Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve hüküm katkı payından doğan ve kesinleşen alacak nedeniyle faiz talebine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.30.09.2009 (Çrş.)...

    Bu satışlardan elde edilen kazancın, değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceği yolundaki ihtirazi kaydıyla 2012 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesi verilmiştir. Davacının söz konusu ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek 2012 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk ettirilen gelir vergisinin, değer artış kazancından kaynaklanan kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır....

      Somut olayda; davacı tarafın sunduğu deliller yaklaşık ispat kuralına göre değerlendirildiğinde; mahkemenin de tespitinde olduğu üzere davacı vekilinin 10.000,00- TL harçlandırılmış dava değeri üzerinden boşanma ile sona eren mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ve değer artış payından oluşan alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemli dava açtığı ve bu kapsamda davalının banka hesaplarına, üzerine kayıtlı araçlara ve taşınmazlara ihtiyati tedbir konulmasının talep edildiği görülmüş olup, davacı tarafın üzerine tedbir konulabilecek herhangi bir değer bildirmediği bu nedenle somut olayda tedbir yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirmesinin bu aşamada yapılmasının mümkün bulunmadığı anlaşıldığından mahkemesince de bu husus gözetilerek davacı tarafın tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Değer artış payı alacağı ile ilgili olarak tarafların sunduğu tadilatlara ilişkin belgeler değerlendirilmek suretiyle davacı tarafın dava konusu taşınmazın iyileştirilmesinde değer artış payının bulunup bulunmadığı hususunda taraf delilleri tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken açıklama yapılmaksızın değerlendirme yapılmadan değer artış payı alacağı ile ilgili talebin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        Ancak davacının elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceği yolundaki ihtirazi kaydını kabul etmeyen davalı idarece, aynı vergiyi doğuran olaydan kaynaklanan gelirin hem ticari kazanç hem değer artış kazancı olarak vergilendirilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gibi davacının elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceği yolundaki ihtirazı kaydını kabul etmeyen davalı idare tarafından, elde edilen gelirin değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi, hukuka uygun düşmemiştir. Bu nedenle dava konusu edilen tahakkuku kaldıran Mahkemenin ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1-Davalının, ......

          Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK m. 227). Denkleştirme (TMK m. 230) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK m. 227). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır....

            Bu satışlardan elde edilen kazancın, değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceği yolundaki ihtirazi kaydıyla 2013 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesi verilmiştir. Davacının söz konusu ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek 2013 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk ettirilen gelir vergisinin, değer artış kazancından kaynaklanan kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır....

              Öncelikle işbu dava, mülga 1086 Sayılı HUMK döneminde 10.02.2010 tarihinde açılmış olmakla bu dönemde usul hukukumuzda henüz belirsiz alacak davası olarak bir dava türü olmadığından dava kısmi dava niteliğindedir. Somut olayda, davacının dava dilekçesiyle 10.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği, 07.12.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarını taşınmaz nedeniyle 115.199,47 TL değer artış payı alacağı, 67.048,04 TL toplam artık değere katılma alacağı ile araç nedeniyle 12.0000,00 TL değer artış payı ve artık değere katılma alacağı olmak üzere toplam 194.247,51 TL’ye yükselttiği halde, mahkemece talep aşılmak suretiyle, taşınmaz yönünden 212.898.57 TL değer artış payı alacağı ve 86.422.22 TL katılma alacağına hükmedilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. b- Davacı lehine hükmedilen alacak, değer artış payı ve katılma alacağı niteliğindedir....

                O halde davacı tarafından bu dava ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescilin talep edildiği, davacı vekilinin 04.05.2010 günlü beyanından da anlaşılacağı üzere, eşler arasındaki mal rejimini düzenleyen Türk Medeni Yasasının 202 ve devamı maddeleri ile aynı yasanın eşin diğer eşte kalan mallarının geri alınmasına ilişkin 226. maddesi ve değer artış payını düzenleyen 227. maddesine ilişkin bir talep olmaması nedeniyle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  O halde davacı tarafından bu dava ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescilin talep edildiği ,eşler arasındaki mal rejimini düzenleyen Türk Medeni Yasasının 202 ve devamı maddeleri ile aynı yasanın eşin diğer eşte kalan mallarının geri alınmasına ilişkin 226. maddesi ve değer artış payını düzenleyen 227. maddesine ilişkin bir talep olmaması nedeniyle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu