı şirket yazısı ile davacı tüketiciden dava konusu tesisin bulunduğu tatil köyünden faydalanmaya devam edebilmeleri için devre kullanımlarına ilişkin olarak belirlenecek devre servis bedeli (DSB) ile Bolu 2....
AZLIK OYU: Davacı şirket, tatil köyü olarak yapmış olduğu, apart otel türü bağımsız bölümleri "devre tatil" olarak üçüncü kişilerin istifadesine sunması karşılığında elde ettiği hasılatın bir bölümünü gelecek hesap dönemlerine ait peşin tahsil olunan hasılat olarak muhasebeleştirmiştir.İnceleme elemanınca olayda devre kulllanım hakkının satışının söz konusu olduğu kabul edilerek, hasılatın tamamının bu satışın yapıldığı yıl gelirlerine ithali gerektiği sonucuna varılmış ve bu görüşle uyuşmazlık konusu vergi ve ceza salınmıştır. Davacı şirket ile üçüncü kişiler arasında yapılan sözleşmeye göre, tesislerin mülkiyeti müşterilere intikal ettirilmemekte, şirket uhdesinde kalmaktadır. Şirket, bağımsız bölüm ve üniteleri belirli bir süre sözleşmenin taraflarının kullanımına sunmakta, bunun karşılığında bir bedel almakta, devre tatil hakkı sahipleri ise devre tatil bedelini ve bakım masraflarını üstlenmektedir....
Tatil Sözleşmeleri gereğince 2025 tarihine kadar devre tatil hakkını D-64 nolu dairede 25.haftada kullanmak üzere , davacı ...'in de 32. Haftada kullanmak üzere bedelini ödeyerek satın aldıklarını ve 2004 tarihine kadar devre tatil hakkını kullandıklarını, tesisin işletmesinin 2000 yılında diğer davalı ... AŞ.ye kira sözleşmesi ile devredildiğini, bu davalının yıllık bakım bedeli talep ederek devre tatil hakkını kullandırdığı halde, 8.7.2003 tarihinde tesisin bulunduğu taşınmazın üst hakkını,önceki üst hakkı sahibi olan ... AŞ.’nin ... AŞ ile yaptığı kira sözleşmesi şerhleri ile devraldığını ve 5.yıldızlı tatil köyü haline getirdiğini, kira sözleşmesi süresince devre tatil hakkını kullandırdığını ancak 2004 yılında tatil haklarının kullandırılmadığını, öncelikle devre tatil haklarının sözleşmede yazılı koşullarla süresi sonuna kadar devam ettiğinin tesbiti ile kullandırılmayan dönem için 3000 TL. Maddi ve 10.000 TL....
den 1993 yılında (1993 ile 2020 yılları arasında geçerli olmak üzere) devre tatil hakkı satın almış ve 2004 yılına kadar devre tatil hakkını her yılın 37. ve 38. haftalarında sorunsuz şekilde kullanmış olduklarını,devre tatil hakkını kullandıkları işletmeyi davalı şirket satın almış ve satın alırken tatilciler lehine olan tapu şerhlerini tanımama yoluna gitmiş olduğunu, 2004 yılında işletmeye tatil için müracaat ettiğinde davalının yan kuruluşu olan ... ile karşılaşmış ve tatil hakkını kullandırılmamış olduğunu, o zaman işletmecilik yapan şirket aleyhine ......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tüketici tarafından açılan Devre Tatil Sözleşmesi Kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, ailesiyle birlikte tatil yaparken davalı şirketin sahibi olduğu devremülk sitesine davet edildiklerini, davalı şirket elamanlarının devre tatil sözleşmesi yapma hususunda kendilerini ikna etmeleri üzerine sözleşme imzaladığını, devre tatil hakkını hiç kullanmadığını sözleşmeden doğan borcun tamamını ödediğini, cayma belgesi verilmediğini belirterek sözleşmenin feshine ve ödenen bedelin tahsiline karar verilmesi istemiştir. Davalı, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....
Devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri ilk defa 7.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. 6502 sayılı TKHK ile Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde genel olarak devre tatil sözleşmesi düzenlenmiş, ayni hakka dayalı sözleşmeler devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet veya hisseli gayrimenkul sözleşmesi olarak, şahsi hakka dayalı sözleşmeler ise, devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir....