Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. 2.Davacı erkek vekilinin 26.03.2019 tarihli duruşmadaki beyanında; "dava dilekçesini açarken üç yıldır tarafların bir araya gelmemesi ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep etmiştik....

    TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri, eşlerden beklenmeceyek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir, yukarıdaki genel açıklama ışığında somut olaya baktığımızda toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından davalının çalışmak için uzun süreler şehir dışında bulunduğu, bu hususlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında evlilik birliği sürecinde anlaşmazlıkların olduğu, tarafların ruhen ve fikren anlaşamadıkları ; böylece tarafların evliliklerinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının anlaşıldığı; tarafların bu aşamadan sonra bir araya gelerek aile birliğini devam ettirmelerine imkan bulunmadığı, tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılması hususunda davalı tarafın kusurlu bulunduğu kanaatine ulaşılmakla; davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, alınan SİR raporu dikkate alınarak tarafların müşterek çocuğu...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince davacı erkeğin açtığı boşanma davasında, davalı kadına atfedilecek kusurlu davranışlar ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....

    Mahkemece, 99 parselde kayıtlı 4700 m² yüzölçümlü tarlanın 390/4026 hissesinin 11.3.1999 tarihinde davalı tarafından davacıdan satın alındığı, tarafların daha sonra 9.3.2000 tarihinde resmi olarak evlendikleri, dolayısı ile evlilik birliği içinde edinilen bir mal varlığı olmadığı, katkı payı alacağı isteğine konu olamayacağı, evlilik birliğinin kurulmasından sonra davalı tarafından edinilen payın alımına davacının ½ oranında katkısının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği görüşünden hareketle; davanın kısmen kabulüne, katkı payından kaynaklanan 90.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1998 yılından beri birlikte yaşadıkları anlaşılan taraflar, 9.3.2000 tarihinde evlenmiş, 20.10.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 14.1.2008...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır.Fiili ayrılık da tek başına evlilik birliğinin sarsılması nedeni olamaz. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....

        Somut olayda; davalı ... tarafından davacı ...’e karşı 18/01/2010 tarihinde açılan boşanma davasının ilk celsesinde taraflar karşılıklı olarak boşanmak istedikleri ve birbirlerinden nafaka, tazminat, mal rejiminden kaynaklanan hak talep etmedikleri yönünde beyanda bulunmuşlar, ancak Eftalettin’in bir sonraki celse feragat yönündeki önceki beyanını geri alması üzerine çekişmeli olarak sürdürülen davada yargılamaya devam edilip deliller toplanarak mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer yarar kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına 13/02/2012 tarihinde karar verilmiş, işbu karar Yargıtayca onanarak 17/04/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya içerisindeki bilgiler ve UYAP kayıtlarına göre; davacının davalı ... aleyhine Büyükçekmece 3....

          Aile Mahkemesi'nin 2020/576 Esas sayılı dosyasında boşanma davasının halen derdest olduğunu, taraflar arasında boşanma davası açılmış olmakla birlikte evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan ve davalı üzerine kayıtlı olan araç, taşınmaz ve banka hesapları için maş rejiminin tasfiyesi ile katkı payı alacağı oluştuğunu, evlilik birliği içerisinde edinilen Konya Meram ilindeki taşınmazda müvekkilinin katılma alacağının oluştuğunu, evlilik birliği içerisinde davalının baka hesaplarının da bulunduğunu ve hesaplar üzerinde müvekkilinin de alacağının olduğunu, yine evlilik birliği içerisinde edinilen 34 XX 502 plakalı aracın ediniminde de müvekkilinin alacağının olduğunu, fazlaya ilişkin saklı kalmak kaydı ile edinilmiş malların tasfiyesi ve katkı payı alacağı oluştuğundan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalı adına kayıtlı taşınmaz, araç ve banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını...

          EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMAKISITLANMA 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 166 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 405 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından, kendi davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı-karşılık davalı tarafından açılmış olan boşanma davası, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davacı-karşılık davalının Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereğince kısıtlanmış olması, belirtilen sebebe dayanarak boşanma davası açmasına ve koşulları gerçekleştiğinde bu çerçevede boşanma kararı verilmesine engel değildir. Böyle bir davada davacıda mevcut olduğu belirlenen akıl hastalığının evlenmeye engel nitelikte olup olmadığının araştırılmasına da lüzum bulunmamaktadır....

            Tüm dava dosyası birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadın tarafından gösterilen deliller ile dava dilekçesinde vakıa olarak ileri sürülen nedenler ile davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının ispat edilemediği, davalı tarafça gösterilen ve toplanan delillere göre de davacı kadının, evle ilgilenmediği, ara ara müşterek konuttan ayrıldığı, zamanını sosyal medyada geçirdiği, evlilik öncesindeki kişiler ile evlilikten sonra da bağlantısını sürdürdüğü, belirlenen bu duruma göre İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından, TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin, toplanan delillere usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı erkeğin boşanma hükmü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı dikkate alındığında, boşanma hükmünün istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır...

            ; Anlaşmalı boşanma davasında yer alan “birbirimizden nafaka, tazminat veya başka bir ad altında herhangi bir ekonomik talebimiz bulunmamaktadır” beyanının değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davasının reddine gerekçe oluşturup oluşturmayacağı yönünde değerli çoğunluk ile aramızda çekişme vardır. Değerli çoğunluk “bu beyana göre” artık değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davasının dinlenemeyeceği görüşünde ise de düşüncemize göre bu beyan ile değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davası arasında bir bağ yoktur/kurulamaz olduğundan davanın esasının incelenmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 166 f. III hükmünde öngörülen düzenleme ile evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır....

              UYAP Entegrasyonu