Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/159 Esas - 2020/73 Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili Alanya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Çimtur Tatil Sitesi'nde 888 adet her biri 15 günlük olan devre mülk devrelerinden oluşan 123 ada 1 parselin devre mülk yöneticisi olduğunu, her bir devre mülk devresinin bağımsız bölümün tapu kaydında 1/22 hissesine sahip olduğunu, davalının belirtilen taşınmazda 66 adet bağımsız bölümde devre mülk hissesine sahip olduğunu ancak ödemesi gereken aidat borcunu ödememesi nedeniyle Alanya 3. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5009 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz edildiğini bildirerek yapılan itirazın iptali ile takibin devamına davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
KARAR Davacı, 1996 yılında ulusal televizyonlardan davalıların ...’nın ... ilçesinde devre mülk inşa ederek satışa sunduklarını öğrendiğini, 11.05.1997 ve 10.01.1998 tarihli sözleşmelerle 3 adet devre mülk satın aldığını,sözleşmedeki edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıların satış sözleşmesinde yazılı bulunan yükümlülükleri yerine getirmediklerini ileri sürerek devremülklerin rayiç değeri için 22500,00 TL.nin avans faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. .../... 2012/1628 2012/10605 -2- Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyet kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir....
KARAR Davacı 12.06.2014 tarihinde açtığı davasında; 1997 yılında 2 adet A grubu devre mülkleri Gazipaşa Belediyesi’nin teminatına güvenerek davalı şirketten satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak devre mülkün değeri olan 15.000,00 TL nin tahsilini istemiştir. Davalılardan Belediye, davaya konu devre mülk sözleşmesinin imza yıllarının 1996-1997 olup davanın 2014 yılında açıldığını, yapının ruhsatının 05.10.1997 de iptal edildiğini, 30.01.1997 tarihinde ihalenin feshedildiğini, belediyenin % 20 ortağı olduğu şirketin feshi için dava açıldığını, ayıplı mallarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu belirterek davanın zamanaşımından olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur....
KARAR Davacı 18.06.2014 tarihinde açtığı davasında; 1997 yılında 17 adet A, B ve C grubu devre mülkleri .. Belediyesi’nin teminatına güvenerek davalı şirketten satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak devre mülkün değeri olan 125.000,00 TL nin tahsilini istemiştir. Davalılardan Belediye, davaya konu devre mülk sözleşmesinin imza yıllarının 1996-1997 olup davanın 2014 yılında açıldığını, yapının ruhsatının 05.10.1997 de iptal edildiğini, 30.01.1997 tarihinde ihalenin feshedildiğini, belediyenin % 20 ortağı olduğu şirketin feshi için dava açıldığını, ayıplı mallarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu belirterek davanın zamanaşımından olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur....
K A R A R Davacı 18.07.2014 tarihinde açtığı davasında; 1997 yılında bir adet A grubu devre mülkü ..Belediyesi’nin teminatına güvenerek davalı şirketten satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak devre mülkün değeri olan 7.500,00 TL nin tahsilini istemiştir. Davalılardan Belediye, davaya konu devre mülk sözleşmesinin imza yıllarının 1996-1997 olup davanın 2014 yılında açıldığını, yapının ruhsatının 05.10.1997 de iptal edildiğini, 30.01.1997 tarihinde ihalenin feshedildiğini, belediyenin % 20 ortağı olduğu şirketin feshi için dava açıldığını, ayıplı mallarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu belirterek davanın zamanaşımından olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur....
İSTİNAF SEBEBİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının sözleşme gereğince mülkten defalarca istifade ettiğini, tapu-iptal tescil taleplerinin yazılı gerekçeyle kabul edilmemesinin doğru olmadığını, rezervasyon bedeli, cezai şart ve tadilat bedeline yönelik taleplerinin reddedilmesinin de sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu beyanla istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Davacı şirket, davalı tüketici ile devre mülk sözleşmesi imzaladığını, sözleşme kapsamında davalı tarafça tüm ödemelerin yapılmasına, sözleşmeye konu bağımsız bölümün kullanılmasına rağmen tapu devrinin alınmadığını beyanla davacı şirket adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, aksi kanaatte olunması halinde rezervasyon bedeli, cezai şart ve tadilat giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
KARAR Davacı; davalı ile aralarında 17.06.2012 tarihinde devre tatil sözleşmesi yapıldığını, yasal süresi içerisinde davalı firmayı arayarak sözleşmenin iptal edilmesini istediğini, 06.07.2012 tarihinde de ihtarname çekerek sözleşme ve senedin iptalini talep ettiğini; ancak yerine getirilmediğini, sözleşme kapsamında imzaladığı senetlerin icraya konulması veya üçüncü kişilere devredilmesi ihtimaline binaen sözleşmenin iptalini, nakit ve kıymetli evrakın iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile yaptığı devre tatil sözleşmesine göre cayma hakkını kullanarak sözleşmenin iptali ile nakit ve kıymetli evrakın iadesi için eldeki davayı açmış, davalı davaya cevap vermemiştir....
nun 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 10/11/2018 tarihli ve 96795 sözleşme nolu Ankara ili Ayaş İlçesi Uğurçayırı Köyü 118 ada 3 parsel A blok 103 numaralı daire devre kodu B19 olan devre mülk ile ilgili olarak Devre Mülk Satış Sözleşmesi imzaladıklarını; ancak sözleşmeye göre kullanım dönemi (15) günden az olduğu için mevzuat gereği işbu sözleşmenin devre mülk sözleşmesi olmayıp ön ödemeli devre tatil sözleşmesi niteliğinde olduğunu; 07/12/2018 tarihinde davalı şirteke gönderilen ihtarnameye ve tebliğinden itibaren (90) gün geçmesine rağmen herhangi bir cevap verilmeyip ödeme yapılmadığını; satışa konu devre mülk sözleşmesinin geçersiz olduğunu; devre mülk satış sözleşmesi uyarınca sözleşme ön peşinat bedeli olan...
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle bedel iadesi ve sözleşme gereğince verilen senetlerin iptali talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ''... taraflar arasındaki sözleşmenin devre mülk pay satışı vaadi içermesine karşılık, resmi sözleşme niteliği taşımadığından bir ön akit niteliğinde değerlendirilebileceği anlaşılmıştır. Bu tür sözleşmelerin, Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213, Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunu 60.maddeleri gereğince taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması için resmi şekilde yapılması düzenlenmiş bulunmaları şartına bağlanıldığından dolayı dava konusu sözleşmenin geçerli bir sözleşme olarak kabulü mümkün görülmemektedir. Davacı tüketicinin sözleşmeden cayması nedeniyle sebepsiz iktisap hükümleri gereği verdiklerini geri isteme hakkının bulunduğu Yargıtay kararları ile sabittir....