Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapu Kanunu'nun ve Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca; siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak, bunun için anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece ayni nitelik kazanmaz....

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş, davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuş, mahkemece davalıların hissesinin elbirliği mülkiyetine tabi olması, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağı bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....

    reddi gerektiğini,.davacı asil şirket kartal 4. noterliğinin 08737 yevmiye nolu ve 26.03.2018 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve /hasılat paylaşım esaslı inşaat sözleşmesi/arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini okuduğunu ikrar ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

    Noterliği 12.02.2016 tarih ve 3854 sayılı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gerçekleştirilmiş olup şikayete konu olan Ankara İli Sincan İlçesi 480 Ada 3 parselde bulunan taşınmaz üzerinde borçluya intikal edecek malvarlığı üzerine müvekkilinin alacağının teminatı amacıyla taraflarınca haciz tesisi talep edildiğini, her ne kadar davacı taraf borçlu Hayreddin Yıldırım ile yapılan geçerli bir sözleşme olmadığını iddia etse de dava dilekçesinde belirtilen sözleşme şartlarının gerçekleştirilmemesi sonucu yapılan ihtar ile geçerli bir fesih yapılmadığından icra memuru tarafından yapılan haciz tesis işlemi usule uygun olduğunu, düzenleme şeklindeki taşınmaz satış vaadi ve arsa payı-kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin resmî şekle tâbi ve noterde yapılmasının zorunlu kıldığını, resmî şekilde yapılmayan sözleşmelerin geçerli olmadığı gibi bunların değiştirilmesi veya feshinin de aynı usul ile gerçekleştirilmesi gerektiğini, bu bakımdan noterlikçe düzenlenen...

    Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/515 Esas sayılı dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılmak suretiyle kaldırılmasına ve herhalde yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Tapu kaydı, düzenleme şeklinde konut satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, keşif, bilirkişi raporu, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tahsili istemine ilişkindir. Davacının terditli açılan davada birincil istemi tapu iptali ve tescil olup uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Tapu iptali ve tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin davalarda dava değeri dava konusu taşınmazın dava değerindeki gerçek değeridir....

    Maddesi uyarınca kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle ayni etkinlik ve aleniyet kazanır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi lehine satış vadedilen şahıs adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalinin sağlanamayacağı, bu nedenle haczin kaldırılması için 5 yıllık süre içerisinde tescil davası açılması ve 3....

    Noterliğinde yapılan 24.08.1989 tarih ve 28464 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yasal geçerliliğini yitirdiğini, 1989 yılında yapılmış bulunan bu akdin üzerinden tam 30 yıl süre geçtikten sonra davacı tarafın talepte bulunduğunu, bu nedenle zamanaşımı definde bulunduğunu, davacının niza konusu taşınmaz hissesine hiçbir şekilde zilyet olmadığını, gerek satış vaadi sözleşmesinin tarafı olanlar ve muris Ali İhsan Ünverir'e gerekse mirasçıları olanlara ve diğer davalılara bir talepte bulunmadığını, zamanaşımı defiini ileri sürerek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Özgür vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının delil olarak dayandığı satış vaadi sözleşmesinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkilinin iyiniyetli 3....

    Taşınmaz üzerinde doğan kişisel haklar da aynı niteliktedir. Borçlunun taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi halinde kişisel hak üçüncü kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinden borca aykırılıktan dolayı Borçlar Kanununun 96. Maddesine göre tazminat istenebilir. Taşınmazlarda mülkiyetin geçirilmesi değil yalnızca kullandırma, yararlandırma hakkı veren adi kira ve ürün kirası sözleşmelerinden kaynaklanan kişisel haklarda da durum böyledir. Türk Medeni Kanununun 1009. maddesinde bazı kişisel hakların tapu kütüğüne şerh verilebileceği hususunu düzenlemiştir. Bunlar arasında kira sözleşmesinin şerhi de vardır. Ayrıca, Borçlar Kanununun 255. ve buna paralel bir düzenleme olan 277. maddesi gereğince bir taşınmaz kira sözleşmesinin tapu siciline şerh verilmesi hususunda iki taraf sözleşme yapabilir. Bu sözleşme kira sözleşmesinden bağımsız bir sözleşme olup, kira sözleşmesi içinde veya ondan ayrı olarak düzenlenebilir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece "...Dava konusu olayda ; sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Kural olarak Borçlar Kanunu sözleşmelerde şekil serbestisini benimsemiştir. Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda TMK ile TBK 237. Maddesinde taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi senede bağlanma şartı satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 Sayılı Yasa 26. Madde ile 1512 Sayılı Yasa 60/3 ve 89. Maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde yapılacağı kuralını koymuştur. Buradaki şekil bir geçerlilik şartı olarak düzenlendiğinden hakim tarafından taraflarca ileri sürülmese dahi her aşamada resen dikkate alınması gereken bir şarttır. Dolayısı ile satış vaadi sözleşmeleri geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdir....

      UYAP Entegrasyonu