Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 21/03/2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, eldeki nafaka artırım davası 11/05/2015 tarihinde açılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma yazılarına göre, davacının ev hanımı olduğu, geçimini babası ve kız kardeşinin sağladığı, kira ödemediği, nafaka yükümlüsü davalının ise ... isimli işyerinde işçi olarak çalıştığı, 1040 TL maaş aldığı, aylık 750 TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Davacı-karşı davalı kadın vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kusur değerlendirilmesi, tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kusur değerlendirilmesi, asıl ve birleşen davanın kabulü, velâyet, iştirak nafakası, maddî manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. C....
olarak devamına, Davalı kadın için 25/10/2022 tarihli ara karar ile belirlenen 500TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, Davacı ile davalının maddi ve manevi tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine, Tarafların müşterek çocuğu 06/12/2004 doğumlu Mehmet Boran karar tarihi itibariyle reşit olduğundan velayet, tedbir ve iştirak nafakası hususlarında karar verilmesine yer olmadığına," karar verilmiştir....
Sayılı dosyasıyla müvekkil lehine hükmedilen 400,00 TL tedbir nafakasının mevcut ekonomik koşullar gözetildiğinde çok az kaldığı nedeniyle 400,00 TL ile en temel ihtiyaçların dahi karşılanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili lehine 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve boşanmadan sonra bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devam etmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 16....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yapılan yargılama sonunda mahkemece; davanın kabulü ile TMK 162 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, davacı için aylık 300 TL tedbir nafakası, aylık 400 TL'den iki yıllık toplam 9.600 TL yoksulluk nafakası, 18.000 TL maddi, 17.500 TL manevi tazminat takdirine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, buna rağmen davacı lehine maddi manevi tazminat takdir edilmesi doğru olmadığı gibi yasal şartları oluşmadığı halde yoksulluk nafakası takdir edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davacı lehine takdir edilen yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatların kaldırılmasına, bu talep yerinde görülmediği taktirde tazminat miktarlarının azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde davalının ekonomik durumunda düzelme olduğunu ileri sürdüğüne göre, yoksulluk nafakası yönünden, bu iddiası hakkında davacıya varsa delilleri sorulmalı, davalının gelirinde boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispatlanır ise, TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranının üstünde hakkaniyete uygun bir miktara hükmedilmeli, davalının gelirinde olağanüstü bir değişikliğin olduğu ispat edilemediğinde ise, halen ödenmekte olan yoksulluk nafakasının takdir edildiği tarih gözetilerek, TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi; iştirak nafakası yönünden ise tarafların gelir durumu, çocuğun yaşı ve eğitimi ile orantılı olacak şekilde bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Hukuk Dairesi kararının kadına hakaret vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, erkek lehine tazminat verilmesi koşullarının oluşmadığı ve kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına sair yönlerden onanmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle erkeğin tazminat taleplerinin reddine ve kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Temyiz Sebepleri Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. 3....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 31/05/2018 NUMARASI : 2017/211 ESAS 2018/271 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeni İle Boşanma - Manevi Tazminat - Yoksulluk Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile 25/10/1988 tarihinde evlendiklerini, davalının kusurlu hareketleriz nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını bildirerek tarafların boşanmalarına, davacı müvekkili için 1300,00 TL tedbir nafakasına, boşanmadan sonra bu nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl TEFE/TÜFE oranında arttırılmasına, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazmınatın...