"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlenmenin İptali-Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından her iki boşanma davası ve fer'ileri ile ziynet ve mehir alacağı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.02.2016 günü temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf davalı-davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; davacının çeyiz ve ziynet eşyası davasının kısmen kabulüne, davacının mehir alacağı talebi ile ilgi davada mahkemenin görevsizliğine, davalının eşyaya ilişkin zarar evlilik nedeniyle ve evlilik içerisinde çektiği kredilere ilişkin davada mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; mehir alacağı taleplerine ilişkin görevsizlik kararı nedeniyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine, karşı davalarının kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: HMK'nın 355. maddesine göre, re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, mehir sözleşmesi ile çeyiz ve ziynet eşyası alacağından kaynaklanan alacağa ilişkindir....
Maddesinde düzenlenen hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, olmadığı takdirde, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası ve boşanmanın ferisi niteliğindeki talepler ile mehir alacağı ile düğünde takılan ziynet eşyasının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline ilişkindir. Karşı dava; Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince "... eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, eşini aşağılayan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan, çocuk istemeyen davalı-karşı davacı erkeğin, eşine fiziksel şiddet uygulayan davacı-karşı davalı kadına nazaran ağır kusurlu olduğu..." şeklindeki kusurun ağırlığına ilişkin değerlendirmesinin isabetli olduğu, taraflara yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği anlaşılmak tadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken düzenlenen 11/10/2017 tarihli mehir senedi ile taahhüt edilen 1 adet set, 22 ayar 120 gram bileziğin hiç alınmadığını belirterek mehir senedinde belirtilen ziynet ve eşyaların aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Islah dilekçesi: Davacı ıslah dilekçesi ile vakıa ıslahı yapmak sureti ile mehir senedine konu ziynet eşyalarının düğünden sonra davalının annesi tarafından çalınabileceği gerekçesiyle müvekkilinden alındığını, davalının da bu durumu onayladığını, altınların annesine verilmesini istediğini fakat altınların daha sonra müvekkiline iade edilmediğini belirtmiştir....
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve değerleri açık olarak yazılmalıdır. Hükümde ziynet eşyalarının değerinin ve set takımının gramının yazılı olmadığı anlaşılmıştır....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, davacının kendisinin boşanma davası açacağını beyan ederek evi terk ettiğini, müvekkilinin oğlunun ise haklı boşanma davasını açamadan vefat ettiğini, dava konusu ziynetlerin davacıya teslim edildiğini ve davacının yedinde bulunduğunu, bu eşyalar açısından davanın reddini, tarafların müşterek evinde bulunan ve erkek tarafınca verilmiş olduğu görünen, Yemek takımı, salon takımı, yatak odası takımı ve tuhafiye ile kız tarafınca verilmiş olduğu görünen yemek takımı ve tufahiye menkul eşyaları davacının alabileceğini , açıklanan nedenlerle davacının mehir senedinde yazılı tüm ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, mehir senedinde erkek tarafınca verilmiş olduğu görünen, yemek takımı, salon takımı, yatak odası takımı ve tuhafiye ile kız tarafınca verilmiş olduğu görünen yemek takımı ve tufahiye menkul eşyalarının davacı ile müteveffa eşinin son olarak yaşadıkları evde halen mevcut olması nedeniyle davacıya...
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği, davaya konu mehri müeccel bedeline yönelik alacağın dava tarihi itibariyle henüz istenebilir hale gelmediği, taraflar arasında düzenlenen mehir senedinde "mehri mueccel 35.500,01" ibaresinin yer aldığı, alacağın istenebilir olması için vadenin (boşanma veya ölümün) gerçekleşmesi gerektiği, dava tarihinde tarafların evli oldukları, mehir senedinde alacağın daha önce istenebileceğine dair ibarenin yer almadığı, dolayısıyla mehir senedine konu alacağın muaccel, istenebilir olmadığı, her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacağı, eldeki mehri müeccel talepli davanın açıldığı tarihte kesinleşmiş bir boşanma ilamı bulunmadığından davanın varlığı yeterli olmadığından davanın erken açılması söz konusu olduğu.." gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava sırasında teslim edilen eşyalar yönünden dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, mehir senedinde yazılı olup teslim edilmeyen eşyaların aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline, ziynet eşyalarının bedeli olan 1.222,80 YTL nin tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı ile 1996 yılında evlendiğini, davalı tadafından evden kovulduğunu, evlilik sırasında düzenlenen mehir senedindeki eşyalar ile sonradan aldıkları eşyaların aynen iadesine olmadığı takdirde bedellerinin tahsilini istemi ile eldeki davayı açmış, taraf beyanlarından henüz açılmış ve sonuçlanmış bir boşanma davasının olmadığı dolayısı ile tarafların halen evli oldukları anlaşılmaktadır. 4787 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu yasanın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki yasada, yasanın yürürlüğe girdikten sonraki tarihteki olaylarda bu yasanın uygulanacağı...
Davacıya mehir senedi ile takılan 4 adet 77,76 gram 22 ayar bileziğin ve diğer altınların davalı Mecit'in emeklilik primi borçları nedeni ile davalılar tarafından alındığı, tanık Müslüme Akbaş'ın beyanı ve dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilen senet ile sabit olduğu, dolayısıyla davacının ziynet eşyaları yönünden davasını ispat ettiği, hal böyle olunca ziynet eşyaları için her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalıların ziynet eşyalarına yönelik istinafının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Diğer taraftan, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. 25. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2019 tarihli ve 2017/3-958 E., 2019/1285 K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir. 26. Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olaya gelindiğinde; davacı kadın 08.08.2000 tarihinde evlenmeden önce davalı eşinin 02.08.2000 tarihli mehir senedini imzaladığını, ancak eşinin kusurlu hareketleri ile ayrılmalarına rağmen mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının kendisine hiç teslim edilmediğini ileri sürmüş; davalı ise mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının düğünde davacıya takıldığını ve teslim edildiğini, ayrılık sırasında da davacının hakimiyetinde kaldığını savunmuştur. 27....