nin boşanma protokolündeki ve protokolü doğruladığı 03.12.2013 tarihli oturumdaki boşanma dava dosyasındaki beyanı, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile eldeki dava konusu yapılan malvarlığına ilişkin bir açıklama içermemektedir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, boşanma dava dosyasındaki beyandan ve mahkeme içi ikrardan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
Şu halde, mal rejiminin sona erdiği ve boşanma davasının açıldığı tarih doktrine göre zamanaşımı başlangıç tarihi olarak kabul edilse dahi az önce açıklanan TBK'nun 153/1-3. bendi uyarınca alacaklar konusunda eşler arasında zamanaşımının işlemeyeceği, işlemeye başlamış ise duracağı hükmü gereğince boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren zamanaşımının duracağı ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam edeceği ve ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yeniden işlemeye başlayacağı hususu gözetildiğinde kural olarak 10 yıllık zamanaşımının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başladığını kabulü uygun olacaktır....
Taraflar 18.06.1993 tarihinde evlenmiş, 23.09.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 24.03.2010 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK’nun 225/2.m.). Eşler arasında evlendikleri tarihten 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar, 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçmediklerinden bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202, 4722 s.Yasa'nın 10.m.). Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. 743 sayılı TKM'nin yürürlükte bulunduğu dönemde mal ayrılığı rejimi söz konusu idi. Mal ayrılığı rejimi için 743 sayılı TKM'de mal rejimi konusunda herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemişti....
Anlaşmamız doğrultusunda boşanma kararı verilmesini istiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, boşanma kararının 3.bendinde “Tarafların karşılıklı olarak hazırlayıp mahkememize ibraz ettikleri protokolün onaylanmasına” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacının boşanma dava dosyasındaki beyanları, boşanmanın ferisi niteliğindeki nafaka ve maddi ve manevi tazminat ile ev eşyalarına yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi ve dava konusu 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin bir açıklama ve istek bulunmamaktadır. Mal rejiminin tasfiyesi davası boşanma davasının eki niteliğindeki davalardan değildir. O halde Mahkemece, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17.11.2021 NUMARASI : 2019/784 ESAS, 2021/788 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA VE MAL PAYLAŞIMI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 07.10.1987 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten reşit 3 çocukları olduğunu, evliliğin başından beri davalı erkeğin öfke kontrol problemi, saldırgan tavırları olduğunu, davacı kadın ve çocuklara yönelik fiziksel şiddeti olduğunu, aile içinde ve toplumda bağırma, aşağılama ve onur kırıcı davranışlar sergilediğini, üzerine yürüdüğünü, hakaretleri olduğunu, davacı kadını ihmal ettiğini, aşırı servetinden dolayı kibir ve negatif davranışları...
Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde mal rejimi davasının boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Dairenin uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurulu'na intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulu'nca 27.06.2012 tarih ve 2012/8-268 Esas, 2012/420 sayılı karar ile mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Eldeki mal rejimi davası 04.08.2011 tarihinde açılmış, boşanma davası ise bu tarihten önce 29.03.2011 tarihinde açılmıştır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı erkeğin mal paylaşımı talebi hakkında hüküm kurulmamasına ilişkin temyiz sebebine hasren yapılan incelemede; Davacı erkek eş; 12.07.2017 tarihli dava dilekçesi ile davalı kadın eşe, TMK m. 166/1 ve 2’de yazılı evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedeniyle boşanma davası ve yine aynı kanunun 202.vd. maddeleri gereğince eşler arasındaki mal rejimine dayalı alacak davası açmıştır. Mal rejiminden doğan bu istem; boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, nispi harca tabi ayrı bir dava olarak, eşler arasında ki mal rejiminin sona ermesine bağlı talep edilebilir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin; boşanma davasının reddine karar verilmiş ancak mal rejimine dayalı alacak davası hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamıştır....
Mahkemesinde açılan ve 03.02.2007 tarihinde kesinleşen, mal rejiminin tasfiyesini de içeren boşanma ilamının eldeki davada kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı tespit edilemediğinden davalı vekilinin taşınmazlara ilişkin yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddine, Ancak, davalı vekilinin bankada bulunan paraya ilişkin karar düzeltme itirazlarına gelince; taraflar arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/1 maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı 17.08.2006 tarihinde sona ermiştir. Yabancı Mahkeme kararı tenfiz edilmeden taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi istenmeyecek ise de, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Hukuk Usulü Kanunu'nun 59. maddesi uyarınca yabancı mahkemenin kararı geçmişe etkili olarak hüküm ifade edecektir. Anılan yasa maddesi uyarınca taraflar arasındaki mal rejiminin yabancı mahkemede açılan boşanma dava tarihi olan 17.08.2006 tarihinde sona erdiğinin kabulü gereklidir. Davaya konu ......
in duruşmada “davalı ile boşanma ve ferilerinde anlaştık, buna göre davalıdan herhangi bir şekilde ziynet, eşya, maddi, manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece hükmün 3.bendinde “tarafların birbirlerinden tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, ziynet ve eşya talepleri olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” ve 8. bendinde “5 maddeden ibaret bila tarihli protokolün aynen tasdikine ve kararın eki sayılmasına” karar verildiği belirlenmiştir....
Boşanma davasının açıldığı 16.3.2010 tarihinde mal rejimi son bulmuştur. Yerel mahkeme tarafından karara gerekçe yapılan ve yanların boşanmalarına ilişkin kesinleşen mahkeme ilamının kapsamında onaylandığı görülen anlaşmalı boşanma protokolün 7. maddesi: “taraflar müşterek mallarının paylaşımı konusunda ortak bir mutabakata varmış ve paylaşımı gerçekleştirmişlerdir. Bu nedenle birbirlerinden mal paylaşımına ilişkin olarak bir talepte bulunmayacaklarını taahhüt ederler.” biçimdedir. İşbu protokol, az yukarda değinildiği üzere, boşanma dava dosyasının duruşmasında taraflara okunmuş, yanlar herhangi bir baskı altında kalmaksızın işbu sözleşmeyi imzaladıklarını hakim huzurunda HUMK'nun 151. maddesi uyarınca onaylamışlardır....