Devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri ilk defa 7.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan ve 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. 6502 sayılı TKHK ile Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde genel olarak devre tatil sözleşmesi düzenlenmiş, ayni hakka dayalı sözleşmeler devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet veya hisseli gayrimenkul sözleşmesi olarak, şahsi hakka dayalı sözleşmeler ise, devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir....
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı tarafın müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu tesis tanıtım turlarına katıldığını, tur esnasında yapılan tanıtımdan sonra beğenmiş olduğunu, devre mülkü satın almak amacıyla 008819 numaralı devre mülk sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin davacı üyeye sözleşme kapsamında devir ve teslim etmeyi taahhüd ettiği devre mülkün bulunduğu blok inşaatı tamamladığını ve devre mülkü kullanıma hazır hale getirdiğini, davacı üyeye tapusunun teslim edildiğini, konaklamaya davet işleminin de yapıldığını, davacı tarafın beyanlarının aksine müvekkili şirketin 008819 nolu devre tatil sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin edimlerini ifa ettiğini ve sözleşmenin geçerli olarak uygulamaya geçtiğini, davacı tarafından açılan hukuki dayanaktan yoksun ve iyi niyet kurallarından yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Noterliğinin 07/08/2018 tarih 24780 yevmiye nolu ihtarı ile 25/12/2014 tarih ve 12710 nolu devre mülk satış vaadi sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşme gereği davalı şirkete 10.500,00 TL ödediğini, ancak davalı edimini yerine getirmediğinden bahisle, 25/12/2014 tarih ve 12710 nolu devre mülk satış vaadi sözleşmesi feshine, davalı şirkete ödemiş olduğu 10.500,00 TL'nin ödeme tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına iadesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir....
KARAR Davacı, davalı şirket ile aralarında 19/10/2013 tarihli iki adet devre mülk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 6. maddesi uyarınca satın alınan devre mülkün 31/12/2013 tarihine kadar kullanıma açılmış olacağının belirtildiğini, ancak devre mülk çalışmasının halen bitirilemediğini, bunun üzerine 10/01/2014 tarihli ihtarname ile cayma hakkını kullandığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ödediği 5.000,00 TL devremülk bedeli, 700,00 TL tapu işlemleri için ödenen ücret ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, devre mülk satış sözleşmesinin feshi ve ödenen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Ankara 1. Tüketici Mahkemesince, davaya konu devre mülk satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmaması ve adi sözleşme ile satın alınan devre mülk sözleşmesi ile ilgili anlaşmazlıkların çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davalının tacir, davacının ise tüketici sıfatına haiz olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
farkını bilebilecek nitelikte olduğunu, davalı şirketin internet sitesi de incelendiğinde ana Sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğini de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, hal böyle olunca, davalı şirketin, bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bileceğinin mutlak olduğunu, daha önce aynı mahkemede, aynı konuda farklı müvekkillerinin ve farklı dosya esas numaralarında kayıtlı dosyalarının olduğunu belirttiklerini, bu dosyalarında davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı müvekkilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, kabul anlamına gelen bu beyanın : '' Dosyaya sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere hasıl-ı dava olan devre mülk, davacıya anılan sebeplerle zamanında teslim edilememiş ve tapu devri yapılamamıştır....
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 01.05.2011 tarihli “Tüketici Kredili Devre Mülk Satış Sözleşmesi” imzalandığını, davacının 16.040 TL ödediğini, sözleşmenin 9.maddesi gereğince davacının 10 gün içinde fesih hakkını kullanıp, sözleşmeyi feshettiğini belirterek davalıya ödenen 16.040 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile 16.040 TL asıl alacak ve faizi ile ilgili itirazın iptaline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 01.05.2011 tarihli “Tüketici Kredili Devre Mülk Satış Sözleşmesi” gereğince davacının, davalı Ltd.Şti.’den ...Kent’den devre mülk satın almak için anlaştıkları ve davacının 16.040 TL ödediği anlaşılmaktadır....
KARAR Davacı, davalı ile 10/10/2015 tarihli 24.480,00 TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, ödemeye ilişkin senetler düzenlendiğini, sözleşmeden caymak istediğini ileri sürerek; sözleşmenin ve senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 10/10/2015 tarihli devre mülk satış vaadi sözleşmesinin iptaline, 24.480,00 TL bedelli senetler yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 10.10.2015 tarihli devre mülk satış sözleşmesinin ve senetlerin iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır....
nitelikte olduğunu, davalı şirketin İnternet Sitesi de incelendiğinde Ana Sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğinin de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, hal böyle olunca, davalı şirketin, bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bileceğinin mutlak olduğunu, daha önce aynı mahkemede, aynı konuda farklı müvekkillerinin ve farklı dosya esas numaralarında kayıtlı dosyalarının olduğunu belirttiklerini, bu dosyalarında davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı müvekkilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, kabul anlamına gelen bu beyanın; '' Dosyaya sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere hasıl-ı dava olan devre mülk, davacıya anılan sebeplerle zamanında teslim edilememiş ve tapu devri yapılamamıştır....
farkını bilebilecek nitelikte olduğunu, davalı şirketin internet sitesi de incelendiğinde ana sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğini de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, hal böyle olunca, davalı şirketin, bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bileceğinin kuşkusuz mutlak olduğunu, daha önce aynı mahkemede, aynı konuda farklı müvekkillerinin ve farklı dosya esas numaralarında kayıtlı dosyalarının olduğunu belirttiklerini, bu dosyalarında davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı müvekkilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, kabul anlamına gelen bu beyanın aynen '' Dosyaya sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere hasıl-ı dava olan devre mülk, davacıya anılan sebeplerle zamanında teslim edilememiş ve tapu devri yapılamamıştır....