ile evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinden davalı ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Karşı dava yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Dava; evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davası niteliğindedir. Boşanma ve Kusur yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece; davacı karşı davalı erkeğin evlilik birlikteliği devam ederken eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve evden kovduğu, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı karşı davacı kadının davasının kabulüne, tarafların TMK.nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. (HMK m. 255) Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/343 KARAR NO : 2021/327 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/01/2021 NUMARASI : 2019/803 ESAS - 2021/54 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ÇEKİŞMELİ)) KARAR : Taraflar arasında görülen davada yerel mahkemenin yukarıda tarih ve numarası yazılı kararına karşı davacı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1977 yılında evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunduğunu, hepsinin reşit olduğunu, davalı ile yaklaşık 8 yıldır ayrı yaşadıklarını, 8 yıllık süreç içerisinde karı koca hayatlarının olmadığı gibi müşterek evi paylaşmadıklarını ve bir araya gelmediklerini, davalı ile ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, saygı ve sevginin kalmadığını, davalı evlilik birliğinin kendisine...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Asıl dava yönünden; davacı erkek, boşanma sebebi olarak davalı kadın ile yaklaşık 10 yıldır ayrı yaşama sebebine dayanmıştır. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir davada bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3523 E - 2019/2973 K) Somut olayda, davacı erkek tarafından maddi vakıa olarak sadece ayrılık iddiasına dayanıldığı, fiili ayrılık da tek başına boşanma sebebi olmadığından davasının reddine karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden; Çekişmeli boşanma isteminin kabulü için karşı tarafın az da olsa kusurunun ispatı, boşanma isteminin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmaması ve evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmaması gerekir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2023 NUMARASI : 2021/564 ESAS, 2023/232 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 2016 yılında evlendiklerini, davalının psikolojik rahatsızlıkları olduğunu, mantığa uymayan davranışları olduğunu, ocağın altını açık bırakarak davacının ve ailesinin can güvenliğini tehdit edecek davranışlarda bulunduğunu, davalı ile davacının arasında cinsel birlikteliğin olmadığını, davalının evlenmeden önce davacının ailesi ile birlikte yaşayacaklarını bilerek evlendiğini, davacının ailesinin davalıya karşı olumsuz bir davranışının olmadığını...
DAVA Davacı-davalı vekili dava dilekçesinde; kadının başta kabul etmesine rağmen eşinin ailesi ile oturmak istemediğini, çalışmasına rağmen aile bütçesine katkı sunmadığını ve 2007 yılında evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı-davacı vekili karşı dava dilekçesinde; erkeğin epilepsi hastası olduğunu söylemediğini, bağımsız konut sağlamadığını, annesinin kadının çalışmasının karşılığı olan parayı ona vermeyip "senin bu evde durman kabahat" demesi üzerine kadının evden ayrılmak zorunda kaldığını ve erkek ve ailesinin 2004 yılında ağaçtan düşen kadını doktora götürmediğini iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın eş lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 75.000, 00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Ceza dosyasında alınan, çocuklar ve davacı hakkındaki adli sağlık raporu tarihine göre özel boşanma nedeni için öngörülen altı ay-beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği görülmüştür. Davalının sayılan eylemleri ile aynı zamanda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu görülerek davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasının da kabulüne karar verilmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda davalı tam kusurlu görülmüştür."...
Öyleyse kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmamış ise de, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açtıkları boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyip kesinleşmekle, kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu nedenlerle mahkemece konusuz kalan davalı-davacı kadının boşanma davası hakkında açıklanan çerçevede bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olduğuna göre; davalı-davacı kadının maddi tazminat (TMK m.174/1) talebinin reddi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir. Davalı istinaf dilekçesinde davacı kadının evlilik birliğinin sona ermesinde daha ağır kusurlu olduğunu iddia etmiş ise de; davalı erkeğin 10.04.2018 tarihinde davacı kadına terk ihtarnamesi gönderdiği anlaşılmaktadır. Davalı erkek, terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörü ile karşılanmış olaylar da TMK'nun 166/1- 2 maddesine dayalı boşanma davası için boşanma sebebi olarak kabul edilemez. Davalı terk ihtarı çektiği tarihten sonrası için de davacı kadının kusurlu davranışını ispat edememiştir....
Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için; biri objektif, diğeri sübjektif olmak üzere başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Objektif şart; evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, sübjektif şart ise; ortak hayatın çekilmez hale gelmiş bulunmasıdır. Söz konusu hüküm uyarınca, evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kusurlu olsa dahi boşanma davası açabilir. Yani dava açabilme hakkı, eşlerden birinin kusursuz olması şartına bağlanmış değildir. Başka bir deyişle, boşanma davası açabilmek için, geçimsizlikten dolayı evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasının mutlaka eşlerden birinin kusurundan ileri gelmiş olması gerekmediği gibi, davacı eşin de bunda kusurunun bulunmaması şart değildir....