Bu durumda, koca tarafından açılan boşanma davasının da kabulü gerekirken, reddi doğru değildir. Ancak, davalı-davacı (kadın) tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Bu durumda kocanın boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde, bu husus gözetilerek kocanın boşanma talebi hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurmak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı (...) tarafından, her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davacı-karşı davalı "tam kusurlu" bulunarak açtığı boşanma davasının reddine, davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı-karşı davacı(nın), evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, annesinin, eşine yönelik "salak, manyak, geri zekalı" gibi aşağılayıcı tutum ve davranışlarına kayıtsız kaldığı, hatta bu gibi durumlarda annesinden yana tavır takındığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2011/1261 sayılı boşanma davasının birleştirildiği ve 24.12.2012 günlü karar ile davacı kadının boşanma davasının Hukuk Muhakemeler Kanununun 150. madde gereğince işlemden kaldırılmasına, davalı kocanın birleşen boşanma davasının kabulü ile 10.000 TL. maddi, 5.000 TL. mavevi tazminatın kadından tahsiline ilişkin karar, davacı kadın tarafından temyiz edilmiş ve dairemizce onanarak 19.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir. 1-Boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilecek yerde yeniden boşanma konusunda hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumu gözetilerek yargılama giderlerinin değerlendirilmemesi de doğru bulunmamıştır. 2-Boşanma kararı 19.06.2014 tarihinde kesinleştiği halde, dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakasına hükmedilmemesi de bozmayı gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aşkale Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :07.05.2014 NUMARASI :Esas no:2013/40 Karar no:2014/61 Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde karşı boşanma davası açmıştır. Hükümde karşı davadaki boşanma talebi hakkında bir hüküm kurulmamış, karşı davadaki boşanmanın fer’ileriyle ilgili hüküm tesis edilmiştir. Kararın gerekçesinde ise “maddi, manevi tazminat, nafaka ve velayet istemleri yönünden karşı davanın kabulüne karar verildiği” belirtilmiştir. Asıl davada tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması, karşı boşanma davasında boşanma talebi hakkında karar verilmesine engel değildir. Karşı boşanma davası, asıl davadan bağımsız niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı "aynı" boşanma davasında birden çok hukuki sebebe dayanarak öncelikle Türk Medeni Kanunu m.161 (zina sebepli) olmadığı takdirde, Türk Medeni Kanunu m.166/1'de gösterilen hukuki sebeple boşanma isteminde bulunmuştur. Öncelikle özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, özel boşanma sebebi değerlendirilmeden, genel boşanma sebebine (TMK m.166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup (HMK m.26), davacının öncelikli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, ikincil talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz....
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak boşanma davasının çekişmeli boşanma davası olarak sürdürülüp gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.06.2018 (Pzt.)...
Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka ve tazminat talepleri buna göre karar bağlayacaktır. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümü için, taraflar arasında görülen ve kesinleşen boşanma davasının incelenmesi gerekmektedir. Taraflar İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/659 E., 2002/696 K. sayılı kararı ile boşanmışlar ve boşanma kararı 10.01.2003 tarihinde kesinleşmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek Türk Medeni Kanununun 164. maddesi uyarınca terk hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açmış, davalı-davacı kadın da birleşen dava ile Türk Medeni Kanunun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma isteğinde bulunmuştur. Erkeğin terk sebebine dayalı boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde öngörülen şartların varlığının tespiti durumunda kadının eve dönmemekte haklı olmadığı sabit olacağından ihtar sonrasında boşanma sebebi oluşturacak bir vakıa da kanıtlanmadığı takdirde kadının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının da reddine karar verilmesi gerekecektir. Davacı-davalı erkeğin, 21.02.2013 tarihinde terk sebebiyle boşanma davası açması üzerine, davalı-davacı kadın da 13.05.2013 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açmıştır....
Ancak, verilen boşanma hükmü kesinleşmeden eldeki davada davacı erkek tarafından (TMK m.166/1) evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açılmış ancak yargılamaya dosyalar birleştirilmeden devam edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince de belirtildiği üzere, taraflarca daha önce açılıp karar verilen dosyadaki boşanma hükmü kesinleştiğinden eldeki davada erkeğin boşanma istemi yönünden dava konusuz kalmış ise de boşanma kararının kesinleşmesinden önce erkek tarafından açılan eldeki bu dava nedeniyle, taraflar arasında boşanma davalarına ilişkin kusur durumu henüz taraflar yönünden bütünüyle kesinleşmemiştir....
Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma “iki davacı ve iki davalı” olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi; -Anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti, -Kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. Davalı-davacı boşanma davasından “feragat ederek” hükmü temyiz etmiş ancak daha sonra verdiği dilekçe ile “temyizden feragat” etmiştir. Feragatten feragat edilemez....