İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/6. maddesi uyarınca “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir”. 18. Anılan madde uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması yahut ihtiyati tedbir kararının kaldırılması nedeniyle, dava sırasında borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davası kanunun açık hükmü gereği (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür. Bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder, davacının talep sonucunu değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakati gerekmez. 19. Somut olayda da davacı hakkında Samsun 4....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde ikame edilen menfi tespit ve istirdat davasının reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafından istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, sigortalı tarafından sigortacıya karşı açılan zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi tarafından davacı sigortalının alkollü araç kullanması nedeniyle zarar görene ödenen tazminatın rücuen tahsili nedeniyle başlatılan icra takibi nedeniyle eldeki menfi tespit ve istirdat davası açılmış bulunmaktadır....
Tüketici mahkemesinin 27/09/2018 tarih, 2018/228- 623 E.K sayılı kararı olduğu, davanın menfi tespit olarak açıldığı, ıslah ile borcun tamamının ödendiği ve müddeabihi ıslah ederek 10.298,21 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesinin talep edildiği, mahkeme gerekçesinde maaş haczi nedeniyle tahsil edilen tutarların borçtan sorumlu olmayan alacaklı T3 alınması nedeniyle istirdat talebinin kabul edildiği ve belirli bir miktarın davalıdan alınarak davacı T3 verilmesine şeklinde hüküm bulunduğu, kural olarak tespit davalarının kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceği ancak menfi tespit sırasında haciz baskısı altında para tahsili halinde menfi tespit davasının artık istirdat davasına kendiğilinden dönüşeceği, zaten ilam davacısının ıslah talebinde bulunarak istirdat talep ettiği ve mahkemece belirli miktar paranın ilam davalısından alınıp, davacısına verilmesine şeklinde likit bir hüküm kurulduğu, istirdat davasının bir bakıma alacak niteliğinde olduğu, para alacaklarına ilişkin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olarak açılan davada, Pamukova Asliye Hukuk (Tüketici mahkemesi sıfatıyla) ile İstanbul 3. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan bir plazma televizyon satın aldığını, borcunu ödeyemeyince davalı tarafından hakkında icra takibi yapıldığını, ancak açılan takipte fahiş faiz oranı ve ceza-i şart uygulandığından borcunun haksız olarak arttığını ve dava tarihi itibariyle takip dosyasına toplam 9.057,03 TL ödemede bulunduğunu, halen de 4.856,00 TL borcunun kaldığını bu nedenlerle bakiye alacak ceza-i şart ve avans faiz oranını aşan fahiş faizden dolayı bakiye alacak olan 4.856,00 TL den dolayı borçlu olmadığının tespitini ve fazla ödemelerinin istirdadını istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; davacı tarafça davalı Ebubekir Çınar ile davacı arasında 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici ilişkisi bulunduğu ve menfi tespit istemine konu senedin bu tüketici ilişkisi nedeniyle davalı Ebubekir Çınar'a verildiği (senedin lehdarının Ebubekir Çınar olduğu) ve Ebubekir Çınar tarafından da diğer davalı şirkete ciro edilerek tahsile koyulduğu iddiası ile menfi tespit ve istirdat istenmiş ve her ne kadar davacı tarafça bu tüketici ilişkisinin mantolama ve izolasyon yapımına ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilmiş ise de, dosyada mevcut Sahil Yapı Dış Cephe Mantolama ve İzalasyon Sözleşmesinin, davalı Ebubekir Çınar ile davacının oğlu (tanık) Erkan Bozkurt arasında yapılmakla birlikte, içeriğinde hangi taşınmaza ilişkin bulunduğunun ve ödemelerin hangi vade tarihli senetlerle yapılacağı konusunda hiçbir açıklık bulunmadığı ve dava konusu takibe konu edilen senedin keşidecisi olan davacının sözleşmenin tarafı da olmayıp, bu şekilde tüketici...
Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72/6.maddesi uyarınca istirdat davası olarak devam edilir); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır....
Davacılar, menfi tespit ile birlikte istirdat talebinde bulunmuşlardır. Davanın 7155 sayılı Yasa'nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Uyuşmazlık, birlikte açılan istirdat davası ile menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Bir miktar paranın ödenmesi ve iadesine ilişkin açılan istirdat davasında arabuluculuk dava şartı olarak aranmakta ise de, menfi tespit davası, bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin olmadığından menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak aranmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada Edirne 1.Sulh Hukuk (Kapatılan Havsa Sulh Hukuk Mahkemesi) ve Havsa Asliye Hukuk Mahkemelerince (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava; menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Edirne 1.Sulh Hukuk (Kapatılan Havsa Sulh Hukuk) Mahkemesince; davacı tüketici tarafından satıcı aleyhine açılan davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Tüketici Mahkemesi' nin 2021/12 Esas, 2021/361 Karar sayılı dosyanın gerekçeli kararında menfi tespit talebi yönünden ve istirdat talebi yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek ayrı ayrı reddine karar verdiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararda ayrı ayrı karar vermesi ve 21/05/2021 tarihli duruşmada verdiği kararın birbiriyle çatıştığını, yerel mahkemenin istirdat ve menfi tespit yönünden ayrı ayrı karar vermesinin, dosyaların tefrik edilmesi talebinin kabul edilmesi gerektiğini kanıtladığını, mahkemenin gerekçeli kararında istirdat ve menfi tespit yönünden ayrı bir şekilde karar verdiğini ancak lehine tek vekalet ücreti hükmettiğini, bu hususun açıkça hukuka aykırı olduğunu, menfi tespit ve istirdat davalarının tamamen birbirinden bağımsız dava türleri olduğunu, bu nedenle ayrı ayrı değerlendirilmelerinden anlaşılacağı üzere lehine bir değil iki ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, davalıların ayrı ayrı vekilleri olmasının ya da ayrı nedenden dolayı dava reddedilmişse davalıların...