K A R A R Davacı, 20.01.2011 tarihinde adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış sözleşmesi ile 4 adet devre mülk satın aldığını, davalı şirkete 4 adet devre mülk için toplam 31.800,00-TL ödediğini, 2 adet devre mülkün gecikmeli olarak 10/07/2014 tarihinde teslim edildiğini, diğer ikisinin teslim edilmediğini, sözleşmeye göre devre mülklerin 30/12/2012 tarihine kadar bitirileceğinin kararlaştırıldığını, aksi halde gecikilen her ay için 200,00 TL cezai şart ödeneceğinin belirtildiğini, söz konusu iki adet devre mülkün geç tesliminden kaynaklanan bedelin tarafına ödenmediğini, bu sebeple mahrum kalınan kira alacağı karşılığı olarak şimdilik 100,00-TL’nin ve 7.600,00-TL cezai şartın davalıdan tahsilini ve ayrıca teslim edilmeyen 2 adet devre mülk sözleşmesinin iptali ile ödenen 15.900,00-TL’nin iadesi ile sözleşmelerden kaynaklı 13.200,00-TL cezai şartın tarafına ödenmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Davacı delil olarak 12.10.1997 tarihli, bilgisayar çıktılı devre mülk satış sözleşmesi ile ödeme belgelerine dayanmıştır. Davalı ise YHGK'nun 2010/13-516 E. 2011/6 K. nolu ilamının naylon sözleşmeler düzenlenmesine aracı kılınarak dava kazanılmasının kötüye kullanıldığını, satış tarihinden sonra düzenlenmiş sözleşmeler olabileceğini, ödemelerin belediye kasasına girmemesi nedeniyle tüm belgeler üzerindeki imza, yazı ve rakamların mürekkep yaş (yazı yaşı tespiti) yöntemiyle düzenleniş tarihinin belirlenmesi gerektiğini talep etmiştir. Davacının ibraz ettiği sözleşmede dava konusu devre mülk dışında dönemleri yazılı 4 adet devremülkü 33420 DM karşılığında, 9820 DM si peşin, geri kalanı için 4 adet sıra senetler alındığı yazılıdır....
Somut olayda, Davacı ile davalı şirket arasındadevre mülk satış sözleşmenin sözleşmenin imzaladığı imzalandığı görülmüş ise de tapuda kayıtlı taşınmazların satışının, MK'nın 706, BK'nın 213, Tapu Kanununun 26 ve Noterlik Kanununun 60 maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunludur. Devre Mülk Sözleşmesi 634 sayılı yasanın 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri hukuken geçersizdir. Bu nedenle taraflar arasındaki devre mülk satış sözleşmesi de tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkin olduğundan geçersizdir. Geçersiz sözleşme taraflarına hak ve borç doğurmayacağından hukuken geçersiz olan sözleşmeye dayanarak davacı,fesih ve ödediği bedelin iadesini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep hakkına sahiptir.(Benzer karar 3....
GEREKÇE : Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali ve ödenen tutarın iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında devre mülk sözleşmesi yapıldığına, bedele ve ödeme miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesinin, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkindir ve MK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşme, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar....
Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, ilgili yönetmeliğin sadece devre tatil sözleşmelerine değil, aynı zamanda devre mülk sözleşmelerine ve diğer devre tatil temelli sözleşmelere de uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Tanımlar bölümündeki 4.maddenin (ç) bendinde ise devre mülk hakkı 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı KMK’nun Devre Mülk Hakkı başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenen hak olarak tanımlanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin içerdiği hükümler itibariyle tapuda pay devrini içeren bir devre tatil sözleşmesi olduğu, Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen devre mülk şeklinde bir sözleşme olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanun’un 50/9. maddesinde devre mülk hakkı veren sözleşmeler hariç olmak üzere, devre tatil sözleşmeleri en fazla on yıl için kurulacağı, son fıkrada ise, maddede düzenlenen hususlarla ilgili uygulama usul ve esaslarının yönetmelikte düzenleneceği belirtilmiştir....
