Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tarafların anlaşmalarında belirttikleri hususlarda açıklayıcı bilgi ve delillerin bulunmadığı, ne şekilde mallarını paylaştıklarının somut olarak açıklanmadığı ve ayrıca anlaşma metni ve içeriğinin boşanma kararında yer verilmediği, mevcut beyanlarının boşanma davasının eki niteliğinde olmayan mal rejiminden kaynaklanan alacak taleplerinden feragat anlamı taşımayacağı anlaşıldığından, davanın esasının incelenerek tarafların delilleri toplanıp talepleriyle ilgili hüküm kurulması gerekirken; yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ve taraflarca HUMK'nun 388/4....
bu talebinin ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, mal paylaşımı davanın aynı bir dava konusu olduğundan bu talebinin reddine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir....
Somut olayda taraflar arasında devam eden boşanma davası bulunduğu saptanmış olup bu boşanma davasının açılmasıyla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur. Ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının sonucunun beklenmesi ve HGK'nun 27.06.2012 tarih 2012/ 8-268 Esas, 2012/ 420 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere boşanma davasının bekletici mesele yapılarak, boşanma davasının olumlu sonuçlanması halinde toplanacak delillere göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bu husus aynı zamanda usul ekonomisi ilkesinin de bir gereğidir....
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın mal ayrılığı geçerli iken bedeli ödenerek satın alındığını, yasada yazılı bir yıllık zamanaşımının da geçtiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesi ve UYAP’tan edinilen bilgilere göre, taraflar 15.10.1996 tarihinde evlenmişler, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21.11.2006 tarih ve 2006/413 Esas, 2006/652 Karar sayılı 19.12.2006 tarihinde kesinleşen kararı ile boşanmışlardır. Eşler arasında evlendikleri 15.10.1996 tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202, 4722 sayılı K.m.10/ı)....
Katılma alacağına ilişkin talebin, mal rejiminin sona ermesi halinde görüleceği, rejim sona ermedikçe bu talebin incelenmesinin ve tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında açılan boşanma davası sonucunda verilen hükmün henüz kesinleşmediği, mal rejiminin sona ermediği ve katılma alacağına ilişkin talebin boşanma kararı kesinleşmeden inceleme olanağı olmadığı hususları göz önüne alınarak, katılma alacağına ilişkin talebin tefrik edilip, boşanma davasının neticesinin beklenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken katılma alacağının boşanma davasının fer'isi niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
B.. aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kayseri 4....
, davacı kadının anlaşmalı boşanma davasındaki beyanları ve protokol hükümleri ile bağlı olduğu, gelecekte mal rejimine yönelik dava açma hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Açılan dava aile konutu nedenli tapu iptal ve tescil istemli olup, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5173 sayılı kanunla değişik 4. Maddesi, 4721 sayılı TMK'nun 2.kitabından 3. Kısım hariç olmak üzere kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemelerinde bakılması gerektiğinin düzenlendiği, açılan davanın TMK'nun 194. Maddesi kapsamında aile konutu nedenli tapu iptal ve tescil davası olduğu, bu kapsamdaki davaların Aile Mahkemesinde bakılması gerektiği, İlk derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur; HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçeler ile; 1- Fethiye 1....
Aile Mahkemesinin 2019/28 Esas 2019/168 Karar sayılı dosyasında mübrez delillerden bu durumun açıkça görülebildiğini, kaldı ki huzurdaki davada karşı tarafın, davalının davanın açıldığı tarihte müvekkilinin tescil talebine dönük kabul beyanı bulunduğunu, mal rejimi tasfiyesine dönük boşanma protokolünde ve boşanma davasında açık bir feragat beyanı olmamasına rağmen, boşanma protokolü ve boşanma davası mal rejimini tasfiye etmemesine rağmen, yerel mahkeme tarafından ittihaz olunan hükümde taraflar arasında mal rejimi tasfiyesine ilişkin hüküm kurulmuşçasına karar verilmesi usul ve yasaya hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalının dava dosyasına sunduğu, davacının talebine ilişkin itirazı olmadığı, taşınmazın devrini kabul ettiğine ilişkin beyanı dahi nazar-ı itibara alınmadığını, yerel mahkemenin eşler arasında herhangi bir talep olmadığı konusunda anlaştıkları kanaatine vardığını, oysa boşanma protokolü incelendiğinde, tarafların mal rejimine dönük ileriye dönük bir...
Şöyle ki, eldeki davanın 05.10.2011 tarihli yargılama tutanağında, taraflar arasında boşanma isteğine ilişkin olan o yer 1. Aile Mahkemesi'nin 2010/1930 Esas ve 2011/921 Karar sayılı dosyasınında davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz edildiği ve henüz kesinleşmediği açıklamasına yer verilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkin davaların sonuçlandırılabilmesi için taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona ermesi gerekmektedir (TMK'nun 225. maddesi). Tarafların evliliği hukuken devam ettiğine göre, mal rejimi sona ermemiştir ve davanın görülebilirlik koşulu gerçekleşmemiştir. Ne var ki, bu durum, dava açılmasına engel değildir (HGK. 2012/8-268 Esas - 2012/420 Karar). Bu kapsamda, TC Anayasası'nın 141. maddesinin son fıkrası ve HMK'nun 30. (HUMK.nun 77.md) hükümlerine göre; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir....