Sayın çoğunluk, davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının, hem Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinin (1.) fıkrasında yer alan sebebe, hem de aynı maddenin (4.) fıkrasındaki fiili ayrılık sebebine dayandığını kabul ederek, bu ikinci sebebe dayanan boşanma talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmü bozmuş, bozma sebebine göre diğer yönleri incelememiştir. Karşı boşanma davasındaki boşanma talebi “evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması” sebebine dayanmaktadır. Evlilik birliği ister, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış ve reddedilmiş bir davaya bağlı olarak geçen üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması halindeki yasal karine sebebiyle “temelinden sarsılmış sayılsın”; ister reddedilmiş bir boşanma davası bulunmaksızın ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olsun, her iki halde de davanın temel hukuki sebebi “birliğin temelinden sarsılmış” olmasıdır....
yattığını, tüm yaşananlar sonucu çekilmez hale gelen ortak hayatı bitirmesinin hasıl olduğunu, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine açtıkları Mahkemnin 2010/47 Esas 2013/353 Karar sayılı dava dosyasına görülen boşanma davası açıldığını fakat davanın ret ile sonuçlandığını, ret kararının 24/06/2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların tekrar bir araya gelme ihtimallerinin kalmadığını ve aradan 3 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen ortak hayatın yeniden kurulmasının mümkün olmadığından tekrar kurulamayan hayat sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Eylemli ayrılık sebebiyle açılan boşanma davasında, ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı konusunda ispat yükü davacıya aittir. 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesine göre aile mahkemesi hâkimi boşanma ve ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz. Tarafların bu konudaki ikrarları hakimi bağlamaz. Hâkim kanıtları serbestçe takdir eder. Davacı ortak hayatın yeniden kurulamadığına ilişkin iddiasını; tanık anlatımları, zabıta araştırması, taraflar arasındaki nafaka, ceza ve icra dosyaları, otel ve pasaport kayıtları ve benzeri delillerle ispatlayabilir. Böyle bir davada davalının beyanı da büyük önem arz etmektedir. 8....
Davacı tarafından eşi aleyhine daha önce açılmış olan boşanma davasının, 25.11.2008 tarihinde davadan feragat edilmiş olması sebebiyle reddedildiği, işbu davanın ise 26.03.2012 tarihinde açıldığı görülmektedir. Feragat sebebiyle reddedilen davadan sonra tarafların biraraya gelmedikleri, on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, ortak hayatın yeniden kurulamadığı davacının bir başka kadınla birlikte yaşadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşıldığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesindeki boşanma sebebi gerçeklemiş olup, verilen boşanma kararı bu sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmemiş, takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası da dosya kapsamına uygun bulunmuş, hükmün bu sebeple onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: ''Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; tarafların 06/01/1987 tarihinde evlendikleri, velayet altında müşterek çocuklarının olmadığı, tarafların evlilik birliği içinde uyumsuzluk veya tartışmalarının olmadığı, ancak davalı kocanın Şebinkarahisar ilçesinde yaşamak istediği ve buna davacı kadının karşı çıktığı, tarafların ortak konutunun İstanbul ilinde olduğu, davacı kocanın ortak konutu değiştirmek istemesi sebebiyle tarafların arasında tartışmalar olduğu tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Davalı kocanın ortak konutu Şebinkarahisar ilçesine taşımak istemesi ve bu hususta davacının rızasını almaması sebebiyle 4721 sayılı TMK.'...
Eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davalarında boşanma kararı verilebilmesi için ret ile sonuçlanan davanın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi ve üç yıllık süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulmaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı erkek tarafından açılan ve reddine karar verilen boşanma davasındaki ret hükmünün 28.12.2010 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 28.05.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın açılış tarihi itibariyle üç yıllık süre dolmadığından davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı kadının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 08.02.2017 tarih 2016/20260 esas 2017/1189 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, hükmün açıklanan sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/10 esas sayılı dosyasında boşanma davasının reddedildiğini ve 14.01.2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bu boşanma davasından sonra bir daha bir araya gelmediklerini,5 yıldan fazla süre geçtiğini ortak hayatın yeniden kurulamadığını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı cevap dilekçesinde özetle; boşanma davasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı ile 7-8 yıldır ayrı yaşadıklarını, evliliğin sona ermesinde davacının kusurlu olması nedeni ile 50.000,00 TL manevî ve 20.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini, aylık 500,00 TL nafakanın 1.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. III....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, daha önce açmış olduğu boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanma talep etmiştir. Davacı tarafından 15/04/2005 tarihinde davalı aleyhine bir boşanma davası açıldığı, bu davanın reddedilerek 05/01/2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı delil olarak bu dosyaya dayanmıştır. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış ve rededilmiş bir davanın varlığı, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmesi ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulmamış olması "birliğin temelinden sarsılmış sayılmasına" yasal karine teşkil eder (TMK m.166/son)....
un velayeti ile ilgili olumlu-olumsuz hüküm kurulmaması yönünden bozulmuş diğer yönlerden onanmış olup, mahkemece bozma sonrası kesinleşen boşanma, tazminatlar ve kadın lehine hükmedilen nafakalar ve boşanma davasına ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik yeniden hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/12/2020 NUMARASI : 2019/337 ESAS, 2020/1136 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-karşı davalı vekili dilekçesinde özetle; Tarafların 1986 yılında evlendiklerini, müşterek çocuklarının olmadığını, tarafların fikren ve ruhen anlaşmadıklarını, davalının kıskanç biri olduğunu, müvekkilin İstanbul 12....