Mahkemece, taraflar arasında 01.03.2009 tarihinde devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, sözleşme içeriğinden söz konusu sözleşmenin devre tatil satış sözleşmesi olduğu, cayma hakkına ilişkin sürenin tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak ve bu süre içerisinde sözleşmenin askıda olduğu, davacının sözleşme tanzim edildikten sonra hizmetin ifasından önce her zaman cayma hakkını kullanabileceği, cayma hakkının kullanımına ilişkin sözleşmede düzenlemenin yer almadığı ve süresinde cayma hakkının kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki taraflar arasında imzalanan devremülk satış sözleşmesinin “özel hükümler/şartlar” başlıklı 1. maddesinde 'Sözleşme konusu bağımsız bölümdeki 1 haftalık kullanıma tekabül eden Devre Mülk Hakkı payını iş bu sözleşmede yazılı bedel ve ödeme şartları karşılığında ALICI ya satmayı, ALICI da söz konusu bağımsız bölümdeki Devre Mülk Hakkı 1/2 payını aynı şartlarda almayı vaad ve taahhüt eder....
K A R A R Davacı, davalı .....nolu devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, toplamda 9.450,00 TL ödeme yaptığını, devre mülkün tesliminin yapılmadığını, devre mülke konu taşınmazın malikinin ... ...olduğunu ve davalıların birlikte sorumlu olduğunu belirterek devremülk sözleşmesinin iptalini ve ödenen 9.450,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı ......, kendisine husumet düşmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, taraflar arasında imzalanan ......sözleşmenin feshi ile, davacı tarafından ödenen 9.450,00-TL.'...
Mahkemece, taraflar arasında devre mülk satış sözleşmesi dosyaya iliştirilemediğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu 07.06.2018 havale tarihli dilekçesinde " Davacı taraf ile aktedilen sözleşme bir devre tatil değil, HİSSELİ GAYRİMENKUL SATIŞ SÖZLEŞMESİDİR. Bahsi geçen sözleşme Kat Mülkiyeti Kanununa tabidir. Kat Mülkiyeti Kanununda, gayrimenkul satışlarında cayma hakkında ilişkin herhangi bir madde bulunmamaktadır. Cayma hakkı devre tatil sözleşmelerine ilişkin bir haktır. Zira bu hak, Tüketici Kanunu ile belirlenmiştir. Sözleşmenin hiçbir satırında Cayma Hakkı düzenlenmediği gibi, devre mülk sözleşmelerine ilişkin olarak mevzuatta böyle bir cayma hakkı da öngörülmemiştir. Bu nedenle davacının, sözleşmeden caydığı şeklindeki beyanı hukuki dayanaktan yoksun ve yersizdir. Mevzuatın hiçbir maddesinde, gayrimenkul satışına ilişkin olan devre mülk sözleşmelerinde cayma hakkı olduğuna ilişkin bir madde bulunmamaktadır."...
KARAR Davacı 1996 yılında ulusal televizyonlardan davalıların ...’nın ... ilçesinde devre mülk inşa ederek satışa sunduklarını öğrendiğini, 29.5.1997 tarihli sözleşmeyle beş (5) adet devre mülk satın aldığını, edimini yerine getirmesine rağmen davalıların satış sözleşmesinde yazılı bulunan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini,fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 37.500,00 TL 'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir....
talep etmiş olduğunu, davacının kabul ve taahhüt ettiği 2013 yılından buyana 7 yıldır uyduğu devre tatil sözleşmesi'ne ve dönerli sistemle dönüşümlü kullanım planlamasına aykırı davranmış olduğunu, kısaca davacının zaten olmayan bir hakkı kullanamadığı için zarar gördüğü iddiasında bulunup bunları yaparken 2 yılık aidat borcunu ödemediğini, 2019- 2020 yılları aidat borçları ödenmeden tahsis talebinin sözleşmeye aykırı bulunduğunu, davacının taşınmazı devre mülk değil; sözleşme ile devre tatil'e tahsisli olup davacının 1/35 pay sahibi olduğu taşınmazın; ek/2 tapu senedi ve tapu siciline göre devre mülk olmadığı, davacı taşınmazın satın aldığı 1/35 hissesini devre tatil hakkı maksatlı, yönetiminin planlamasına uygun ve dönüşümlü kullanmayı, belirlenmiş aidatı ödemeyi, devre tatil sözleşmesinin 7 ve 8C maddeleri ile kabul ve taahhüt ettiğini, hal böyleyken davacının şimdi bu iddiaları kanuna, yönetmeliğe, sözleşmeye, 7 yıldır süregelen kullanım planlamasına aykırı olduğunu, kimsenin kendi...