KARAR Davacı 13.03.2013 tarihinde açtığı davasında; 1996 yılında bir adet A grubu devre mülkü Gazipaşa Belediyesi’nin teminatına güvenerek davalı şirketten satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak devre mülkün değeri olan 7.500,00 TL nin tahsilini istemiştir. Davalılardan Belediye, devre mülk satımına ilişkin sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmede belediyenin imzası olmaması nedeniyle her zaman sözleşme düzenlenebileceğini bu yüzden bedelden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın usulden ve esastan reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile bir adet devremülk için 7500 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmiş olup hüküm davalı belediye tarafından temyiz edilmiştir. Dava, devre mülk satışı nedeniyle uğranılan zararın tazminine yöneliktir....
KARAR Davacı, davalı ile 06/12/2015 tarih 19.800 TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, sözleşme bedeli için senetler imzaladığını, devre mülkün tapuda tesliminin yapılmadığını belirterek 06.12.2015 tarihli devremülk sözleşmesinin iptalini ve sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı, duruşmada davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, Davanın KABULÜNE, Taraflar arasında tanzim olunan 06/12/2015 tarihli devre mülk satış vaadi sözleşmesinin iptaline ve sözleşme nedeniyle verilen senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 06.12.2015 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır....
Somut olayda; davacı, taraflar arasında düzenlenen, hisseli gayrimenkul satış (devre mülk) vaadi sözleşmesinin davacı tarafça tek taraflı olarak feshedilmesine rağmen davalıya verilen senetlerin iade edilmediği ve vadesi gelen senetlere ilişkin icra takibi başlatıldığını ileri sürerek icra takiplerinin durdurulması ve iptali ile vadesi gelmeyen senetlerin ödemesinin durdurulması ve iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun Tüketici Mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
KARAR Davacı, 13/01/2013 tarihinde 2591 ve 2605 nolu iki ayrı Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesi yaptığını, 16/01/2013 tarihinde peşin ödeme protokolü ile 2591 nolu sözleşme için 8.250,00 TL ve 2605 nolu sözleşme için 7.500,00 TL ödeme olmak üzere toplam 15.750,00 TL ödeme yaptığını, 13/01/2013 tarihli 2591 ve 2605 nolu sözleşmelerin iptali ile ödemiş olduğu 15.750,00 TL'nin ödendiği tarihten itibaren yasal faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, cevap vermemiştir....
alamadığını, ayrıca davalı sözleşmenin içeriğinde yer alan "tesis içerisinde yer alan sosyal donatılar" başlıklı taahhütlerini eksik yerine getirdiğini, davalı şirketin devre mülk satım sözleşmesi yaptığını, Kat Mülkiyeti Kanununa göre devre mülk kullanımı 15 günden aşağı olamayacağını, davalı şirketin tüm projelerinde devre mülk tapusu kuramadığını, tüm projelerde kat mülkiyetine göre oluşturulan bağımsız bölümlerin 26 ayrı kişiye hisselendirildiğini, bu durumda bir kişinin kullanımı 13 gün olacağını, 26 hisseye ayrılmış bir bağımsız bölümde devre mülk kurulması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca sözleşmenin noterde yapılması gerekirken resmi şekle aykırı yapılması da sözleşmenin iptali sebebi olduğunu, davalının, sözleşmeden kaynaklanan asli borcu olan devir edimi gerçekleşmediğinden, aynı zamanda sözleşmeden kaynaklanan diğer üstlenilen edimlerin de eksik veya zamanında yerine getirilmediğinden sözleşmenin devamı müvekkilden beklenemeyecek hal aldığını, müvekkilinin bu güne kadar, yaptığı...
Palace binasında yer alan mesken olarak tahsisli devre mülk satın aldığını, 05/01/2011 tarihinde davalı şirkete şifaen müracaatta bulunarak sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesini talep ettiğini, davalı tarafın bu başvuruyu kabul etmeyerek yazılı bir müracaatla fesih bildiriminin yapılmasının gerektiğini belirtmesi üzerine yazılı bildirimde bulunduğunu, taraflar arasındaki imzalanan devre mülk sözleşmesinin "satın almadan vazgeçme ve bedel iadesi" başlığında "alıcının devre mülk sisteminin kurulmasından ve satışa konu dairenin kendisine teslim edilmesinden önce satın almadan vazgeçmesi halinde alıcının o güne kadar yaptığı ödemeler tutarından ön ödeme ve sözleşme gereği ödenmiş damga vergileri düşüldükten sonra kalan tutar binanın bitimi ve işletmeye alınma tarihi olan 29 Mayıs 2012 tarihinden itibaren 4 ay içerisinde kendisine iade edilir" hükmünün yer aldığını, usulüne uygun yapılan fesih bildirimi ve sözleşmede belirtilen 29 Mayıs 2012 tarihi sonrasında 4 aylık sürenin geçmesine...
Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyeti .../... 2012/907 -2- 2012/10604 kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Bu durumda 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığından uyuşmazlığın genel Mahkemelerde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21. ve 22. ( 1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26. ) maddeleri gereğince Ankara 9.Sulh Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 05.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Bu durumda 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığından uyuşmazlığın genel Mahkemelerde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21. ve 22.( 1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26. ) maddeleri gereğince İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Bu durumda 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığından uyuşmazlığın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21. ve 22. ( 1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26. ) maddeleri gereğince İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı, devre mülk hakkının kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeniyle sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu satışın resmi şekilde yapılması gerektiği, davaya konu sözleşmenin ise resmi şekilde düzenlenmediği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Bu durumda 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığından uyuşmazlığın genel Mahkemelerde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nın 25. ve 26.) maddeleri gereğince Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....