Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devremülk satış sözleşmesi ile satın alınan konutun süresinde teslim edilememesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen 27/09/2000 tarihli devre mülk satış sözleşmesi düzenlendiği devre mülk satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların”da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır....

    Asıl dosya davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel Mahkemenin sözleşmede yer almayan bir hususu karar gerekçesi haline getirmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini, sözleşmenin yerel mahkeme tarafından hatalı nitelendirildiğini, davaya konu sözleşme bir devre mülk sözleşmesi olmayıp devre mülk sözleşmesinin unsurlarını da taşımadığını, zira devre mülk kat mülkiyeti kanununda düzenlenmiş olup bu durumda yerel mahkeme davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağını, buna karşılık, işbu sözleşmenin unsurlarını taşır surette 6502 Sayılı Kanun'da 50. Maddede sahibine ayni hak sağlayan devre tatil sözleşmesi düzenlendiğini, dava konusu sözleşmenin 6502 Sayılı Kanun'da 50....

    mülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve devre mülkün teslim edilmemesinden kaynaklı cezai şart istemiyle eldeki davayı açmıştır....

      Dava dosyası kapsamı, toplanan deliller ve yerel mahkeme gerekçesine göre; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin devre mülk sözleşmesi olduğu, TMK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşmenin, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale geldiği, devre mülk sözleşmeleri tecrübe ve muayene koşulu ile yapılan satış sözleşmelerinden (TBK md. 249) olup, davacı tüketicinin kullanımdan/teslimden kaçındığının veya taşınmazı sözleşmede yazılı dönemde kullanmış olduğunun usulüne uygun ispat vasıtaları ile kanıtlanamadığı, davacının devre mülk sözleşmesinden cayma hakkını bu nedenli kullanabileceği anlaşılmakla, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından...

      DELİLLER : Yazılı beyanlar, ADN01013A nolu Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesi, tahsilat makbuzları, cayma ihtarı ve tüm dosya kapsamı. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava; devremülk satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 14/08/2016 tarihinde devre mülk satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme bedeli olarak davalıya 5.750,00 TL ödediğini, ancak müvekkiline tapu devrinin yapılmadığını, devre mülk hakkının da kullandırılmadığını, ödenen bedelin tahsili amacıyla Adana 3. İcra Müdürlüğü'nün 2018/5940 E. sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazmitanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

      Satış Vaadi Sözleşmesiyle Devre Tatil Satış Vaadi Sözleşmesinin farkını bilebilecek nitelikte olduğunu, davalı şirketin İnternet Sitesi de incelendiğinde ana sayfasındaki ''devremülk'' seçeneğinin de görüldüğünü, davalı şirketin sadece devre mülk satışı yaptığı ve bu satışı yapmaya devam ettiğinin açık olduğunu, hal böyle olunca, davalı şirketin, bahsedilen iki sözleşme arasındaki farkı bileceğinin kuşkusuz mutlak olduğunu, daha önce aynı mahkemede, aynı konuda farklı müvekkillerinin ve farklı dosya esas numaralarında kayıtlı dosyalarının olduğunu belirttiklerini, bu dosyalarında davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı müvekkilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, kabul anlamına gelen bu beyan aynen : '' Dosyaya sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere hasıl-ı dava olan devre mülk, davacıya anılan sebeplerle zamanında teslim edilememiş ve tapu devri...

      Barosu'nun da ismi kullanılarak katılımcılara güven veren bu devremülke devre mülkü devir aldığı Av. ...’ün 28.08.1991 tarihinde üye olarak girdiğini, dava dışı Av. ... ile davalı şirketin matbu olarak düzenlenen Bodrum, Turgut Reis, Kadıkalesi Mevkii'ndeki 996 parsel ve diğer parsellerdeki gayrimenkuller için "Devre Mülk Satış Sözleşmesi” imzaladığını, buna bağlı olarak dava dışı Av. ... 995 Parsel, 13 Blok, 1 Kapı numaralı devre mülkün ilk sahibi olarak 17.500.000-TL’nin tamamını davalıya ödediğini, davalının işbu ödeme karşılığında sözleşmenin 2.maddesi ile; “Şirket, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası ile bu Yasaya ek 3227 sayılı Devre Mülk Yasası uyarınca alıcıya tapu vermeyi kabul ve taahhüt eder" hükmü ile devre mülkü satın alan kişiye tapu verme mükellefiyeti altına girdiğini, bu sözleşmede ...'ün ......

        İcra Müdürlüğü'nün 2019/17 İflas sayılı dosyasından verilen cevapta, davacı ... adına alacak kaydı başvurusuna rastlanılamadığı, ayrıca müflis şirket hakkında birinci ve ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, alacaklılarca iflas idare memurluğuna aday gösterilmediğinden iflas tasfiye işlemlerinin müdürlükleri tarafından yürütüldüğü bildirilmiştir. Güdül Tapu Müdürlüğü'nün 13/06/2023 tarihli yazı cevabından, ... İli, ... nolu bağımsız bölümün tapu kaydının gönderildiği, davacının pay sahibi olduğu anlaşılmıştır. GEREKÇE: Dava, devre mülk sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir....

          Bu vakayı ikrar ediyorum'' şeklinde beyanda bulunduğunu, bu dosyada davalı şirket yöneticisinin devre mülk sözleşmesi yaptığını ve bunun bedelinin ödendiğini ikrar ettiğini, yine davalı vekilinin cevap dilekçesinde de Devre Mülk Satış Vaadi sözleşmesi yapma amacının olduğunu belirttiğini, davalının cevap dilekçesinde yapmış olduğu bu kabul ve açıklamalar da dikkate alınarak Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesinin geçerliliği kabul edilerek başkaca hiçbir açıklamaya yahut delile gerek olmaksızın ilgili taşınmazın müvekkili lehine tapuya tescilinin yapılması gerektiğini, davalı şirketin sözleşmede kararlaştırılan edimlerinin hiçbirini yerine getirmemesinin kötü niyetinin göstergesi olduğunu, devre mülklerin 2014 yılında yapımı tamamlanıp taraflara teslim edilmesi gerekirken 2017 yılında kullanıma açılıp teslim edildiğini, sözleşmede ''Devre mülkler geç teslim edilirse, alıcılara, başka tesislerden yer temin edilip tatillerinin yaptırılacağı; başka tesislerden yer temin edilemeyeceği durumunda...

          Somut olayda; davanın taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmenin feshi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istenmektedir. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 4077 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            UYAP Entegrasyonu