Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacı, davalı firma ile 13/01/2012 ve 24/01/2012 tarihinde A1689 ve A1795 sayılı iki adet devre mülk sözleşmesini imzalandığını, sözleşme bedeli olarak A-1795 sayılı sözleşme için 9.000,00 TL, A-1689 sayılı sözleşme için 7.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00 TL ödediğini, başkaca borcunun kalmadığını, yasaya aykırı olarak kullanım sürelerinin 9 gün olarak belirlendiğini ve teslimin Aralık 2013 olarak tespit edildiğini, devre mülkün süresinde teslim edilmediği gibi inşaatının da tamamlanmadığını, bu nedenlerle devre mülk sözleşmesinin geçersizliğinin tespit edilerek sözleşmenin iptali ile ödenen her iki devre mülk bedeli için toplam 16.000,00 TL'nin teslim tarihi olan 31 Aralık 2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme aksi kanaatte ise sözleşmelerde yer alan 5.madde hükmü gereğince "alıcının aylık ödeme planında yer alan aylık taksit tutarı bedeli üzerinden" geciken her ay için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik...

    Mahkemece, taraflar arasında 01.03.2009 tarihinde devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, sözleşme içeriğinden söz konusu sözleşmenin devre tatil satış sözleşmesi olduğu, cayma hakkına ilişkin sürenin tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak ve bu süre içerisinde sözleşmenin askıda olduğu, davacının sözleşme tanzim edildikten sonra hizmetin ifasından önce her zaman cayma hakkını kullanabileceği, cayma hakkının kullanımına ilişkin sözleşmede düzenlemenin yer almadığı ve süresinde cayma hakkının kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki taraflar arasında imzalanan devremülk satış sözleşmesinin “özel hükümler/şartlar” başlıklı 1. maddesinde 'Sözleşme konusu bağımsız bölümdeki 1 haftalık kullanıma tekabül eden Devre Mülk Hakkı payını iş bu sözleşmede yazılı bedel ve ödeme şartları karşılığında ALICI ya satmayı, ALICI da söz konusu bağımsız bölümdeki Devre Mülk Hakkı 1/2 payını aynı şartlarda almayı vaad ve taahhüt eder....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında düzenlenen harici devre mülk sözleşmesinin iptali, davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin tahsiline karar verilmesi isteminden ibarettir. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup, İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasına 06.10.2013 tarihli 10713 nolu devre mülk satış vaadi sözleşmesinin sözleşmesinin imzalandığı söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada ... 4.Tüketici ve ... 2....

        Kat 11512 Daire No’lu orman cepheli 1+1 oda olan devre mülk / devre tatil sözleşmesi imza altına alındığını, bu sözleşme bedeli olarak önce müvekkilinden 11.000,00 TL daha istenmiş fakat daha sonra ise müvekkile indirim yapıldığı söylenerek peşin 6.000,00 TL karşılığında yeni sözleşme imza altına alındığını, müvekkili tarafından davalı şirketçe istenen bu bedelin tamamı da ödendiğini, bu yeni ek sözleşme uyarınca da müvekkili tarafından davalı şirkete 28.10.2019 tarihinde 350,00 TL; 25.11.2019 tarihinde 350,00 TL; 16.12.2019 tarihinde 3.300,00 TL; 14.10.2019 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL ödeme yapıldığını, tüm bu sözleşmeler ve ödemelere rağmen müvekkilinin söz konusu tatil yerlerini sözleşme imzalanmadan önce görmemiş ve imzalandıktan sonra da söz konusu yere hiç gitmediğini, 4077 sayılı Kanun’a tabi uyuşmazlıklar yönünden devre tatil sözleşmelerinde tüketicinin cayma süresinin başladığının kabul edilebilmesi için tüketicinin sözleşmede kendisine tahsis edilen oda...

        Yasanın 60. madde hükmüne göre de ana taşınmaz mal ile bağımsız bölümlerin ve müstakil yapıların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine bağımsız bölüm veya yapı üzerine devre mülk hakkı kurulduğu işaret edilir ve düzenlenecek tapu senedinde de bu husus belirtilir. Ancak bir irtifak hakkı özelliği göstermesinden dolayı devre mülk hakkının kurulması için Türk Medeni Kanununun 780. maddesince tapu kütüğüne tescil şarttır. Anılan Yasanın 781. maddesi gereğince de irtifak hakkının kurulması için yapılan sözleşmenin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Somut olayda, davacının dayandığı 20.06.1992 günlü devre mülk sözleşmesi adi yazılıdır. Geçersiz olan bu sözleşmeye dayanılarak devre mülk hakkının tapu siciline tescili istenemeyeceğinden, davacının tescil talebinin reddinde usul ve yasaya aykırılık yoktur....

          CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı tarafın müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu tesis tanıtım turlarına katıldığını, tur esnasında yapılan tanıtımdan sonra beğenmiş olduğunu, devre mülkü satın almak amacıyla 008819 numaralı devre mülk sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin davacı üyeye sözleşme kapsamında devir ve teslim etmeyi taahhüd ettiği devre mülkün bulunduğu blok inşaatı tamamladığını ve devre mülkü kullanıma hazır hale getirdiğini, davacı üyeye tapusunun teslim edildiğini, konaklamaya davet işleminin de yapıldığını, davacı tarafın beyanlarının aksine müvekkili şirketin 008819 nolu devre tatil sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin edimlerini ifa ettiğini ve sözleşmenin geçerli olarak uygulamaya geçtiğini, davacı tarafından açılan hukuki dayanaktan yoksun ve iyi niyet kurallarından yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          Somut uyuşmazlıkta temyize konu iş bu dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin feshi isteğine ilişkin olup devre mülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Taşınmazın aynına taalluk etmekte olup, bu kabil satışlarda resmi şekilde yapılması gerekir. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Sözleşme resmi şekilde yapılmamıştır. Bu nedenle 4822 sayılı Kanun ile değişik, 4077 sayılı Kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Dava Borçlar Kanununun Genel Hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali ve geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen paranın tahsili isteğine ilişkindir. Öyle ise taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalmadığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli değildir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. sıfatıyla) Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olarak açılan davada ... 12. Tüketici ve ... 4....

              karşılık 17.900.- TL bedel ödemeyi borçlandığını, sözleşmenin tanzim edildiği 17.10.2012 tarihinden bu yana taksitler halinde müvekkilce bedelin ödendiğini, davalının, sözleşmede taahhüt ettiği gibi daireyi teslim etmediğini, davalı şirketin, müvekkiline tapu teslim etmediğini, sözleşmede öngörülen bedellerin ödenmesine rağmen müvekkilim halen tapu alamadığını, ayrıca davalı sözleşmenin içeriğinde yer alan "tesis içerisinde yer alan sosyal donatılar" başlıklı taahhütlerini eksik yerine getirdiğini, davalı şirketin devre mülk satım sözleşmesi yaptığını, Kat Mülkiyeti Kanununa göre devre mülk kullanımı 15 günden aşağı olamayacağını, davalı şirketin tüm projelerinde devre mülk tapusu kuramadığını, tüm projelerde kat mülkiyetine göre oluşturulan bağımsız bölümlerin 26 ayrı kişiye hisselendirildiğini, bu durumda bir kişinin kullanımı 13 gün olacağını, 26 hisseye ayrılmış bir bağımsız bölümde devre mülk kurulması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca sözleşmenin noterde yapılması gerekirken resmi...

              UYAP Entegrasyonu