Devre mülk sözleşmesi de tıpkı devre tatil sözleşmelerinde olduğu gibi tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşme olup, cayma hakkının sözleşmeye konu dairenin tesliminden sonra başlayacağı da açıktır. Tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. O halde geçersiz sözleşme sebebiyle iki taraf aldıklarını iade sorumluluğu altındadır. Davacının sözleşmeler sebebiyle herhangi bir şey almadığı, mal ve hizmetten yararlanmadığı ortadadır. Ayrıca, davalı şirketin sözleşmede belirtilen süre içerisinde davacıya davaya konu devre mülkü teslim etmemiş olması, davacının da süresinde cayma hakkını kullanmış olması karşısında, davacının sözleşmelerin feshinde ve ödediği bedelin iadesinde haklı olduğu açıktır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde dosya kapsamı delillerle, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir....
Davalı vekili; sözleşme konusu tesisin tüm yıl boyunca kullanıma açık olduğunu, sözleşmenin bizzat tesiste imzalandığını, kullanılacak oda ve dönemin belli olduğunu, davacının seçmiş olduğu odanın seçmiş olduğu dönemde onun için hazır tutulduğunu, süresinde cayma hakkının kullanılmadığını, sözleşmenin kapıdan satış olarak da değerlendirilemeyeceğini, müvekkili şirkete ait yapı kullanma izin belgesi, yapı ruhsatı ve iş yeri açma belgesi gibi tüm belgelere sahip olduğunu, ancak bu belgelerin eldeki dava ile hiçbir ilgisinin olmadığını zira devre mülk hakkı ve devre tatil sözleşmesinin birbirine karıştırılmaması gerektiğini, bir kiracı kiralanandan faydalanabildiği sürece nasıl kira sözleşmesi ile bağlı ise devre tatil hakkı sahibinin de devre tatil hakkından faydalanabildiği sürece sözleşme ile bağlı olduğunu, devre tatile konu tesisi gezip görerek tecrübe ve muayene eden, tesisi beğenip sözleşmeyi imzalayan davacının sözleşmedeki koşullarla cayma hakkını dahi kullanmadan birtakım gerçeğe...
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile davalıya verilen senetlerin iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
Devre mülk hakkı ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir haktır. Bu hak da taşınmazın aynına ilişkin olduğundan satışının resmi şekilde yapılması zorunludur. Somut olayda da, taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesi, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkin olmakla resmi şekilde yapılmadığından geçersiz ise de, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçersiz olan sözleşme geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar. Tecrübe ve muayene koşulu gerçekleşmediği sürece tüketici her zaman sözleşmeyi feshedebilir....
mülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve devre mülkün teslim edilmemesinden kaynaklı cezai şart istemiyle eldeki davayı açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki devre tatil-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ... AŞ. ile 01.01.1991 tarihinde Tatil Sertifikası Sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereği 7560 DM sözleşme bedeli ve her yıl ödenecek bakım ücreti mukabili her yılın 35. haftası için 31.12.2021 tarihine kadar geçerli olmak üzere ... ... Tatil Köyündeki ... nolu dairenin kullanma hakkını kazandığını, 2001 yılına kadar tatil hakkını kullandığını, 2001 yılında davalı ... AŞ.nin işletmeyi davalı ... AŞ. ye devrettiğini, davalı ... AŞ. nin 2003 yılında üst hakkını da satın aldığını, 2004 yılı 35. Haftasında tatil hakkını kullanmak üzere tesislere gittiğinde alınmadığını, bu nedenle tatil yapamadığını, davalı ......
KARAR Davacı, Kuşadası'nda ailesiyle birlikte tatil yaparken davalı şirketin sahibi olduğu devremülk sitesine davet edildiklerini, davalı şirket elamanlarının devre tatil sözleşmesi yapma hususunda kendilerini ikna etmeleri üzerine sözleşme imzaladığını, ertesi gün sözleşmeden vazgeçmek amacıyla devre tatil merkezine cayma hakkını kullanmak üzere dilekçe verdiğini, ancak iptal taleplerinin onaylanmadığının kendisine fazla bildirildiğini iddia ederek ödemiş olduğu 600 Euro peşinatın cayma hakkını kullandığı 04/09/2005 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiştir. Davalı, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....
Birinci ve ikinci paragrafta tespit edilip bütçelenen giderler, o yılın ilk ayı içinde devre tatil sahiplerinden tahsil edilir. Devre tatil sahibi bu şekilde tespit edilen işletme giderlerine itiraz ve katılmaktan imtina edemez." hükümleri getirilmiştir. Devre tatil hakkı sahiplerinin her yıl ödemeleri gereken işletme giderlerinin, işletme için yapılan hangi masraf kalemlerinden oluşacağı, sözleşme hükümlerinde açıklandığı gibi, işletme giderlerini belirleme hakkı ve yetkisi de davalı şirkete aittir. Yine de davalı şirketin istediği işletme giderlerini yapılmış olan sözleşmede belirtilen masraf kalemlerinden oluşması, yapılmayan masrafların ve sözleşmede belirtilmeyen masrafların işletme giderlerine dahil edilmemesi gerekir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tatil bedellerine ilişkin isteğin reddine, devre tatil sözleşmelerinin feshine, sözleşme bedellerinin denkleştirici adalete göre ulaştığı tazminattan 1.000 TL.nin dava, 41.640 TL.nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacının.. kapı nolu 15.dönem için 10.07.1990 tarihinde imzaladığı devre tatil sözleşmesi ile sözleşme bedelinden , 9.800.000 TL.nin peşin ve bakiyesi 4.800.000 TL.nin 30 ayda ödeneceğinin, E bölgesi 175 kapı nolu , 8.dönem için 27.7.1991 tarihinde imzaladığı devre tatil sözleşmesi ile sözleşme bedeli 20.000.000 TL.nin peşin .......ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır....
Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaat ve taahhütler sonucu yanılarak baskı altında devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşme bedelinin büyük kısmını ödediğini, cayma bildiriminde bulunduğunu belirterek, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalılar ise dolandırma, aldatma ve yanıltma kastının olmadığını, davacının kendi hür iradesiyle sözleşmeyi imzaladığını, cayma hakkının da süresinde kullanılmadığını savunmuştur. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış 2012/19749-29938 olup, davacının, hediye tatil kazandığı belirtilerek davet üzerine gitmiş olduğu davalıya ait tesiste, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için de gitmediği halde, yapılan tanıtımlar üzerine hazırlıksız bulunduğu bir sırada imzalamış olduğu 26.10.2009 tarihli sözleşmenin...