Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan ve icra takibine konu edilen senedin kira sözleşmesi nedeniyle verildiği iddiası ile açılan menfi tespit/istirdat davasıdır.HMK'nın 4. maddesine göre, kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir.Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re'sen gözetilmesi gerekmektedir....
Somut olayda; davacı vekili, davalı tarafından yapılan şikayet üzerine tüketici hakem heyeti tarafından alınan karar gereğince davalının hesabına ilgili tutar yatırıldığı halde, davalı tarafından hakem heyeti kararının icra dosyasına konu edildiği ve müvekkil şirketin istirdat hakkını saklı tutarak ikinci kez ödeme yaptığını iddia ederek, cebri icra tehdidi altında ödenen tutarın faiziyle birlikte davalıdan tahsili isteğiyle dava açmış olup tüketici hakem heyeti tarafından verilen karara itiraz edilmediği gibi takibi yapan icra dairesinin ... 12. İcra Dairesi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı ... 4. Tüketici Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... 4. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/01/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
İcra Dairesinin 2017/8982 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine takibe giriştiğini ve takibin kesinleştiğini belirterek satış sözleşmesi gereğince borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece duruşma açılmadan dosya üzerinden İİK'nun 72.maddesinde belirtilen yetki kuralının kesin yetki kuralı olduğu belirtilerek usulden davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı istinaf kanun yoluna getirmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir. Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi "KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN DEĞİLDİR." 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir....
Tüketici Mahkemesinin yargı alanında kaldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 72/8'de “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” hükmü düzenlenmiş olup kesin yetki hali söz konusu değildir. Somut olayda, davacı vekili, davalı tarafından yapılan şikayet üzerine tüketici hakem heyeti tarafından alınan karar gereğince davalının hesabına ilgili tutar yatırıldığı halde, davalı tarafından hakem heyeti kararının icra dosyasına konu edildiği ve müvekkil şirketin istirdat hakkını saklı tutarak ikinci kez ödeme yaptığını iddia ederek, cebri icra tehdidi altında ödenen tutarın faiziyle birlikte davalıdan tahsili isteğiyle dava açmış olup tüketici hakem heyeti tarafından verilen karara itiraz edilmediği gibi takibi yapan icra dairesinin ... 12. İcra dairesi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı ... 5....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, menfi tespit ve istirdat davası istemine ilişkin olup, hüküm tüketici mahkemesince verilmiştir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 20.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yine 6502 sayılı Yasa'nın 4/6. maddesinde "Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılır." düzenlemesi mevcuttur. 19.06.2019 tarihinde davacı yapılandırma talebinde bulunmuş, borcu yapılandırmış ve bir kısım ödemeler yapmıştır. İstirdat davası, menfi tespit davasının devamı olup, cebri icra tehdidi altında gerçekleşen ödeme sebebiyle borçlunun serbest iradesi dışında, kanun hükmü gereği kendiliğinden bu dönüşüm vuku bulduğundan, davacı borçlu istirdat davasına dönüşüm olmasaydı alacağı tazminattan, yoksun bırakılmamalıdır." (Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, 2014, Ankara, s.404- 405) Yine tahakkuk yapıldığı tarihteki mevzuat hükümlerine uymayan bir ödeme yapıldığı iddia edildiği taktirde, ödeme sırasında ihtirazi kayıt ileri sürmese dahi ödeyen; zamanaşımı süresi içinde bu bedelin istirdadını talep edilebilir. ( Yargıtay 13....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, "...davalı tarafından, davacı aleyhine ihtarname, kredi sözleşmesi ve Koç Tüketici Finansmanı A.Ş. ile yapılan 21/10/2011 tarihli tahsili gecikmiş alacakların satış ve temlikine ilişkin sözleşme dayanak gösterilmek suretiyle icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından menfi tespit ve istirdat isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf her ne kadar davacı ile devreden dava dışı şirket arasında yapılan sözleşme gereğince temlik alacaklısı olarak alacak hakkının bulunduğunu belirtmiş ise de, takip talebinde borcun sebebi olarak belirtilen sözleşmenin ibraz edilemediği, davacı tarafından imzalanmış böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla tarafı olunmayan sözleşmeye dayalı olarak davacıdan hak talep edilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacının menfi tespit ve istirdat davasının kabulüne karar verilmiştir....
-2- İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine, davacı tarafından davalı ...Ş. aleyhine açılan istirdat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 11.265,24 TL'nin davalı ...Ş.'nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafından davalı ... Finans Katılım Bankası aleyhine açılan istirdat davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kefilin açmış olduğu menfi tespit ve istirdat, ıslah dilekçesi ile de uğramış olduğu zararının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında iki farklı bilirkişi raporu alınmış olup bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmaktadır....
(Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 193- 195). (Yargıtay 3. HD.'sinin 2021/2544- 6598 E-K sayılı ilamı) Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dosya içinde bulunan davaya konu icra takip dosyası tetkikinden davacı tarafından menfi tespit davası açıldıktan sonra borç tutarına mahsuben ödemeler yapıldığı, yine davacı vekilinin 26.02.2021 tarihli duruşmadaki beyanında borcun tamamının ödendiği belirterek davaya istirdat davası olarak devamı yönünde talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır....
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72- (6) maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....