Mahkemece; "Yapılan yargılama sonunda dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 05/08/1998 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden reşit olmayan müşterek iki çocuklarının bulunudğu, davanın TMK 166/1 maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası olduğu, tarafların önce Almanya ülkesinde yaşadıkları, 2010 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaptıkları, tanık olarak dinlenilen Ayşe ile müşterek çocuklar Melek ve Mehmet'in benzer beyanlarına göre davacının Almanya ülkesine tek başına döndüğü, ancak Türkiye'ye gelip eşiyle aynı evde kaldıktan sonra geri döndüğü, sonrasında başka bir kadınla eşini aldattığı, bu durumun ortaya çıkmasından sonra Türkiye'de yaşayan ailesinin yanına gelmemeye başladığı ve eldeki boşanma davasını açarak boşanmak istediği anlaşılmakla, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının her hangi bir kusurunun bulunmadığı, aksine davacının başka bir kadınla...
Maddesi kapsamında açılan Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle Boşanma isteminin REDDİNE, feri talebinin kabulü ile; Tarafların Türk Medeni Kanunun 166/1. maddesi gereğince EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMALARINA, Tarafların müşterek çocukları olan 30/05/2018 Atakum d.lu Kılıçarslan AKYÜREK'in velayetinin davalı davacı anneye verilmesine, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davacı -davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, Davacı - davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin 4721 sayılı TMK'nın 174. Maddesinde ki şartlar oluşmadığından REDDİNE; TMK'nın 169....
Bu husus gözetilmeden evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluşmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır”(Y2HD, 01.02.2006, 16362-704, Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 109) Boşanma davası onur kırıcı davranış sebebine (TMK.m.162) dayalı olarak açıldığında delillerin bu yönde değerlendirilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluşmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluştuğundan söz edilerek davanın kabulüne karar verilmiş bulunması da doğru sayılamaz....
nedenine dayalı boşanma davası olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın 09/01/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup bu halde taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının Görele Asliye Hukuk(Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 23/05/2017 tarihli, 2016/59 Esas, 2017/324 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, kararın 09/01/2018 tarihinde kesinleştiği, dinlenen tanık anlatımlarından bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı, eldeki davanın üç yıllık sürenin geçmesinden sonra 19/02/2021 tarihinde açıldığı, TMK 166/son maddesi gereğince kanuni olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayıldığı anlaşılmış olup bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kocanın, davalı...
DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını tarafların boşanmalarına müşterek çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesine, çocuk için 500,00 TL iştirak nafakası ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı kadından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
davalıya ulaşamadığını, yaşanan olayların akabinde müvekkilinin davalının aldatmasından şüphelendiğini, davalının kız kardeşi ile konuştuğunu, davalının kız kardeşinin, müvekkiline, davalının, müvekkilini aldattığını bildiğini söylediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, çocuk lehine aylık 1.000 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 20.0000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, ziynet eşyalarının aynen iadesine, iadesinin mümkün olmaması durumunda bilirkişi tarafından belirlenecek gerçek değerlerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için; biri objektif, diğeri sübjektif olmak üzere başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Objektif şart; evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, sübjektif şart ise; ortak hayatın çekilmez hale gelmiş bulunmasıdır. Söz konusu hüküm uyarınca, evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kusurlu olsa dahi boşanma davası açabilir. Yani dava açabilme hakkı, eşlerden birinin kusursuz olması şartına bağlanmış değildir. Başka bir deyişle, boşanma davası açabilmek için, geçimsizlikten dolayı evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasının mutlaka eşlerden birinin kusurundan ileri gelmiş olması gerekmediği gibi, davacı eşin de bunda kusurunun bulunmaması şart değildir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/01/2022 NUMARASI : 2019/444 ESAS - 2022/3 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ÇEKİŞMELİ) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, yapılan yargılama sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile yaklaşık 8 yıldır evli olduklarını, davalı ile akrabalar vasıtası ile tanıştığını ve evlenme kararı aldığını, evliliğin ilerleyen gününlerinde itibaren daha önceden evlilik yapmış olması nedeniyle davalının sürekli kendisini aşağılamaya ve sözlü şiddet göstermeye başladığını, davalının her tartışmada sen kadın mısın, sen şeytan mısın, bütün kadınlar şeytan burası benim evim, benim evimde benim istediğim olur, dinlemek istemeyen çekip gitsin şeklinde davalının sürekli sözlü şiddetine maruz kaldığını, evlilik hayatı boyunca davalının sözlü şiddetlerine...
MADDESİ HÜKMÜNE DAYALI (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI SONUCU) BOŞANMA KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 28/04/2015 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının olduğunu, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, evlendiklerinden beridir var olan anlaşmazlıkların 2019 yılı Eylül ayına kadar devam ettiğini, bu nedenle 8 ayı aşkın süredir ayrı yaşadıklarını, davalının herhangi bir işte çalışmadığını, evin ve müşterek çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, davalının kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin devamının mümkün olmadığını belirterek; tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin tarafına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir...
dışarı attığını, müvekkilinin eniştesinin evine sığındığını, sonrasında herhangi bir geliri olmadığı ve çocukları için evine geri döndüğünü, müvekkilinin evlilik birliği müddetince yaşadığı olumsuzluklar nedeni ile psikolojik anlamda yıprandığını belirterek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 500,00....