Kaçınılmazlığın son ve en önemli unsuru ise genel davranış normunun veya sözleşmeden doğan borcun ihlalinin önlenemez (kaçınılamaz) olmasıdır. Önlenemezlik, alınabilecek tüm tedbirlerin alınmış olmasına karşılık davranış kuralının veya sözleşmeden doğan bir borcun ihlal edilmiş olduğunu ifade etmektedir. Olay önlenemez olmasına karşılık bir davranış kuralına veya sözleşmeden doğan borca aykırılık önlenebiliyorsa kaçınılmazlıktan söz edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler önlenemez olaylara karşın genel davranış normunun veya sözleşmeden doğan borcu önleme olanağı sağlamaktadır (İyimaya, Ahmet: Sorumluluk ve Tazminat Hukuku Sorunlar, Ankara 1990, s. 175; Güneren s.706). Örneğin; bir inşaat işçisinin üzerinde çalışacağı tabiyeyi hazırlamak için duvara beton çivisi çakarken çivinin başının kırılıp gözüne kaçması olayında çivinin kırılması irade dışı ve önlenemez bir olay olmakla birlikte kırılan bu çivinin işçinin gözüne kaçması önlenemez bir olay değildir....
Uyuşmazlık, kiralayan tarafından kiracıya karşı açılan, kira sözleşmesinin özel şartlar nedenine aykırı davranış nedeniyle alacak istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edildikten sonra davalı vekili 28.4.2010 tarihli dilekçesiyle temyizden, davacı vekili ise aynı tarihli dilekçe ile davadan ve temyizden feragat ettiğini bildirmişlerdir. Bu durumda öncelikle sorun temyizden feragat edilmesi nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi mi yoksa davadan feragat nedeniyle hükmün bozularak mahalline iadesi kararı verilmesi mi gerektiğidir. Bu durumda hak kaybına yol açmamak için öncelikle davacının davadan feragat ettiği gözönüne alınarak bu feragatla ilgili olarak yerel mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının diğer sebepler yanında, erkeğin davasının kabulü yönünden de istinaf kanun yoluna başvurmuş olmasına, erkeğin boşanma talebinin terditli olması ve zina nedeniyle boşanma hukuki sebebinin koşullarının bulunması nedeniyle, erkeğin davasının sadece zina sebebiyle kabulü gerektiği halde, "Onur kırıcı davranış" ve "Evlilik birliğinin temelinden sarsılması" yönünden de boşanma kararı verilmesi yerinde olmamakla birlikte; kadının davasındaki boşanma hükmünün kesinleşmiş olması nedeniyle, sonucu itibarıyla doğru olan karara karşı yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün...
(X) KARŞI OY : 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 2. maddesinin 5. fıkrasında; "Kurul, Başkanın daveti üzerine en az altı üyeyle toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğunun aynı yöndeki oyu ile karar verir." hükmüne, 3. maddesinde ise; "Kurul, kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek, etik davranış ilkelerinin ihlâl edildiği iddiasıyla re’sen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek, kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmakla görevli ve yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir. 5176 sayılı Kanun'un uygulanmasına ilişkin hususları belirlemek üzere ve Kanun'un 3. maddesine dayanılarak çıkarılan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 1....
Sanığın, suç tarihinde, kimliği istendiğinde vermediği, üst araması yapılmak istendiğinde yaptırmadığı, bunun üzerine zor kullanıldığında da, kimlik kartını ve cebindeki paraları yere atarak görevli polislere ''Siz toplayıp bana vereceksiniz” şeklinde kabul edilen davranış ve ifadelerinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde, onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz ve davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, 2- Konser organizasyonu nedeniyle görevlendirilen polis ekibinin sanığın, bilet sırasında kargaşa çıkarıp bariyerlere tekme vurup görevlilere küfrettiğinin öğrenilmesi üzerine gidildiğinde sanığın polislere hitaben ''Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, kimse benden şikayetçi olamaz, sizin için fena olur'' şeklinde sözler söylediğinin kabul edildiği somut olayda, sanık tarafından kullanılan ifadelerin tartışmanın bütünü ve söylendiği...
Devlet Hastanesi Baştabipliği'nin 25.07.2011 tarihli ve 2221,2222, ve 2223 sayılı farik mümeyyizlik raporlarında muayene sonucu davranış bozukluğu saptandığının belirtilmesi karşısında, raporda belirtilen davranış bozukluğunun 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi ışığında, suç tarihinde işledikleri eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme (irade) yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli derecede azaltacak nitelikte olup olmadığı araştırılıp yöntemince raporla saptanarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, 3-Gerekçeli karar içeriğinde suça sürüklenen çocuk ... hakkında, her ne kadar sosyal inceleme raporunun alındığından bahsedilmiş ise de dosya içerisinde sosyal inceleme raporunun bulunmaması nedeniyle suç tarihinde 12-15 yaş aralığında olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1 maddesi uyarınca sosyal inceleme yaptırılmamış olması Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuklar ..., ... ve ... müdafiinin...
kapsamında ev yaptırılması için kredi verildiği anlaşılması karşısında, sanığın yardım alma koşullarına sahip olduğundan dolandırıcılık suçunun unsurunu oluşturan hileli bir davranış olmadığından beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Afet İşleri Genel Müdürlüğüne ibraz ettiği, Afet Yasasının uygulanmasına ilişkin yönetmelik gereğince oluşturulan komisyonca 12/08/2003 gününde yapılan tespitte deprem nedeniyle zarar gören binaların muhtar, ihtiyar heyeti ve teknik heyetçe tek tek gezilerek incelendiğinin belirlendiği, aynı şekilde yönetmelik doğrultusunda mahalli hak sahipliği inceleme komisyonunun 19/08/2003 günlü sayısız karar ile sanığın 14.sırada ağır hasardan hak sahibi kabul edildiği, bu karara dayanılarak sanığa "evini yapana yardım" uygulaması kapsamında ev yaptırılması için kredi verildiği anlaşılması karşısında, sanığın yardım alma koşullarına sahip olduğundan dolandırıcılık suçunun unsurunu oluşturan hileli bir davranış olmadığından beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
doğan hukuki ilişki dışında, hile oluşturan bir davranış bulunmadığı, ihtilafın hukuki anlaşmazlık niteliğinde olduğu gerekçesiyle, sanıkların atılı suçtan beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten yaralama HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, mağdurdan sanığa yönelik haksız tahrik oluşturabilecek herhangi bir söz ya da davranış bulunmaması nedeniyle koşulları oluşmadığı halde, sanık hakkında TCK'nin 29. maddesi gereğince (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından, Adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunması nedeniyle, TCK'nin 58/3. maddesi gereğince, TCK'nin 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilerek sonuçta TCK'nin 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanması gerekirken, doğrudan adli para cezasının seçilerek sonuç adli para cezası olduğundan tekerrür hükümlerinin uygulama imkanının ortadan kaldırılması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır...