"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki devre mülk sözleşmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
Dava dosyası kapsamı, toplanan deliller ve yerel mahkeme gerekçesine göre; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin devre mülk sözleşmesi olduğu, TMK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşmenin, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale geldiği, devre mülk sözleşmeleri tecrübe ve muayene koşulu ile yapılan satış sözleşmelerinden (TBK md. 249) olup, davacı tüketicinin kullanımdan/teslimden kaçındığının veya taşınmazı sözleşmede yazılı dönemde kullanmış olduğunun usulüne uygun ispat vasıtaları ile kanıtlanamadığı, davacının devre mülk sözleşmesinden cayma hakkını bu nedenli kullanabileceği anlaşılmakla, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından...
Satış Vaadi Sözleşmesiyle Devre Tatil Satış Vaadi Sözleşmesinin farkını bilebilecek nitelikte olduğunu, davalı şirketin İnternet Sitesi de incelendiğinde ana sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğinin de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, hal böyle olunca, davalı şirketin, bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bileceğinin kuşkusuz mutlak olduğunu, daha önce aynı mahkemede, aynı konuda farklı müvekkillerinin ve farklı dosya esas numaralarında kayıtlı dosyalarının olduğunu belirttiklerini, bu dosyalarında davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı müvekkilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, kabul anlamına gelen bu beyan aynen : '' Dosyaya sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere hasıl-ı dava olan devre mülk, davacıya anılan sebeplerle zamanında teslim edilememiş ve tapu devri...
Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devremülk satış sözleşmesi ile satın alınan konutun süresinde teslim edilememesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen 27/09/2000 tarihli devre mülk satış sözleşmesi düzenlendiği devre mülk satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların”da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır....
Bu vakayı ikrar ediyorum'' şeklinde beyanda bulunduğunu, bu dosyada davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı vekilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, davalının cevap dilekçesinde yapmış olduğu bu kabul ve açıklamalar da dikkate alınarak Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesinin geçerliliği kabul edilerek başkaca hiçbir açıklamaya yahut delile gerek olmaksızın ilgili taşınmazın müvekkili lehine tapuya tescilinin yapılması gerektiğini, davalı şirketin sözleşmede kararlaştırılan edimlerinin hiçbirini yerine getirmemesinin kötü niyetinin göstergesi olduğunu, devre mülklerin 2014 yılında yapımı tamamlanıp taraflara teslim edilmesi gerekirken 2017 yılında kullanıma açılıp teslim edildiğini, sözleşmede ''Devre mülkler geç teslim edilirse, alıcılara, başka tesislerden yer temin edilip tatillerinin yaptırılacağı; başka tesislerden yer temin edilemeyeceği durumunda...
GEREKÇE : Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali ve ödenen tutarın iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında devre mülk sözleşmesi yapıldığına, bedele ve ödeme miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesinin, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkin olup MK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşme, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar....
Bu vakayı ikrar ediyorum'' şeklinde beyanda bulunduğunu, bu dosyada davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı vekilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, davalının cevap dilekçesinde yapmış olduğu bu kabul ve açıklamalar da dikkate alınarak Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesinin geçerliliği kabul edilerek başkaca hiçbir açıklamaya yahut delile gerek olmaksızın ilgili taşınmazın müvekkili lehine tapuya tescilinin yapılması gerektiğini, davalı şirketin sözleşmede kararlaştırılan edimlerinin hiçbirini yerine getirmemesinin kötü niyetinin göstergesi olduğunu, devre mülklerin 2014 yılında yapımı tamamlanıp taraflara teslim edilmesi gerekirken 2017 yılında kullanıma açılıp teslim edildiğini, sözleşmede ''Devre mülkler geç teslim edilirse, alıcılara, başka tesislerden yer temin edilip tatillerinin yaptırılacağı; başka tesislerden yer temin edilemeyeceği durumunda...
Dolayısıyla söz konusu sözleşme , müvekkil şirket tarafından hazırlanmış müşterilerine karşı sadece imzaya açılmıştır. '' şeklinde açıklama yaptığını, müvekkilinin ve birçok kişinin Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesi yapıldığı ve tapu verileceği iradesiyle sözleşmeyi imzaladıklarını, yaşanan bu somut olay karşısında davacı müvekkilinin ve birçok müvekkilinin iradeleri yanıltılarak dürüstlük kuralına uygun davranmayan davalı tarafından hak kaybına uğratıldıklarını, yapılan işlem neticesinde gerçek amacın, hata/hile yoluyla müzayaka ile fesada uğramış olduğunu, alacaklı konumunda olan iyi niyetli davacı müvekkilinin hukuki amacına, devre mülk edinme amacına ulaşmasının engellendiğini, davalı şirketin asıl amacının; Devre mülk satışı yapıyor olarak gösterip aslında çıkarı doğrultusunda devre tatil satış vaadi sözleşmesi yapmak olduğunu, yapılan bu işlemin davalının hukuku yanıltmaya yönelik tek taraflı hukuka aykırı işlem olduğunu, müvekkilinin sonuçlarını biliyor olsaydı kendi lehine sonuç...
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstanbul 6. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hisseli gayrimenkul satışından kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Dosya kapsamından, taraflar arasında 21.02.2008 gün ve 11100106 nolu “Devre mülk satış sözleşmesi”nin düzenlendiği sözleşme resmi olmadığından hak kaybına uğrayacağını belirterek davacının geçersiz sözleşmenin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istendiği 21.02.2008 günlü devre mülk satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların”da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır....