Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm bu açıklamalar sonucunda şunu belirtmek gerekir ki, iş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 414). Keza aynı şey kısmî dava için söz konusudur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede; Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Mahkemece de, gerek usul hukuku gerekse de maddi hukuk kurallarının uygulanması bakımından dava belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılmıştır....

    Tüm bu açıklamalar sonucunda şunu belirtmek gerekir ki, iş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 414). Keza aynı şey kısmî dava için söz konusudur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede; Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir....

      Tüm bu açıklamalar sonucunda şunu belirtmek gerekir ki, iş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 414). Keza aynı şey kısmî dava için söz konusudur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede; Somut olayda, dava dilekçesinde açıkça, davanın belirsiz alacak davası türünde açıldığı belirtilmiştir....

        eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir."...

          Kural olarak eda davası açılması mümkün olan hallerde açılan tespit davası dinlenemez. Davacıların eda davası niteliğinde bulunan tescil davası açma imkanı bulunduğu halde tespit davası açmaları yukarıda değinilen kurala uygun düşmez. Açılan tespit davasının reddi yerine istek hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı ... ...12.10.1987’de Turgut aleyhine tenkis davası açmışlar; dava sırasında...ölmüştür. Davacı ..., ... aleyhine 25.10.2000’de muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açmış yine davacı ..., ...ve eş... aleyhine 15.9.2000’de muris muvazaasına dayalı tapu iptal davası açmış ve dosya birleşmiştir. Mahkemece tenkis talebinin reddine; muris muvazaasına dayalı her iki davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca öncelikle tapu iptal tescil davası yönünden ve reddedilen tenkis davası için avukatlık ücreti verilmesi isteği yönünden temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık ve hüküm *muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay *1. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *1. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 03.12.2007...

              Bu husus özellikle, tespit davası açmada davacının hukuki menfaatinin bulunup bulunmaması ile ilgilidir. Kural olarak, eda davası açma olanağı varken, tespit davası açılmasıda hukuki yarar yoktur. Zira, davacının açtığı tespit davasını kazanması halinde, çoğu zaman, hakkına kavuşabilmesi için ikinci bir dava (eda davası) açma ihtiyacı doğmaktadır. Oysa davacı, tespit davası açmayıp doğrudan doğruya bir eda (alacak) davası açsa idi, bu (tek) dava ile amacına ulaşabilecektir. İki dava yerine tek dava açılması usul ekonomisine de uygun olacaktır. (...). Somut olayda ise, davacının söz konusu talebini menfi tespit ve istirdat davası ileri sürebileceği ve bu talebin hasımsız olarak dile getiremeyeceği anlaşılmış, işbu dava sonucu verilebilecek kararın davacının hakkına kavuşabilmesi için yeterli olmayacağından ve hakkını elde edebilmek için ayrıca bir eda davası açması gerekeceğinden davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılmıştır....

                Davacı evlat edinmek isteyen babalık davası açamayacak durumda olması sebebiyle genetik baba olarak yapabileceği tek şeyi yapmış ve zorunlu olarak evlat edinme davası açmıştır. Yerel mahkeme “…gerçek baba olduğunu belirten davacının babalık davası açabilecekken evlat edinme davası açması yerinde görülmemiştir” gerekçesi ile davanın reddine karar verdiğine göre bu gerekçe de irdelenmelidir. Davacı “genetik baba olsa bile” gerçekten babalık davası açabilir mi? 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda “genetik babaya” dava açma olanağı verilmemiştir. (GENÇCAN-TMK-2, s. 2218) 4721 sayılı Türk Medenî Kanununa göre babalık davasını kimler açabilir?; - Ana, - Çocuk. (GENÇCAN-TMK-2, s. 2218) O halde yerel mahkeme kararı bu sebeple de yerinde değildir....

                  Davacı, vekili aracılığıyla sunduğu dava dilekçesinde; İİK'nun 264/2. maddesinden kıyas yoluyla ihtiyati haczi tamamlama merasimi gereği işbu davayı açtıklarını ifade ederek neticeten davalı borçlulardan alacaklı olduğunun tespiti ile ihtiyati haczin devamına karar verilmesini talep etmiş; mahkemece de 27.11.2013 tarihli tensip zaptında davanın alacak davası olarak yürütülmesine karar verilmiş, 12.06.2014 tarihli ön inceleme tutanağında davanın kambiyo senedi alacağından kaynaklı alacak davası olduğu tespit edilmiş, 23.06.2014 tarihli ara kararında da dava alacak davası olarak nitelendirilmiş ve yargılamaya devam edilmiş olduğuna ve davacının talebine göre, davanın alacak davası olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken; sonradan hataya düşülerek davanın tespit davası olduğu ve eda davası açmak mümkün iken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline...

                    Yine madde gerekçesinde, “kanunla belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacının, eda davası ile inşai davalardan farklı olarak dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu hususunu açıkça ortaya koyması, bir şart olarak öngörülmüştür.” şeklindeki açıklamayla, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunması gerektiğine işaret edilmiştir. Tespit davası kanunda açıkça öngörülmüş olabilir. Örneğin, İcra ve İflas Kanunu 72. maddesindeki menfi tespit davası, 6100 sayılı Kanun'un 107/3. maddesindeki “belirsiz alacağın tesbiti”, 5510 sayılı Kanun'daki “hizmet tesbiti” davası bu tür davalardandır. Kanunda öngörülenler dışında hukuken korunmaya değer güncel menfaat bulunması şartı vardır. Kural olarak eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur....

                      UYAP Entegrasyonu