Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir(TMK m.166/1-2)” şeklinde genel boşanma sebebi yer almaktadır. Türk Medeni Kanunu'nda fiili ayrılık adı altında özel/ayrı bir boşanma sebebi ise düzenlenmemiştir. Ancak olayın özelliğine göre, çok uzun süreli fiili ayrılıkların, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1-2) hukuki sebebiyle açılmış davalarda değerlendirilmesi gerekir. Buna engel olacak yasal bir düzenleme yoktur. Çünkü fiili ayrılık sırasında da eşlerin birbirlerine karşı yukarıda yazılı tüm yükümlülükleri devam etmektedir (TMK m. 185,186,322,327)....
Öyleyse, davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat isteğinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
Davalı kadının evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamış olması (başka bir erkekten hamile kalması ve evlilik birliği içinde doğum yapması) boşanma davasında davalı kadın için kusur oluşturmaz, ancak koşulları var ise evliliğin nispi butlan ile iptali davasına konu olabilir (TMK m. 149). Evlilik birliği kurulmadan önceki nedenlere dayanılarak boşanma davası açılamaz. Evlilik birliği kurulduktan sonra kadından kaynaklanan başkaca bir kusurlu davranış da ispatlanamamıştır. Bu durumda davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Davacı erkek TMK 162. maddesi olmazsa TMK 166/1 maddesine istinaden boşanma davası açmış olmasına rağmen mahkemece gerekçede TMK 166/1 maddesi gereği boşanma talebi tartışılmış ancak davacı erkeğin TMK 162. maddesine istinaden açmış olduğu boşanma davasının koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılmadan ve gerekçeleri gösterilmeden boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesi "bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 3. bendine göre, mahkeme kararlarında iki tarafın sav ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur....
nun 162. maddesi uyarınca açılan boşanma davasının reddine, taraflarca karşılıklı TMK.'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların TMK.'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanma nedeni ile davacı-karşı davalı kadın lehine 15.000,00.'...
Açıklanan sebeplerle dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön incelemeye geçilerek işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. .../... 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
Hal böyleyken, mahkemece davalı-davacı erkeğin kusurlu olarak kabul edilmesi ve şartları oluşmadığı halde TMK 174/1-2 maddeleri uyarınca davacı-davalı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacı-davalı kadın tarafından erkeğin akıl hastalığı sebebiyle mutlak butlan ile evliliğin iptali, olmazsa "Evlilik birliğinin sarsılması" (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı boşanma davası açılmış, davalı-davacı erkek tarafından ise birleşen evlilik birliğinin sarsılması" (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı boşanma davası açılmış olup, davaların yapılan yargılaması sonucunda ise mahkemece davacı-davalı kadının davasının kabulü ile evliliğin mutlak butlan sebebi ile iptaline, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur....
TMK. m. 174 f. I hükmüne göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanma davasında koşulları varsa hem kadın hem de koca yararına maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilebileceği kuşkusuzdur. Öncelikle mevcut menfaatler yönünden irdeleme yapılmalıdır. Bilindiği üzere TMK. m.185-186 hükümleri evliliğin genel hükümleri arasında yer alır. TMK. m.185-186 hükümlerine ilişkin yoksunluk açılan her boşanma davasında istekte bulunan tarafa (kadın ya da koca) otomatik olarak maddi tazminat verilmesini gerektirmez. Başka bir anlatımla boşanma davasında maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilebilmesi için maddi tazminat isteyen eşin mutlaka maddi bir zararı (Bilge ÖZTAN, Aile Hukuku, ...-2004, s. 482, GENÇCAN-Boşanma-2, s. 665 vd) mevcut olmalı ve bu maddi zarar dava dosyasında kanıtlanmış olmalıdır....
Dosyanın incelenmesinde:Davalı-karşı davacı kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde başlık ve netice kısımlarında TMK 166/son,içeriğinde ise TMK 166/1 ve TMK 166/son maddeleri gereğince boşanma isteklerini bildirdiği,09.05.2018 tarihli duruşmada"...boşanma hususunda dayandıkları maddenin TMK 166/son hükmü olduğunu ve tarafların zaten fiilen biraraya gelmediklerini"beyan ettiği,aşamalardaki tüm dilekçelerinde önceki davanın red kararından sonra tarafların biraraya gelmediklerinden ve diğer tarafın önceki davadaki red kararı ile kesinleşen kusurlarından bahsettiği,bu hali ile davalı-karşı davacı kadının karşı davasının TMK 166/son maddesine dayalı boşanma ve ferileri taleplerinden ibaret olmasına rağmen mahkemece gerekçeli kararda TMK 166/1- 2.md.gereğince açılmış bir karşı dava olduğu nitelendirilmesi yapılarak ispatlanamadığından reddine karar verildiği,belirtilen hususun HMK 26 ncı maddesindeki "taleple bağlılık"ilkesine de aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır....
Kanun Koyucu TMK. m. 168 değişikliği ile davacı gibi kadınlara kolaylık sağlamayı hedefleyerek boşanma veya ayrılık davasının eşlerden birinin yerleşim yerinde açılabileceğini kabul ettiğine göre seçimlik hak kullanılarak boşanma veya ayrılık davası kadının da yerleşim yerinde açılabilir. Davacı kadın baba evinin bulunduğu yerde boşanma davası açamayacaksa TMK. m. 168 değişikliğinin ne önemi kalacaktır? Bu değişiklik niye yapılmıştır? TMK. m. 168 değişikliği bu davada bile uygulanmayacaksa başka hangi davada uygulanacaktır? Aksi uygulama 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile kadına getirilen hakkı/olanağı/kolaylığı bir şekilde ortadan kaldırır. Aslında Dairem bir kadının aralarında meydana gelen olaylardan sonra sürekli kalma niyetiyle ailesinin yanına dönerek o yer Aile Mahkemesinde boşanma davası açabileceği düşüncesini de sergilemiştir. (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959) Boşanma davası davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu (TMK. m. 19 f....