Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı erkek tarafından açıldığı, davanın "şiddetli geçimsizliğin varlığı ve davalının kusuru ispatlanmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı-karşı davacı kadının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacı kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı kadın artık kusurlu sayılamaz. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının eşine haber vermeksizin evi terk ettiği ve evin doğalgaz, elektirk aboneliklerini kapattırdığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı'" anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası kabul edilmiş, davalı-karşı davacı kadının boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadının boşanma davası hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/274 esas sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını ancak mahkemenin 2011/665 karar sayılı ilamı ile açılan davanın reddine karar verdiğini, red kararının 01/01/2015 tarihinde kesinleştiğini, red kararından sonra tarafların tekrar bir araya gelmediklerini ve aradan 3 yıl geçmiş olmasına rağmen ortak hayatın yeniden kurulmamış olduğunu belirterek, reddedilen kararın üzerinden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen tekrar kurulmayan ortak hayat sebebiyle tarafların boşanmalarına, adli yardım taleplerinin kabulüne, müşterek çocuklar ile davacı müvekkili arasında şahsi ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Seydişehir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ : 24/02/2015 NUMARASI : 2013/232-2015/71 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, tarafların boşanma ve fer'ileri ile ziynete dayalı alacak davası konusunda karar verilmiş; kararı taraflar süresi içinde temyiz etmiştir. Hükmü temyiz eden davacı, "davalı ile barıştığını ve ortak hayatın yeniden tesis edildiğini" belirterek "boşanma ve ziynete dayalı alacak davasından feragat etmek istediğini" bildirmiş, bu sebeple hükmün bozulmasını istemiştir. Davacının bozma isteği, davadan feragat niteliğindedir. Davadan feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur (6100 s. HMK. m. 311/1). Sonuç doğurduktan sonra bundan dönülemez....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı-karşılık davalı (koca) tarafından; kusur, tazminatlar, velayet, yoksulluk nafakası ve kadının kabul edilen tedbir nafakası davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı-karşılık davalı (koca) tarafından açılan boşanma davası; Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebebin yanında, aynı Yasanın 166/son maddesinde yer alan "red kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamaması" sebebine de dayanmaktadır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı karşı davalı kadının yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmaması, tedbir, iştirak nafakaları yönünden faiz uygulanmaması, iştirak nafakaları miktarları ile maddî-manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile çocuklar yararına nafakaların boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aylık 1.200,00'er TL iştirak, kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların boşanma kararının kesinleştiği tarih esas alınarak gelecek yıllardaki aynı tarihlerde TÜİK'in yayınladığı ÜFE artışı oranında artırılmasına, kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarına karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, 100.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece "Tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulmadığı" gerekçesiyle boşanmalarına karar verilmiş, davalı kadının fiili ayrılığa sebep olduğu belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadın tam kusurlu kabul edilmiştir....
Bu nedenle tarafların davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasında hükmedilen ve reddedilen tedbir nafakalarına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı-davalı erkeğin reddedilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; Davacı- davalı erkek tarafından 7.10.2016 tarihinde TMK 172 maddesi uyarınca ayrılık kararı sonrasında ortak hayatın kurulamadığından bahisle boşanma davası açılmış, 2.3.2018 tarihinde ise TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayanarak boşanma isteminde bulunulmuş, bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, davalı-davacı kadın tarafından ise birleşen tedbir nafakası davası açılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına "sen kadınmısın, erkek gibisin, topuklu ayakkabı sana yakışmaz, göbeğine bak" diyerek aşağılayıcı sözler söylediği, davacı kadın hastalandığı zaman onunla ilgilenmediği, iddia oynadığı, eşiyle ve ortak çocuklarla ilgilenmediği, her ne kadar tarafların boşanma davası açıldıktan sonra bir arada aynı evde yaşadıkları iddia edilmiş ise de bu süreçte tarafların zorunlu olarak aynı evde kaldıkları taraflar arasında karı-koca ilişkisinin devam etmediği tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarıyla sübut bulmakla; taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin vaki ve sabit olduğu, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin kalmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi nedeniyle temelinden sarsıldığı, davalı eşin tam kusurlu olduğu, davacı eşe yüklenebilecek...
Toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının 17.03.2014 tarihinde ortak konuttan ayrıldığı, davalı-karşı davacı erkeğin 29.09.2014 tarihinde terk ihtarı talebinde bulunduğu, ihtar kendisine tebliğ edilen davacı-karşı davalı kadının 19.02.2015 tarihinde ihtara cevap verdiği, terk sebebine dayalı davanın 23.06.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece, terk ihtarında ortak konutun anahtarının .../.... yerinin belirtilmemesi sebebiyle davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de, davacı- karşı davalı kadın terk ihtarına verdiği cevapta evin anahtarının kendisinde bulunmadığını ya da ortak konuta döndüğünü ancak eve giremediğini iddia etmemiştir....