Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, erkeğin bir başka kadınla uzun süredir evlilik dışı ilişki yaşadığı bu ilişkinin halen devam ettiği, davalı kadın tarafından erkek aleyhine 02.01.2006 tarihinde nafaka davası açıldığı,kadın için tedbir nafakasına hükmedildiği, tedbir nafakanın kaldırılmasına ilişkin bir davanın da bulunmadığı böylelikle yanlar arasındaki nafaka davası, temyize konu boşanma davasındaki erkeğin halen başka bir kadınla birlikte yaşadığına dair tanık beyanları dikkate alındığında, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır....

    Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın için hükmedilen tedbir nafakası, bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır....

      Aile Mahkemesinin 2008/40 esas ve 2008/525 sayılı dosyasında açtığı boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşmesinden sonra yeniden bir araya gelmediklerini iddia ederek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eldeki davayı açmış, davalı kadın davaya cevabında ortak hayatın yeniden kurulduğu, bu sebeple davanın reddini savunmuş, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir hükmünü içermektedir....

        konuta dönmediğini, terk nedeniyle boşanmaya hükmedilmesi gerektiğini, Mardin Aile Mahkemesinin 2021/171 Değişik İş sayılı dosyası ile davalı tarafa eve dön ihtarı gönderildiğini, ihtarın karşı tarafa ulaştığını, ihtarın ulaşmasından itibaren 2 ay geçtiğini, davalının ısrarla ortak konuta dönmek istemediğini, terke dayalı boşanma sebebinin yanında genel boşanma sebeplerinin de oluştuğunu, 9 yıla yakın süredir müvekkilini ve ortak konutu terk eden davalı tarafın aile kavramının kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükten kaçtığını belirterek öncelikle terke dayalı boşanma davasının kabulüne aksi halde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Bu maddeye dayanan boşanma davalarında, boşanma kararı için kusur araştırmasına lüzum yoksa da boşanmanın sonuçları düzenlenirken, daha önce açılıp reddedilen davada ve üç yıllık süre içerisinde ve ortak hayatın yeniden kurulamamasında tarafların gerçekleşen kusuru araştırılır. Ortada boşanmayı gerektirecek hiçbir neden bulunmadığı halde boşanma davası açıp bu davası reddedilen ve yasanın 166/4. maddesindeki boşanma sebebini yaratan tarafın kusurlu olduğu tartışmasızdır. Davacı daha önce boşanma davası açmış, davalı da karşılık boşanma davası açmış, her iki dava da reddedilmiştir. Böyle olunca davalı da boşanma sebebi yaratmış olmasından dolayı kusurludur. Ne var ki, kendi açtığı reddedilen davaya dayanan ve yaratılan boşanma nedeninden yararlanarak boşanma hükmünü elde eden davalı değil davacıdır....

          Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir" hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, Sakarya 1. Aile Mahkemesi’nin 2009/812 esas, 2010/787 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 23.2.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 25.2.2014 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken şartları oluşan davacı-davalı erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

            Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek, davalı-karşı davacı kadının davasının reddine, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin ortak konutun kilidini değiştirerek kadının ortak konuta girmesine engel olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından her iki boşanma davası ile fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-davacı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurlarına karşılık, davacı-davalı kadının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine ve ortak çocuğa hakarette bulunduğu, evi terketmeleri esnasında arkalarından beddua ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcuttur. Olayların akışı karşısında davalı-davacı erkek boşanma davası açmakta haklıdır. Davalı-davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davasının reddine karar verlimesi doğru olmamıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. İlk davanın ret nedeni önemli olmadığı gibi ortak hayatın yeniden kurulamamasının nedeninin de bir önemi yoktur. Önceki ret edilen davada davalı kadın vasisine tebligatlar yapılmış olup, karar kesinleşmiştir. Diğer koşullarında oluşması halinde davanın kabulü gerekir....

                  Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, kadın tarafından açılan davanın kabulü ile boşanma kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 171. maddesi uyarınca ayrılık karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.11.2017...

                    UYAP Entegrasyonu