"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Dava konusu uyuşmazlık, tedbir nafakası, aile konutu şerhi talebi ve 4320 sayılı kanun gereğince "Koruma Kararı" verilmesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içerisinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu, davalı Hasan ile davacı Missem'in boşandıkları, bu boşanma kararının kesinleştiği, boşanma ile evliliğin sona erdiği dolayısıyla TMK 104 maddesinin aile konutuna sağladığı korumanın da sona erdiği, davaya konu taşınmazın ipotek alındığı tarihte yalnızca diğer davalı adına kayıtlı olduğu, aynı taşınmaz hakkında icra müdürlüğü tarafından başlatılan takip gereğince cebri icra yoluyla davalı Garanti Bankası tarafından alacağına mahsuben ve iyi niyetli olarak satın alındığı, dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği tarihte, aile konutu olduğuna dair bir şerhinde olmadığı, ipoteğin tesis edildiği tarihten itibaren 12 yılı aşkın bir süre boyunca aile konutu şerhi tapuya işlenmediği, davacının gösterdiği bu ağır ihmalin TMK 4 maddesi gereğince iyi niyet kuralıyla da bağdaşmadığı, hukuk düzeni tarafından da korunamayacağı anlaşıldığından...
Davalı T2 cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taşınmazın kızı T3 adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tesciline ve tapu kaydına aile konutu şehri verilmesinin talep edildiğini, davacının bu iddialarının tamamen yasaya ayrıkı iddialar olduğunu, eşi olan davacı Fikriye Ailoğlu'nun daha önce müşterek olarak yıllarca yaşadıkları evlerinin üzerine aile konutu şerhi işlettiğini, tapu iptali ve aile konutu şerhi konulması istenilen evde müşterek olarak hiçbir zaman oturmadıklarını, aile konutu olmasının mümkün olmadığını, davacının iki yıldan beri müşterek aile konutunu terk ettiğini, eve dönmediğini ve boşanma davası açtığını, davacının tapu tescili isteme hakkının olmadığını, tamamen borçları ödemek için daireyi kızına sattığını, bu evin kızının olduğunu, davacının taleplerinin tamamen yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
GEREKÇE: Asıl dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK 166/1. madde) dayalı boşanma ve ferîlerine, karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK 166/1. madde) dayalı boşanma ve ferîleri ile aile konutu şerhi konulması (TMK 194. madde) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı - karşı davalı asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, müşterek çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, davalı - karşı davacı tarafça müşterek çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı, aile konutu şerhi konulmaması yönünden süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile Mah. Sıf.) Uyuşmazlık, tedbir nafakası ile birlikte ortak konutun tapu kaydına aile konutu şerhi işlenmesi istemine ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Aile Konutu Şerhi Konulması-Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki "boşanma" ve "aile konutu şerhi konulması, tapu iptali ve tescil" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından, birleşen kendi davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Hüküm, davalı-davacı (koca) vekiline 14.06.2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı-davacı (koca)’nın tebligatı alan vekilini 15.06.2011 tarihinde azletmiş olmasının tebligatın geçerliliğine bir etkisi yoktur....
Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması TEMYİZ EDEN : Taraflar Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; hükmün tamamı yönünden, davalılar tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m.194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürülebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, reddedilen yoksulluk nafakası ile hükmedilen tazminatların miktarı yönünden, davalı tarafından ise kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.06.2015 günü duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Ne var ki, her iki davanın tahkikatı birlikte yürütülmüş ve deliller birlikte toplanmıştır. Tefrik kararı verilmesi durumunda da, davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması, dava ve karşı dava arasında bu sebeple bağlantının mevcut olması nazara alındığında birleştirilmelerine karar verilmesi gerekecektir. Bu sebeple karşı dava hakkında tefrik kararı da verilmeyip, tahkikatın birlikte yürütüldüğü ve delillerin her iki dava bakımından birlikte toplanmış olduğu gözetilerek, dava ve karşı davanın birlikte sonuca bağlanması hem davaların esası hem de boşanmanın fer'i sonuçları bakımından doğru ve isabetli olacaktır. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. b)Davalı-karşı davacı kadın, boşanma davasıyla birlikte aile konutu şerhi konulmasını da talep etmiştir. Aile konutu şerhi konulması davaları da müstakil davalardan olup, nihai hükümden sonra ek karar ile hakim tarafından bir hüküm kurulamaz....
Tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gözetilir. Toplanan delillerden, kadının boşanma davası açmakla ayrı yaşamaya hak kazandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakası miktarı usul ve yasaya uygundur. Ancak tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi nazara alındığında, davalı-k.davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Fakat, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.2. maddesi uyarınca, karar miktar itibariyle düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmiştir....