Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yönetim Şirketinin cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK'nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. İİK'nın 72/son maddesine göre; "Menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir." Söz konusu yetki kuralı kesin yetki niteliğinde değildir. İİK'nın 72/son maddesinde düzenlenen yetki kuralı icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin niteliktedir....

    Mahkemece, davacının kendisinden 28.600,00 TL'nin hukuka aykırı olarak tahsil edildiği iddiasıyla bu tutarın tarafına iadesini istediği, davacının istirdat davası açtığı, menfi tespit talebi olmadığı, mahkemelerin davacı talebi ile bağlı olduğu, davaya konu dosyalar incelendiğinde davacının herhangi bir ödemesinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 22/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İİK’nın 72/son maddesinde; menfi tespit ve istirdat davalılarının takibini yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Bu madde ile menfi tespit davalıların da genel yetki hükümleri yanında, özel yetki kuralıda benimsenmiş, davacıya seçimlik hakkı doğmuştur. Somut olayda takibi yapan icra dairesi ... 1. İcra müdürlüğü olup az yukarıda belirtilen hüküm uyarınca ... Mahkemeleri de açılan menfi tespit davasında yetkili olduğu ve davacı seçimlik hakkını takibin yapıldığı yer mahkemesi olarak kullandığından, mahkemece yetki ilk itirazının reddedilerek işin esasının incelenmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacının keşidecisi olduğu hamiline düzenlenen 25.10.2007 tanzim tarihli 3.543.00 TL.'lik çeke istinaden davalı tarafından, davacı hakkında 12.11.2007 tarihinde icra takibi yapılmış, davacı 08.02.2008 tarihinde menfi tespit ve istirdat davası açma hakkını saklı tutarak borcu ödemiş, aynı tarihde de iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, davacının çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava açmadan önce müvekkili ödeme yapmış ise de, müvekkilinin dosya borcunu ödeme amacı bulunmadığını, müvekkilinin sadece yapılan ihtiyati haczin durdurulması ve ticari itibarını korumak için İİK 'nın 263. maddesi çerçevesinde teminat olarak ödeme yaptığını, Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m. 72/2-3) verilmemiş olması sebebiyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edileceğini, (İİK m. 72/6), yani mevcut davaya artık istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, Borçlunun menfi tespit davasında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talep etmemiş olması ya da tedbir talebinin mahkemece reddedilmesi durumunda, menfi tespit davası devam ederken takip konusu borç ödenmişse, menfi tespit davasının artık istirdat davasına dönüşeceğini, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya...

            Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava açmadan önce müvekkili ödeme yapmış ise de, müvekkilinin dosya borcunu ödeme amacı bulunmadığını, müvekkilinin sadece yapılan ihtiyati haczin durdurulması ve ticari itibarını korumak için İİK 'nın 263. maddesi çerçevesinde teminat olarak ödeme yaptığını, Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m. 72/2- 3) verilmemiş olması sebebiyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edileceğini, (İİK m. 72/6), yani mevcut davaya artık istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, Borçlunun menfi tespit davasında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talep etmemiş olması ya da tedbir talebinin mahkemece reddedilmesi durumunda, menfi tespit davası devam ederken takip konusu borç ödenmişse, menfi tespit davasının artık istirdat davasına dönüşeceğini, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya...

            TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalı arasında daire satım sözleşmesi yapıldığını, satış bedelinin bir kısmının nakit olarak ödendiğini, bakiye kısım için 17/01/2013 tanzim ve 17/02/2013 vade tarihli 30.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, bononun tahsili için başlattıkları icra takibine karşı davalının Konya 2.Tüketici Mahkemesi'nin 2015/1842 Esas sayılı dosyasında açtığı menfi tespit davasında, emre yazılı bononun tüketici işlemlerinde geçersiz olduğundan senet nedeniyle davalının borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, davalının daha sonra Konya 1....

            DELİLLER VE GEREKÇE Dava; kambiyo senetlerinden kaynaklı menfi tespit/istirdat davası olduğuna ilişkindir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu "Menfi tesbit ve istirdat davaları: Madde 72 – (Değişik: 18/2/1965-538/43 md.) Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.)...

              Mahkeme, aylık tüketim tespitine ilişkin ve söz konusu kaçak tespit tutanakları kapsamında menfi tespit talepleri yönünden ,ayrıca daha sonra ödenen ve istirdata dönüşen bedeller açısından ayrı ayrı hüküm tespitine giderek ; "1- Davalı ENERJİSA AŞ aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının, davalının sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle reddine, 2- Davalı AYEDAŞ aleyhine açılan menfi tespit davasının, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 3- Davalı AYEDAŞ aleyhine açılan istirdat davasının kabulü ile, 10.871,76- TL'nin davalı AYEDAŞ'tan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacının aylık tüketim miktarına ilişkin davalı AYEDAŞ aleyhine açtığı tespit davasının, davalının sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle reddine, 5- Davacının aylık tüketim miktarına ilişkin davalı ENERJİSA AŞ aleyhine açtığı tespit davasının HMK'nın 114/1- h maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine" karar vermiştir...

              Dosya kapsamına göre, dava konusu araçtaki haczin davalı banka tarafından davacıya verildiği iddia edilen kredinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle konulduğu icra takibinin kesinleştiği ancak davalının bu takibe ilişkin açtığı menfi tespit ve istirdat davasının lehine sonuçlanıp kesinleşmesi sonucu bankanın aldığı ödemeleri davacıya iade ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı aracının haksız haczedilmesi sonucu yediemin deposunda tutulmasından doğan zararını talep etmekte haklıdır. Mahkemece, aracın dava dışı üçüncü şahıstan satın alındığı 11.07.2005 tarihindeki noter satış senedinde yazan 12,790 TL bedelden, bilirkişi raporu ile tespit edilen mevcut değerinin mahsubu ile bulunan fark değer kaybı olarak belirlenmiş ve sonucuna göre hüküm tesis edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu