Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TTK'nun 288. maddesi uyarınca tasfiye memuru, gerekli defterleri tutmakla yükümlü olup eldeki davada, şirket defterlerinin usulüne uygun ve düzenli tutulmadığı iddia ve ispat edilmiş değildir. TTK'nun 289. maddesi uyarınca tasfiye memuru, tasfiye sonu bilançosunu usulüne uygun olarak düzenleyip ortaklara tebliğ etmek zorundadır. Davalı tasfiye memuru henüz tasfiye sonu bilançosunu düzenlememiştir. Tüm bu tespitlere göre; davalı tasfiye memurunun şirkete ait taşınmazların satışı için faaliyette bulunmasında yasaya aykırı bir durum yoktur. Davalı tasfiye memurunun şirkete ait gayrimenkullerin satış işlemlerini yapabilmesi için yaptığı hazırlıklarda usul ve kanuna aykırı bir durum görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru tarafından gayrimenkul değerleme uzmanından rapor alınması da usul ve yasaya aykırı değildir. Zira tasfiye memuru, tasfiye işlemlerini makul sürede tamamlamak durumundadır. Ayrıca şirkete ait taşınmazlar da satılmamıştır....

    Son zamanlardaki Yargıtay kararlarında, sicilden re'sen terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığına zira şirketin tasfiye halinde olmadığına işaret edilmesine göre; esasen re'sen terkin edilen şirketin ihyası ile birlikte tasfiye memuru atanmış olması da şirketin tasfiye halinde olduğu anlamına gelmeyecektir. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatta bir şirketin hangi hallerde ve ne şekilde tasfiyeye gireceği açıklanmıştır. Dolayısıyla anılan ihya kararında, tasfiye memuru atanması nedeniyle şirketin tasfiye haline girdiğinin kabul edilmesi mümkün olmayıp, mahkemece tasfiye memuru atanmasının nedeni, şirket hakkında devam eden davalarda, taraf teşkilinin sağlanması, yargılama faaliyetinin yürütülmesi ve bu faaliyetin devamı niteliğinde infaz işlemleri neticesinde ortaya çıkan durumun tasfiyesinin sağlanması olduğu kabul edilmelidir....

    Son zamanlardaki Yargıtay kararlarında, sicilden re'sen terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığına zira şirketin tasfiye halinde olmadığına işaret edilmesine göre; esasen re'sen terkin edilen şirketin ihyası ile birlikte tasfiye memuru atanmış olması da şirketin tasfiye halinde olduğu anlamına gelmeyecektir. Zira 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatta bir şirketin hangi hallerde ve ne şekilde tasfiyeye gireceği açıklanmıştır. Dolayısıyla anılan ihya kararında, tasfiye memuru atanması nedeniyle şirketin tasfiye haline girdiğinin kabul edilmesi mümkün olmayıp, mahkemece tasfiye memuru atanmasının nedeni, şirket hakkında devam eden davalarda, taraf teşkilinin sağlanması, yargılama faaliyetinin yürütülmesi ve bu faaliyetin devamı niteliğinde infaz işlemleri neticesinde ortaya çıkan durumun tasfiyesinin sağlanması olduğu kabul edilmelidir....

      Mahkemece 29/03/2023 ve 07/04/2023 tarihli ara kararlar ile; dava ve karşı davanın davalı şirketin tasfiye memurunun haklı nedenle azli ve davalı şirkette tasfiye memurunun atanması istemine ilişkin olduğu, 20/03/2023 tarihli ara karar ile tasfiye memurlarının tasfiyeye ilişkin yetkilerinin ihtiyati tedbiren kısıtlanmasına, nihai karar ile tasfiye memuru belirlenene kadar tedbiren şirketin tasfiyesinin durdurulmasına karar verildiği, şirketin tasfiye halinde olması, yönetim kurulunun görevinin sona erdiği anlamına gelmeyeceği tasfiye memurları tasfiyeyle ilgili işlemleri yaparken şirketin yönetim kurul da yönetim görevini yapabileceği, şahsına ve işlemlerine itiraz edilen şirket avukatına vekaletin şirket yönetim kurulu tarafından verildiği, davanın konusunun tasfiye memurunun azli olup, şirket yönetim kuruluyla ilgili açılmış bir dava bulunmadığından dolayısıyla mahkememiz ancak açılan dava konusu ile ilgili tedbir veya karar verebileceğinden, şirkete kayyım atanması ve vekilin temsil...

        Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davalı tasfiye memurunun şirkete zarar verdiği davacı tarafça kanıtlanamamış ise de, davalı tasfiye memurunun yasanın kendisine yüklediği görevleri tam ve gereği gibi yerine getirmediği, tasfiye işlemlerini makul sürede tamamlamadığı, böylece TTK 274.maddesi uyarınca tasfiye memurunun görevden alınması için yasal şartların oluştuğu, TTK 273.maddesi uyarınca ortaklardan birinin talebi üzerine mahkemece tasfiye memuru atanabileceği ve tasfiye memurunun mahkemece görevden alındığında, talep üzerine mahkemenin yeni tasfiye memurunu da ataması gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacıların, kanıtlanamayan maddi tazminat ve menfi tespit taleplerinin reddine, TTK 274. maddesi uyarınca tasfiye memurunun görevden alınması ve yerine yeni tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir....

          ın gerekli işlemleri yapmadığını ileri sürerek, TTK'nın 548 maddesi gereği ortaklar kurulu kararı uygulanarak şirketin tasfiye halinin kaldırılması ile tasfiye halinin kaldırılması kararına kadar geçecek sürede telafisi mümkün olmayan zararlar doğabileceğinden tasfiye memurunun görev ve yetkilerinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir. Mahkemece, şirketin tasfiyesinin diğer ortak ...'in açtığı haklı nedenlerle fesih ve tasfiye davası sırasında iki ortağında şirketin feshini istemeleri üzerine yani bir anlamda %100 pay sahiplerinin oy birliğiyle aldıkları karar sonucunda fesih ve tasfiyeye karar verildiği, tasfiyenin kaldırılması için de oy birliğiyle karar alınması gerektiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Davalı vekili, 21.03.2013 tarihli dilekçesi ile, tasfiye halinin kaldırılması ve tasfiye memurunun azli talebinde bulunmuştur. Ancak bu dilekçenin esas defterine bağımsız kaydı yapılmamış ve harcı da ödenmemiştir....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/327 Esas KARAR NO : 2023/503 DAVA : Tasfiye Memurunun Azli DAVA TARİHİ : 08/09/2022 KARAR TARİHİ : 07/07/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tasfiye Memurunun Azli davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin mahkememizin ... Esas sırasına kaydolunan dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı T.H. .... Makine San. ve Tic. A.Ş.'de pay sahibi olduğunu, söz konusu şirketin feshi ve tasfiyesi için açılan İzmir ... ATM'nin .... Esas sayılı davasında baştan sona hatalı yargılama süreci yürütüldüğünü, kar ettiği bu davanın davacısı tarafından ikrar edilen şirketin bilirkişi görüşüne başvurulmadan feshine karar verildiğini, İzmir ... ATM kararının kesinleşmeden kesinleşmişcesine tasfiye memuru olarak yargılamada kayyım olarak görev yapan davalı ....'in atandığını, İzmir ......

              nin 21.10.2014 tarihinde tasfiyeye girdiğini ve 23.10.2014 tarihinde ise şirkete ilişkin tasfiye kararı tescil edildiğini, şirketin tasfiyesi için tasfiye memuru olarak davalı ...'...

                San ve Tic Ltd Şti'nin 26/12/2003 yılında %50'şer paylar ile müvekkili ile ... tarafından kurulduğunu, şirketin 02/05/2019 tarihinde tasfiye sürecine girdiğini, diğer ortak ...'ın yönlendirmesi ile davalı ...'ın Orhangazi ... Noterliğinin 25/08/2020 tarih ve ... yevmiye nolu imza sirküleri kapsamında tasfiye memuru olarak atandığını, davalının tasfiye memuru olduktan sonra müvekkiline şirketin durumu hakkında bilgi vermediğini,ilk başlarda süreci takip etttiği bilgisini vermesine rağmen ilerleyen süreçte kendisine bir şey sormamasını beyan ettiğini,tarafsız olması gereken tasfiye memurunun tasfiye halindeki şirketin diğer ortağı ile beraber hareket ettiğini, şirketin zararına kendilerinin yararına olacak şekilde işlemler yaptığı,diğer ortağın kendi adına dava dışı ...Ltd. Şti. isimli bir şirket kurduğunu ve ortğın kurduğu şirkette "..." markasını kullanmaya başladığını, diğer ortağın, 26.08.2020 tarihinde Kadıköy ......

                  Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava; mahkemece verilen ihya kararı ile şirkete tasfiye memuru olarak atanan ...'nin tasfiye memuru görevine son verilmesi talebine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme Dava, ihyasına karar verilen anonim şirkete atanan tasfiye memurunun azli ile yeni bir tasfiye memuru atanması talebine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 537 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca pay sahiplerinden birinin istemi ile ve haklı sebeplerin varlığında Mahkemece tasfiye memurunu görevden alınabilir ve yerine yenisinin atanmasına karar verilebilir. Dava konusu talebe ilişkin, şirketin ihyasına ve tasfiye memurunun atanmasına aynı mahkemece karar verilmiş olması nedeniyle pay sahipleri ek talep veya ayrı bir dava yoluyla tasfiye memurunun görevden alınmasını talep edebilirler....

                    UYAP Entegrasyonu