Davalı T5 cevap dilekçesinde özetle; davacı eşi tarafından açılan davayı kabul ettiğini, davaya herhangi bir itirazının bulunmadığını, eşinin evlendikten sonra aldığı ikinci soyadının sosyal, mesleki ve akademik yaşantısında güçlükler oluşturduğunu, davacının davasının kabulü ile, yalnızca bekarlık soyadı olan Karabıyık soyadını kullanmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Nüfus Müdürlüğü cevabi yazısında; TMK ve 5490 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 55. maddesi gereğince evlenen kadının kocasının soyadını alacağını düzenlendiğini, Anayasa Mahkemesinin 29/09/1998 tarihli kararında evli kadının kocasının soyadını taşınmasına ilişkin hükmün Anayasaya aykırı olmadığına yönelik karar verildiğini belirterek, kadının kocasının soyadını taşımakla yükümlü olduğunu belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Kocanın Soyadını Kullanmasına Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından, vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yerel mahkemece verilen ilk karar dairemizce yapılan temyiz incelemesi neticesinde, davacı kadının kocasının soyadının kullanılması talebi ile ilgili maktu harç eksikliğinin tamamlanması ve ondan sonra işin esasının incelenip yazılı şekilde hüküm kurulması gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Bozma ilamıyla birlikte ilk hüküm bu yön dışında kesinleşmiştir....
Mahkemece; evlenen kadının kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesi davasının Davalı T4 vekili tarafından kabul edildiği, Nüfus İdaresi Temsilcisinin ise davayı kabul etmediği, bizzat dinlenen tarafların beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; evlilik birliğinin kurulması ile birlikte davacının davalıya ait "Boyacıoğlu" soyadını aldığı, ancak evlenmeden önceki kızlık soyadını kullanmak istediği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2014/2- 889 Esas 2015/2011 Karar sayılı 30/09/2015 tarihli ilamı ile de evlenen kadının kızlık soyadını kullanmasının yasal hak olarak düzenlendiği gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının evlenmeden önceki kızlık soyadı olan "ERSOY" soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir. Davalı kurum istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 187. maddesinde " Kadın, evlenmekle kocasının soyadına alır; ancak evlendirme memuruna ya da nüfus idaresine yapacağı yazılı başvurusu ile koca soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir"....
Ancak; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 187. maddesi hükmü uyarınca kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Somut olayda davacı kadının evlenmekle kocası ...'un soyadını almış olup, evlilik birliği sürdükçe ve kocası soyadını değiştirmiş olmadıkça kadın kocasının bu soyadını taşımak durumundadır. Saptanan bu durum karşısında davacının kendiliğinden evlenmekle aldığı soyadını değiştirme hakkı bulunmadığından mahkemece davanın davacı ... yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı Akdeniz T2 vekili özetle; 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinde;" Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi kocaya aittir." düzenlemesinin mevcut olduğunu ,Nüfus Hizmetleri Kanununun uygulanmasına ilişkin yönetmelikte evlenen kadının kocasının soyadını alacağını, TMK.'nun 187.maddesine göre ise; " Kadının evlenmekle kocasının soyadını alır ancak evlendirme memuruna veya daha sonra Nüfus İdaresine yapacağı yazılı başvuru ile, kocasının soyadı yönünde önceki soyadını da kullanabilir. "hükmünün olduğunu, bu ilgili kanun maddelerinin halen yürürlükte olup bu konuda yeni bir düzenleme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanan kadının kocasının soyadını kullanmasına verilen iznin kaldırılması davasında kocanın soyadının kullanılmasında kadının menfaati ve erkeğe bir zararının olup olmadığı anlaşmalı boşanma sırasındaki şartlarının değişip değişmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 173 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddeleri. 3....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 11/07/2017 tarihinde evlendiğini, evlenmekle yasa gereği kocasının soyadını aldığını, kocasının soyadının önünde evlenmeden önceki soyadını da kullandığını, ancak müvekkilinin akademik araştırmalarda bu soyadını kullanırken zorluk yaşadığını, bu nedenle evlilik birliği içerisinde sadece kızlık soyadını kullanmak istediğini, AİHM'nin ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda verdiği ihlal kararları ile kadının sadece kendi soyismini kullanmasına imkan tanıdığını, Anayasanın 90. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir anlaşma ile bir kanun hükmünün çatışması halinde uluslararası antlaşma hükmünün öncelikle uygulanması gerektiğini, bu sebeple Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetine haiz olduğunu, AİHM'in kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunun özel hayata müdahele olarak kabul...
Yukarıda özetlenen dilekçe içeriğine, dosyada toplanan bilgi ve belgelere göre dava, Türk Medeni Kanunu'nun 173. maddesine dayalı boşanan kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine yöneliktir. 6100 sayılı HMK'nun "Görevin Belirlenmesi ve Niteliği" başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlandığından, davanın aile mahkemesince görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu husus düşünülmeden işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, boşanan kadının eski kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu uyuşmazlığın TMK’nun ikinci kitabında düzenlenmiş olması nedeniyle, Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi de, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden söz ederek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. TMK’nun 178. maddesinde, “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Kocasının Soyadını Kullanmaya İzin-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise asıl davanın kabulü, tazminatlar, nafakalar, kocanın soyadını kullanmaya izin davası ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların ziynet alacağına yönelik temyiz itirazlanın incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal...