Sayılı iddianamesi ile dava dışı Sevinç Ergin hakkında davalı şirket tarafından şikayette bulunulması üzerine hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu sevk maddesi ile ilgili hakkında yargılama başlatıldığı, yargılamanın Gerze Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2021/500 E. Sayılı dosyasında devam ettiği ancak davacının bu dosyada taraf olarak yer almadığı görülmüştür....
kavganın çıktığı iddia edildiğinden; sanık hakkında müştekiden kaynaklanan haksız davranış nedeniyle TCK'nun 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı gerektiğinin tartışılmaması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA, 13.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıdan ambalaj poşeti alındığını, ancak bu poşetlerin şerit kısmında bulunan yapışkanlı madde nedeniyle müvekkilinin ürettiği tekstil ürünlerinin zarar gördüğünü belirterek zararın tazminini istemiştir. Davalı vekili, tekstil ürünlerinde meydana gelen zararın müvekkilinin sattığı poşetlerden değil davacının kusurundan kaynaklandığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda davalı tarafça satılan ambalaj poşetlerinde bulunan boyar madde nedeniyle davacıya ait ürünlerin zarar gördüğü, bu durumun davalı bakımından BK.'nun 96. maddesi anlamında sözleşmeye aykırı davranış olduğu ve davalının kusursuz olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Ancak; Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün 26.06.2015 tarihli üst yazısı ekindeki sosyal durum araştırma yazıları içerisinde bulunan, sanığın beyninde tümör olduğuna ve bu sağlık sorunu nedeniyle davranış bozukluğu olduğuna dair ailesinin sunduğu dilekçe, rapor fotokopileri ile 28.12.2015 havale tarihli dilekçe ve ekinde sunulan rapor fotokopileri ile sanığın olayları algılamakta zorluk çektiğini iddia etmesi karşısında; sanığın TCK'nin 32. maddesi uyarınca "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin tamamen ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı" konusunda sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile hüküm tesisi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
nin, mali müşavir olan sanığın bürosunda fiilen çalışmadığı halde, hamileliği nedeniyle sağlık masraflarının karşılanabilmesi için çalışıyormuş gibi gösterilmesi, bu suretle haksız yarar sağlanması eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia olunan somut olayda; Düzenli olarak ücret bordrosu düzenlenip, sigortalının primlerinin ödenmesi karşısında; ...'nin hamilelik döneminin tıbbi tedavi-kontrolleri kapsayan zaman dilimlerinde fiilen işyerine gelmemiş olmasının hileli davranış olarak nitelendirilemeyeceğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 10/10/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
K..’in mevzuata aykırı olarak görevlendirilmesi eyleminde, yukarıda ifade edilen objektif cezalandırma koşullarından herhangi birinin gerçekleşmediği gözetilmeden sanığın beraati yerine gerekçeden yoksun biçimde yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 12/03/2010 olan suç tarihinin kararda hatalı gösterilmesi, Kabule göre de; Görevlendirmenin aktif bir davranış olması nedeniyle sübutu kabul edilen eylemin TCK’nın 257/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı nazara alınmadan anılan maddenin 2. Fıkrası uygulanmak suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini, Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Sanığın sabıka kaydına konu suç tarihinden sonra kesinleşen Manisa 1....
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre; mahkemece davacının savunmasının alınmadığı belirtilmişse de elektronik posta yolu ile savunmasının alındığı, ancak savunması isenen davranış ve yapılan fesih işlemi değerlendirildiğinde öncesinde herhangi bir uyarı almamış davacının fesh konusu davranış üzerine doğrudan fesih yapılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gözetildiğinde feshin geçerli olmadığı anlaşıldığından sonucu itibariyle doğru olan kararın bu gerekçeyle ONANMASINA, 04.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
beş gün önce evi terk etmek zorunda kaldığını bu nedenlerle tarafların pek kötü muamele, onur kırıcı davranış ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuk Eylül'ün velayetinin davacıya bırakılarak 20.000,00- TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir....
Sözleşmeden doğan sorumluluğun şartları; borçlunun borca aykırı davranması, bu aykırı davranış nedeniyle bir zararın doğması, aykırı davranış ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması ve borçlunun kusurudur. 14. Sözleşmeden doğan borç ilişkileri, asli edim ve yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlülükleri içermektedir. Borçlu bu yükümlülüklere uygun hareket etmek ve bunların gereklerini yerine getirmek zorundadır. Borç ilişkisinden ve özellikle sözleşmeden doğan bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi aynı zamanda borçlunun borca aykırı davranması hâlini oluşturmaktadır. Borca aykırı davranış aynı zamanda sözleşmenin ihlali niteliğinde olup kusurlu ifa imkânsızlığı (borcun hiç ifa edilmemesi), temerrüt veya gereği gibi ifa etmeme olarak karşımıza çıkmaktadır. 15. Sözleşmeden doğan sorumluluktan bahsedilebilmesi için öncelikle borca aykırılığın sonucunda alacaklının hukukça korunan değerlerinde iradesi dışında bir zararın meydana gelmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.01.2009 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi, kal, maddi ve manevi tazminatın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....