Davalı dernek tüzüğüne göre derneği yönetim kurulu temsil eder. Davada dernek temsilcisi olduğu belirtilen ..., ... ... ve ...’in derneği temsile yetkili olduklarına ilişkin yönetim kurulunca verilmiş yetki belgesi veya bu hususta yönetim kurulunca alınan bir karar örneği de ibraz edilememiştir. Bu haliyle davanın yönetim kurulu üyelerinin tamamına yöneltilmesi, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanıp değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken dernek tüzüğüne göre yönetim kurulu üyesi olan ... da davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili tamamlanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Davacı tarafın talebi olmamasına rağmen talep aşılarak davalı derneğin tasfiyesi hakkında da karar verilmiş olması, 3-Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmemiş olması, Doğru görülmemiştir....
Davalılar T4 ve T5 vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davanın İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, T1 No: 18 ve 20 adresinde bulunan, 5815 Ada, 8,9 ve 12 parselde kayıtlı mülkiyeti Hazineye kayıtlı arsa üzerindeki T7 müştemilatının depreme dayanaksız olması üzerine yıktırılarak yerine yenisinin yaptırılması için Kağıthane Müftülüğü T7 Derneği arasında yapılan sözleşmeninfeshi talebiyle açıldığını, ancak hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, T1 No: 18 ve 20 adresinde bulunan, 5815 Ada, 8,9 ve 12 parselde kayıtlı mülkiyeti Hazineye kayıtlı arsa üzerindeki Ayazma Camii, T1 T1 yaptırıldığını ve 1979 yılında ibadete açıldığını, Cami ve müştemilatının 1999 yılında meydana gelen Marmara Depreminde büyük zarar gördüğünü, Dernek üyeleri ile yönetim kurulu üyeleri arasında anlaşmazlıklar çıkması üzerine derneğe kayyım atandığını, ancak mevcut derneğin sorunu çözemediğini, caminin de acilen yıkılıp yerine yenisinin yaptırılması ihtiyacının...
Mahkemece, Dernek adına kredi kullandırıldığı ve Dernek tarafından ödenmeyen borcun davalı tarafından ödendiği kabul edilmiş, ancak dernek yönetim kurulunun Dernek Tüzüğünde verilen yetki ve salahiyeti aşarak borçlanma yapamayacağı bu sebeple aynı zamanda borçlanmayı yapan yönetim kurulu üyesi olan davalının yaptığı ödeme nedeni ile dernek tüzel kişiliğinden talepte bulunamayacağı gerekçesi ile davanın kabulü ile davacı Derneğin, davalıya borçlu olmadığının tespitine dair karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen onama kararının davalı vekili tarafından düzeltilmesi istenildiğinden dosya yeniden incelenmiştir....
Aynı Kanunun 73. maddesinde, derneğin nihai kararlarının en yetkili organ olan genel kurul tarafından verileceği, 83. maddesinin 2. fıkrasında ise derneğin diğer organ kararlarına karşı dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamayacağı hükme bağlanmış olup, genel kurulun onayı olmayan yönetim veya disiplin kurulu kararlarının derneğin denetim yolları tüketilmiş kararları olarak kabul edilemez. Somut olayda dava, dernek yönetim kurulunun 11.11.2009 tarihli kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olup davacı dernek adına vekili tarafından 11.11.2009 tarihindeki yönetim kurulu üyeleri davalı gösterilerek açılmıştır. Davacı dernek yönetim kurulunun 11.11.2009 tarihli kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini istemiş ise de, kendi kararlarının değiştirilmesi yönünde yönetim kurulunda her zaman yeni bir karar alabileceği gibi, bu konunun dernek genel kurulunda görüşülmesini de sağlayabilir....
Mahallesi Merkez Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği" adında yeni bir dernek kurulduğunu, kurulan yeni derneğin amacının da mülkiyeti vakfa ait "mevcut camiinin yıkılarak yerine yenisinin yapılmasını üstlenmek " olduğunu, mülkiyeti vakfa ait olan camii için yaptırma derneği kurulması amaç bakımından mümkün olmadığını, aynı ad ile aynı yerde dernek bulunması sebebi ile yeni bir dernek kurulamayacağı gerekçesi ile sonradan kurulan derneğin feshine karar verilmesini istemiştir....
Üyeleri dışında herkese hizmet verilmemesi nedeniyle, derneğin tedavül ekonomisine katılmayan ve haksız rekabete sebep olmayacak dernek faaliyetini ticari nitelikte bir işletme veya ticari iş olarak nitelendirmek olanaksız bulunduğundan derneğin yasal faaliyetini iktisadi bir işletme olarak kabul etmek mümkün değildir. Bu bakımdan davacı dernek adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisinde hukuka uygunluk bulunmadığından mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz....
Ancak anılan farklılıklar, derneklerin iktisadi işletmelerine kanunen yüklenen sorumluluklardan kaynaklanmakta olup bu uygulamalar nedeni ile dernek iktisadi işletmesi dernekten ayrı veya bağımsız bir hüviyete kavuşmamaktadır.Dernek iktisadi işletmesi, aynen dernek şubesi, dernek lokali ve dernek sandığı gibi dernek ana tüzel kişiliğinde ayrı mütalaa edilemeyecek derecede dernekle bütün ve kişiliği dernek ana tüzel kişiliğinde mündemiç bir yan işletmedir.Asıl tacir olan derneğin, tacir hüviyeti bulunmayan İktisadi işletmesine; tacir yardımcısı, ticari temsilci veya mümessil sıfatı ile bazı kişi veya kurulları ataması, o kişi veya kurullarında iktisadi işletme adına borç veya alacak ilişkisi tesis etmeleri, dernek ana tüzel kişiliğini tamamen bağlar....
Dernek tüzüğünde düzenlenmemiş konularda kanun hükümleri uygulanır.'' hükmüne, 85. maddesinde ise; yönetim kurulunun derneğin yürütme ve temsil organı olduğu, bu görevin Kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirileceği, temsil görevinin yönetim kurulunca üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebileceği kuralına yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu derneğin ''… Mah. … Cadde …. Sok. No:… Altındağ Ankara'' adresinde 03/03/2009 tarihinde yoklama memuru ve mahalle muhtarı nezdinde adres tespit tutanağı düzenlendiği, söz konusu adreste fiili faaliyetinin bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, akabinde derneğin 10/06/2020 tarihinde feshedildiği, bunun üzerine asıl borçlu adına düzenlenen … ila … ve … sayılı ödeme emirlerinin, asıl borçlu derneğin başkanının ikametgah adresinde 21/01/2010 tarihinde eşine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARARININ ÖZETİ : Mahkemece "...davacı derneğiT1 Sitesi T1 olup, davacı derneğin dernek üyesi olduğunu belirttiği gerçek kişiler adına davalı ile davacı dernek üyesi gerçek kişiler arasında imzalanmış olan gayrimenkul pay ortaklığı ve satış vaadi sözleşmesi kapsamında tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu, davacı derneğin bu sözleşme tarafının olmadığı ve sözleşmenin tarafı olan gerçek kişiler adına dava açamayacağı, dava açma ehliyeti bulunmadığı, bu eksikliğin giderilmesi bakımından verilen süre ve ihtara rağmen her bir davacı için ayrı ayrı vekaletname ve yetki sunulmadığı, talep ve dava açılmadığı görülmekle HMK 114/1- d,e,h ve 115/2. Maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine..." karar verilmiştir....
K A R A R Davacı dernek temsilsicisi (kayyım) dava dilekçesinde, davacı derneğin tapu kaydında muhdesat olarak kayıtlı camii bulunduğunu, iş bu caminin dernek üyelerinin yardım ve gayretleri ile yapıldığını, dernek yöneticilerinin genel kurul toplantısında usulsüzlük ve sahtecilik yapmaları sebebi ile derneğe kayyım atandığını, tedbiren görevden uzaklaştırılan dernek yöneticilerinin vesayet makamının denetiminden kaçmak, mahkeme kararlarını etkisiz hale getirmek için davalı derneği kurduklarını, bu durumun ahlaka, adaba ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, isim hakkından dolayı davacı derneğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ileri sürülerek davalı derneğin Türk Medeni Kanunu 89. madde gereği feshini istemiştir. Cevap dilekçesinde kayyımın böyle bir dava açma yetkisinin bulunmadığı, isim benzerliği olmadığı, isim benzerliğinin derneğin feshi sebebi olmayacağı gerekçeleri ile davanın reddi savunulmuştur....