WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borca yönelik itirazın İİK.nun 168/5.maddesi uyarınca alacaklının, kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunmadığına yönelik şikayetin, ise aynı Yasanın 170/a-1.maddesi yollaması ile İİK'nun 168/3.maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ edilmesinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, ödeme emrinin, itiraz eden borçluya 27/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz ve şikayetlerini ise yasal beş günlük süreden sonra, 21/11/2014 tarihinde icra mahkemesine bildirdiği görülmektedir. O halde, mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....

    Davalı vekili, davacının icra takibinde bir kısım kambiyo senedine dayandığını, Ticaret Hukuku hükümleri gereğince kambiyo senedinden doğan borçların borçlunun ikametgahında ifa edilen borçlardan olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını belirterek, öncelikle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddini bu mümkün olmaz ise davacıya herhangi bir borçları bulunmadığı için davanın esastan reddini istemiştir. Mahkemece, takibe dayanak olarak gösterilen çeklerdeki muhatap bankanın Düzce’ de bulunduğu, davalının yerleşim yerinin Düzce olduğu, kambiyo senedine dayalı alacaklar aranacak borç niteliğinde olduğundan İ.İ.K.’nun 50. maddesi gereğince takibin borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yer icra dairesinde yapılması gerektiğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Borçlunun imza inkarı dışında, takibe konu senetteki yazının sahteliğini ileri sürmesi, borcu itiraz niteliğinde olup, bu konu da yukarıda belirtildiği gibi İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle yazıda sahtelik iddiası, başka bir anlatımla borçlunun borçlanma iradesi dışında başka amaçla atmış olduğu imzanın üzerinin bilgisayar ortamında doldurularak kambiyo senedi haline getirildiği iddiasıyla icra mahkemesinde görülmekte olan uyuşmazlıkla ilgili olarak HMK'nun 209. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz....

        Bununla birlikte 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun ''Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti'' başlıklı 170/a-2 maddesinde; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir....

        nun 637. maddesi uyarınca idareci ortağın yapacağı işlemlerin diğer ortakları da bağladığını, davacının zamanaşımına ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, kambiyo senedindeki lehtar kısmına unvanın tam olarak yazılması gerekse bile lehtar kısmındaki unvanın senet arkasındaki ciro yoluyla tamamlandığını, davacının bu sebebe dayanarak dava açması ile ilgili senedin bizzat kendisi tarafından düzenlenerek alınmış olması, alacaklı konumda olması nedeniyle ciro yoluyla devir yapılıp, daha sonra bu eksikliği bahane ederek dava açmasının T.M.K'nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, takibe konu bononun tüm zorunlu unsurları taşıyan, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 170/a maddesi uyarınca açılmış borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetidir....

        Borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tesbit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK.nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. TTK.nun 776/1-f. maddesinde bonoda tanzim yerinin yazılı olması gerektiği, aynı kanunun 777/son maddesinde ise tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun tanzim edenin adı ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazımı yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunlu değildir. Somut olayda, takip dayanağı bono tanzim yeri unsurunu içermediğinden kambiyo vasfında değildir....

          İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Buna göre borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. 6102 Sayılı TTK'nun 776/1-e maddesi gereğince, bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur....

            İİK'nın 168, 169 ve 170 ve 170/a maddelerinde; kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren takip müstenidi kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre kambiyo hukuku bakımından takip hakkı olmadığını (şikayet yoluyla) beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Somut olayda; davacı borca itirazda bulunmuş olup, dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir itirazda bulunmamış, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasını ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürmüştür....

            Mevcut bir icra takibi devam ederken alacaklının alacığı için ikinci icra takibi yapmasında korunmaya değer bir hukuki menfaati bulunmamaktadır.( Arslan, Ramazan / Yılmaz Ejder / Taşpınar, Ayvaz, Sema / Hanağası Emel, İcra ve İflas Hukuku. S.B. Ankara 2019, s. 147). İşte bu durumda menfaati ihlal edilen taraf olarak borçlunun korunması söz konusu olacaktır. Hukuki yarar kavramı sadece bir dava şartı değil, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku başta olmak üzere hukuken talep hakkının ileri sürüldüğü her alanda aranan bir şarttır. Talep edilen subjektif hak bakımından tercih edilen talep usulü gereksiz, fazla emek ve zaman gerektiren bir yol ise talep sahibinin hukuki yararı olmadığı kabul edilir....

              Mevcut bir icra takibi devam ederken alacaklının alacığı için ikinci icra takibi yapmasında korunmaya değer bir hukuki menfaati bulunmamaktadır.( Arslan, Ramazan / Yılmaz Ejder / Taşpınar, Ayvaz, Sema / Hanağası Emel, İcra ve İflas Hukuku. S.B. Ankara 2019, s. 147). İşte bu durumda menfaati ihlal edilen taraf olarak borçlunun korunması söz konusu olacaktır. Hukuki yarar kavramı sadece bir dava şartı değil, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku başta olmak üzere hukuken talep hakkının ileri sürüldüğü her alanda aranan bir şarttır. Talep edilen subjektif hak bakımından tercih edilen talep usulü gereksiz, fazla emek ve zaman gerektiren bir yol ise talep sahibinin hukuki yararı olmadığı kabul edilir....

                UYAP Entegrasyonu