Sayılı dosyası ile açmış olduğu davanın reddedilmiş olduğunu, aradan üç yıllık sürenin geçtiğini, bu nedenle boşanma koşullarının ortaya çıktığını beyan ederek boşanma talep etmiş, bununla birlikte davacı taraf nafaka ve tazminat talebinde bulunmuş, davalı taraf süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, verdiği cevap ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Açılan davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası olduğu belirlenmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava: erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası, birleşen dava ise kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1/2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açıldığı ve dava, geçimsizliğin ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verildiği, ret kararının 10.10.2012 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın erkek tarafından 12.10.2015 tarihinde açıldığı davalı kadının verdiği cevap dilekçesinde evi açık tutmasına rağmen davacının gelmediğini belirterek ortak hayatın kurulamadığını ifade ettiği ve fiili ayrılık döneminde de bir vakıaya dayanmadığı bu itibarla davalı tanığının dinlenmemesinde...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesinde yer alan boşanma sebebi oluşturmamasına, aynı yasanın 166/3.maddesindeki "anlaşmalı boşanma" hali dışında davalının davayı kabul beyanının hukuki sonuç doğurmayacağına (TMK.md.184/3) ve davalı tarafından usulüne uygun harcı verilerek açılmış bir boşanma veya karşılık boşanma davasının da bulunmamasına göre tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.02.2011 (Çrş.)...
Aile Mahkemesinin 2007/422 Esas, 2008/173 Karar sayılı tarafların boşanmalarına ilişkin dosyanın incelenmesinde, dosyanın davalısı ... vekili tarafından 23.02.2012 havale tarihli dilekçe ile hükmün tebliğinin yanlış adrese yapıldığı gerekçesi ile boşanma ilamındaki kesinleşme şerhinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği; ancak, bu talebin yerel mahkemece henüz sonuçlandırılmadığı anlaşılmıştır. Eldeki temyize konu dosya ile boşanma dava dosyası arasındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle; Sakarya 2. Aile Mahkemesinin 2007/422 Esas, 2008/173 Karar sayılı boşanma dosyasında, davalı vekili tarafından yapılan boşanma ilamındaki kesinleşme şerhinin iptali talebinin sonucunun beklenilmesi, sonrasında adı geçen boşanma dosyasının eldeki temyize konu dosya arasına konulması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için dosyanın yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, reddedilen boşanma davası yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, reddedilen karşı boşanma davası ve tedbir nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi oluşturmayacağının ve davacı-karşı davalı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı bir boşanma davasının bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına...
İlk boşanma davasının koca tarafından 05.02.2010 tarihinde açıldığı, haklı görülmeyerek davanın reddedildiği, kararın 04.05.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Sözü edilen boşanma davasının reddine ilişkin kararın gerekçesinde "davacının davalıyı istemediğini söylediği, babasının evine gezmeye giden kadını davacının gelip almadığı, davalıya atfedilebilecek bir kusurun ispatlanamadığı" ifade edilmiştir. Bu ret kararı, sözü edilen dava tarihine kadar ki olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı hususunda kesin hüküm teşkil eder. Bahsedilen davadan ve ret kararının kesinleşmesinden sonra geçen fiili ayrılık süresi zarfında davalı-karşı davacı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmediğine göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı-karşı davalı (koca) kusurludur. Boşanma yüzünden davalı-karşı davacı kadın mevcut ve beklenen menfaatlerini kaybettiğine göre, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi şartları kadın lehine gerçekleşmiştir....
Gerçekleşen bu durum karşısında boşanma hükmünün kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden yeniden boşanma konusunda bir karar verilmeden fer'ileri hakkında hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. ( HUMK.md. 439/2) SONUÇ: Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.12.2007...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından, "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebiyle ilgili verilen hüküm, lehine hükmedilen tazminatların miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafından açılan ve birleştirilen boşanma davasında fiili ayrılık sebebi (TMK.m.166/son) yanında "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" (TMK.m.166/1) sebebine de dayanılmış olmakla birlikte, birleştirilen boşanma davası fiili ayrılık sebebiyle kabul edilmiş olup, bu durumda dayanılan ikinci sebeple ilgili olarak ayrıca, hüküm kurulmasına...
Kaldı ki, boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanılarak açılmıştır. Daha önceki boşanma davasının davacı tarafından açıldığı, "davalıya atfedilebilecek bir kusur tespit edilmediğinden" reddedildiği, kararın 29.05.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı da tartışmasızdır. Boşanma davasının reddine ilişkin karar, davalının o davaya kadar gelinen süreçte kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hüküm karşısında tanıkların sözü edilen davadan önceki beyanlarına dayanılarak artık kadına kusur yüklenemez. Fiili ayrılık süresi içinde davalıya atfedilebilecek bir kusur da ispat edilmemiştir. O halde, davalının kusurlu olduğuna karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....