Davalı vekili davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 1997 yılında evlendiklerini, boşanma davalarının henüz sonuçlanmadığını, dava konusu yazlığın tüm taksitlerinin müvekkilince ödendiğini, müvekkilinin kişisel malı olduğunu, açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, reddinin gerektiğini, karşı taraf adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde katkı payı ve katılma alacağı taleplerinin olduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile yargılama giderlerinin karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. İleri sürülüş biçimine göre asıl davada ve karşı davada uyuşmazlık; eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi (katkı payı alacağı) isteminden kaynaklanmaktadır....
Şöyle ki; Ziynet alacağı davası ve ziynet nedeni ile mallara yapılan katkının talep edildiği mal rejiminden doğan davalar birlikte görülebileceği gibi duruma göre biri diğerinini sonucunu da bekleyebilir....
Birincisi sözü edilen madde TMK.nun mal rejimleri bölümünde değil, kanunun sistematiği açısından TMK.nun boşanma kısmında yer almaktadır. İkincisi ise, TMK’nun 178. maddesi boşanmanın eki niteliğinde bulunan nafaka, maddi ve manevi tazminatlarla ilgili olup bunlar hakkında uygulanır. Mal rejimine ilişkin davalar ise boşanmanın eki (fer'i) niteliğinde davalar olmadığını söylemekteler. Konunun çok tartışmalı olduğu ve henüz bir birlikteliğin gerek doktrinde ve gerekse uygulamada sağlanamadığı görülmektedir....
Hukuk Dairesi TMK'nun 178. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımını, katılma ve değer artış payı alacakları ile ilgili olarak açılan davalarda uygulanmakta idi. Ancak, Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun 17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararıyla katılma ve değer artış payı alacaklarına ilişkin davalarda da 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı öngörüldüğünde Dairece, Genel Kurulun bu görüşü benimsenmiş ve 17.04.2013 tarihinden itibaren bu tür alacak davaları hakkında da 10 yıllık zamanaşımı uygulanmaktadır. 01.01.2002 öncesi yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacaklarına ilişkin davalarda ister sözleşme olsun ister olmasın TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146 (BK.nun 125.) maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı uygulanmaktadır. Mal ayrılığı rejiminden kaynaklanan katkı payı alacağı davalarında hiçbir zaman TMK'nun 178. maddesi uygulama alanı bulmamıştır....
Birincisi sözü edilen madde TMK.nun mal rejimleri bölümünde değil, kanunun sistematiği açısından TMK.nun boşanma kısmında yer almaktadır. İkincisi ise, TMK.nun 178. maddesi boşanmanın eki niteliğinde bulunan nafaka, maddi ve manevi tazminatlarla ilgili olup bunlar hakkında uygulanır. Mal rejimine ilişkin davalar ise boşanmanın eki (fer'i) niteliğinde davalar olmadığını söylemekteler. Konunun çok tartışmalı olduğu ve henüz bir birlikteliğin gerek doktrinde ve gerekse uygulamada sağlanamadığı görülmektedir....
değer artış payı bulunduğu, katılma alacağı ile birlikte bu taşınmaz yönünden 135.980,88 TL, Ayvalık'taki taşınmaz için 67.500,00 TL ve Mudanya'daki taşınmaz için 145.822,79 TL olmak üzere toplam 225.354,29 TL katılma alacağı 81.802,23 TL değer artış payı olduğunun tespit edildiği, bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile 51.802,23 TL değer artış payı ve 225.354,29 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinde anlaşmalı olarak boşandıklarını ancak anlaşmalı boşanma protokolünün sadece tazminat ve nafaka hususlarında olduğunu, mal paylaşımı konusunda boşanma protokolü ile herhangi bir anlaşma olmadığını, tarafların daha sonra mal paylaşımı konusunda anlaşmalı boşanma protokolü düzenleyip imzaladıklarını, 10/12/2021 tarihli mal paylaşımı konusundaki anlaşma protokolünün mahkemeye sunulduğunu, mal paylaşımının protokol hükümlerine göre mahkemece hüküm altına alınmasının tarafların talep ettiğini ancak mahkemece hatalı karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355. maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak ... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair ... 2. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz ve araç nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 175 ] "İçtihat Metni" Hülya ile Hüseyin aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair (Bakırköy Sekizinci Aile Mahkemesi)'nden verilen 20.11.2008 gün ve 181/724 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı Hülya vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ve otomobil nedeniyle fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydı ile cem'an 50.000,00 YTL alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı Hüseyin vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasında davacının nafaka dışında maddi ve manevi bedel isteği olmadığını bildirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/34 ESAS (ARA KARAR) DAVA KONUSU : MAL REJİMİNDEN KAYNAKLANAN DAVALAR (KATILMA ALACAĞI) KARAR : Taraflar arasındaki davada verilen 07/04/2021 tarihli ara karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taşınmazların devrinin engellenmesi yönünde verilecek ihtiyati tedbirin müvekkilinin mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan haklarına kavuşmasını kolaylaştıracağını, mahkeme uygulamasında da mal rejiminin tasfiyesi davasının boşanma davası açıldıktan sonra açılabileceğini, ancak bu davanın görülebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması yönünde olduğunu, taşınmazların edinildiği dönemde her iki eşin de çalıştığını ve müvekkilinin de bu taşınmazın edinilmesine katkıda bulunduğunu, müvekkilin çalışmalarının gelirinin her zaman davalı tarafla ortak kullanımda olan...