WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/04/2022 NUMARASI : 2022/302 Esas - 2022/388 Karar DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : DAVA :Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) İSTİNAF KARAR TARİHİ :21/09/2022 İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :21/09/2022 Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma kararı verilmesini ve müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesini ve 15.000,00 TL maddi 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Denizli 6....

Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1-e bendine göre, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların açık özetlerinin gösterilmesi gerekir. Davacının usulüne göre dayanmadığı vakıaların hükme asas alınması mümkün değildir (YHGK E. 2014/2-695-K.2016/522). Davacının usulüne uygun olarak dayandığı vakıalara ilişkin dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....

    Oysa dinlenen davacı-davalı erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise. sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Ayrıca erkek tarafından kadına terk ihtarı gönderilmiş, bu sebeple kadından kaynaklanan kusurlu davranışlar affedilmiştir. Affedilen ve hoşgörülen olaylar boşanma sebebi kabul edilemez. Bu itibarla erkeğin TMK 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....

      Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 07/12/1995 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden, erkeğin eski eşinden 2, tarafların müşterek 4 ergin çocuklarının olduğu, davacı kadın tarafından 04/09/2018 tarihinde TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma, 19/10/2018 tarihinde kadın vekili tarafından birleşen dava ile yeni vakıalar eklemek sureti ile TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma, yargılama süresince kadın için aylık 1.000,00.TL tedbir, kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası ile boşanma nedeni ile 50.000,00.'erTL maddi ve manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte erkekten alınıp kadına ödenmesi talebine ilişkin boşanma davaları açıldığı anlaşılmıştır....

      Dava ve karşı dava; asıl dava ile kadın tarafından, karşı dava ile erkek tarafından karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca karşılıklı açılan boşanma ve ferilerine ilişkin boşanma davalarıdır. Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 28/08/2015 tarihinde resmi olarak evlendikleri, müşterek çocuklarının olmadığı, asıl dava ile kadın tarafından, karşı dava ile erkek tarafından karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca karşılıklı açılan boşanma ve ferilerine ilişkin davalar açıldığı anlaşılmıştır....

      Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 25/06/2004 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden 25/08/2006 d.lu Mehmet Kaan isminde bir müşterek çocuklarının olmadığı, davacı kadın tarafından davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma ferilerine ilişkin talepte bulunarak dava açıldığı anlaşılmıştır....

      Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tesbiti dahi, tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Boşanmaya karar verilebilmesi için az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve evlilik birliğinin devamında bu eş ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK m. 166/2) Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı  TMK'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bir kısım tanık beyanları ise, davacıdan duyuma dayalıdır. Böylece davacı tarafından davalının az da olsa kusurlu bulunduğu ispat edilememiştir. Tarafların fiilen ayrı olması tek başına evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulünü gerektirmeyip, dosya kapsamında TMK'nun 166/3. maddesi şartları da oluşmamıştır....

      GEREKÇE: Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca: boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve bu duruma davalının az da olsa kusurlu davranışı ile sebebiyet vermesi gerekir....

      Toplanan delillerden davacının babasının 23.11.2013 tarihinde vefat ettiği, boşanma davasının ise 24.06.2015 tarihinde açıldığı bu durumda davalı kadına kusur olarak yüklenen “erkeğin babasının hastalığı sürecinde davacıya destek olmadığı ve vefat ettiğinde de ilgisiz kaldığı” vakıasından sonra evlilik birliğinin devam ettiği dikkate alındığında davacı erkek tarafından bu olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı anlaşılmakla bu eylem de kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkek tam kusurludur. Davalı kadının herhangi bir kusurlu davranışı ispatlanamamıştır, Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....

        Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir....

          UYAP Entegrasyonu