Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulü ile boşanma kararı verilmesi gerekirken, ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmişir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre karşılıklı açılan boşanma ve nafaka davası hakkında yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geleceğinden tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.12.2017(Prş.)...
Bu bakımdan üç yıllık süre zarfında "ortak hayatın yeniden kurulmadığı" olgusu ispat edilememiştir. Davanın reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile kabulü doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum....
Davalı ilk açtığı boşanma davasından feragat etmiş, bu suretle evlilik birliğinin devamına ilişkin iradesini ortaya koymuştur. Feragat sebebiyle ret kararına dayanarak Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine göre boşanma hükmünü elde eden, başka bir ifade ile üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulmasından kaçınan koca fiili ayrılığa dayanan boşanmada kusurludur. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları davalı lehine gerçekleşmiştir. Öyleyse, davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat taktir edilmelidir. Hüküm maddi tazminat yönünden bozulmalıdır. Bu sebeple değerli çoğunluğun onama düşüncesine maddi tazminat yönünden katılmıyorum....
Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin kusur durumlarının ayrıca araştırılması gerekmemekle birlikte kusur durumunun tespiti nafaka ve tazminatlar açısından önemli olup istinaf incelemesine konu dava 09.12.2017 tarihinde açılmakla, davanın açıldığı tarih itibariyle TMK'nun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmakla mahkemenin boşanma davasının kabulüne ilişkin kararı usul ve yayasa uygundur. Buna göre davacının kusura yönelik, davalının boşanmaya yönelik istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir....
ASLİYE HUKUK( AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 18/07/2019 NUMARASI : 2018/487 ESAS - 2019/310 KARAR DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dosya ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı erkek dava dilekçesinde özetle;"...davalı ile 15 yıldır ayrı yaşadıklarını,açtığı Soma 1.Asliye Hukuk(Aile)2015/116 E-2015/345 K.sayılı boşanma davasının reddedildiğini ve kararın 20.11.2015 tarihinde kesinleştiğini,sonrasında tekrar biraraya gelmediklerini,ortak hayatın tekrar kurulamaması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini"talep ve dava etmiştir....
Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnızca ayrılığa ilişkin ise boşanma kararı verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir(TMK m.170). Somut olayda, davalı kadının boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı sabittir. Bu nedenlerle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık" nedeni ile boşanma davası açmış, davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 29.03.2012 tarihinde kesinleştiği, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ilk davanın reddinden sonra tarafların 10 yıl süreyle bir araya gelmedikleri davalı kadının cevap dilekçesiyle de anlaşılmıştır....
Kaldı ki, boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanılarak açılmıştır. Daha önceki boşanma davasının davacı tarafından açıldığı, "davalıya atfedilebilecek bir kusur tespit edilmediğinden" reddedildiği, kararın 29.05.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı da tartışmasızdır. Boşanma davasının reddine ilişkin karar, davalının o davaya kadar gelinen süreçte kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hüküm karşısında tanıkların sözü edilen davadan önceki beyanlarına dayanılarak artık kadına kusur yüklenemez. Fiili ayrılık süresi içinde davalıya atfedilebilecek bir kusur da ispat edilmemiştir. O halde, davalının kusurlu olduğuna karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Bu husus nazara alınmadan davanın Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesine dayandığının kabul edilmesi doğru değil ise de, toplanan delillerle koca tarafından daha önce açılan boşanma davasının reddedildiği, kararın 14.03.2006 tarihinde kesinleştiği, bu tarihten başlayarak üç yıl geçtiği ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı gerçekleşmiş olup, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi şartlarının oluştuğu görülmekle, verilen boşanma hükmü bu sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmediği gibi diğer hususlara ilişkin temyiz itirazları da yersiz olup, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17.03.2014(Pzt.)...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2016/767 ESAS - 2017/404 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılama sonunda Manisa 2. Aile Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, taraflar tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: İDDİA: Davacı vekili 20.09.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle: davacı ve davalının 05/11/2009 tarihinde evlendiklerini, davacının beşinci davalının ise ikinci evliliği olduğunu, müşterek çocuklarının bulunmadığını, davacı tarafından Manisa 2....