Borçlular, itiraz dilekçesinde borca kısmi itirazda bulunmuşlar olup, tahrifat yapılmadan önceki haline göre, borçluların da itiraz ettikleri miktar olan 67.440 TL asıl alacak ve bu alacağa isabet eden fer'ileri yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin kısmen iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11/3. maddesinde; “İcra mahkemelerinde duruşma yapılırsa tarife gereğince ayrıca avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki bu ücret, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün iki ve üç sıra numaralarında gösterilen iş ve davalarla ilgili hukuki yardımlara ilişkin olup, tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenecek avukatlık ücreti bu sıra numaralarında yazılı miktarları geçemez” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda borca itiraz nedeniyle alacaklı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir....
Davalı tarafından 15.04.2014 tarihli dilekçe ile yasal süresi içerisinde icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmiş ve icra müdürlüğünün 29.04.2014 tarihli kararı ile davalı borçlunun borca itirazı nedeniyle verilen 18.04.2014 tarihli durma kararının kaldırılarak takibin yetkiye itiraz yönünden durdurulmasına karar verilmiş ise de, icra müdürlüğünün kendiliğinden durma kararını kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Mahkemece her ne kadar İcra Müdürü tarafından takibin borca itiraz nedeniyle durmasına ilişkin herhangi bir karar verilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, esasen İİK'nun 66. maddesi gereğince müddeti içinde yapılan itiraz takibi kendiliğinden durdurur. Borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde itiraz edilmiş olduğuna göre mahkemeden itirazın iptalinin istenilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1077- 1482 E.K.sayılı 07/01/2020 kesinleşme tarihli ilamı ile kayıtsız ve şartsız reddedildiği, Mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddia, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde borca itiraz olarak nitelendirilir. Takibin kesinleşmesinden önce mirasın reddi gerçekleştiğinden davacının borca itirazının kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu borca itiraz niteliğinde olduğundan, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiş olması sebebi ile Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi yerindedir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/11/2019 NUMARASI : 2019/698 ESAS 2019/1036 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)| İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhide İstanbul 20. İcra Müdürlüğünde takip başlatıldığını, müvekkilinin alacaklı görünen kuruma herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek borca itiraz etmiş, ödeme emrinde icra müdürlüğünün mührü ve ıslak imzasının eksik olması nedeniyle ödeme emrine itiraz etmiş, taraflar arasında yetkili icra müdürlüğü belirtilmediğinden ve müvekkilinin ikametgahının Ankara olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur....
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; ödeme emri 29/06/2020 tarihinde borçluya tebliğ edilmiş olmasına rağmen süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, süresi geçtikten sonra verilen eski tarihli borca itiraz dilekçesine dayanılarak icra takibinin durdurulmasının müvekkilinin hak kaybına sebep olduğunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 60. maddesinde ve borçluya gönderilen ödeme emrinde de belirtildiği üzere ödeme emrine bir itiraz varsa 7 günlük itiraz süresi içerisinde itirazın yapılması gerektiğini, icra dosyasına ait ödeme emrinin 29/06/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini ve itiraz süresinin 06/07/2020 tarihinde dolduğunu, ancak 03/07/2020 tarihinde ilgili memurlar tarafından görevleri gereği gerekli özen gösterilmeden havale edilen, kimin tarafından verildiği belli olmayan, imzasız ve ekinde bir kimlik tespiti dahi yapılmamış borca itiraz talebi evrakının sisteme kaydedildiğini, dosyaya itiraz süresi içerisinde herhangi bir şekilde geçerli bir itiraz dilekçesi...
GEREKÇE: Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borca ve faize itiraz niteliğindedir. Mut İcra Dairesi'nin 2018/1154 E. Sayılı dosyasının tetkikinden; alacaklı T2 vekilince borçlu T1 aleyhine keşidecisi T1, lehtarı T2 olan 05.10.2015 tanzim, 30.12.2016 vade tarihli, 45.000. TL bedelli bir adet unsurları tam olan bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde örnek 10 ödeme emrinin davacı borçluya 13.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 27.08.2018 tarihinde icra mahkemesine borca ve faize itiraz edildiği görülmüştür. İİK.nın 168. maddesinin 4. ve 5. bentlerine göre kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesinde imzaya ve borca itiraz edebilir. Bu süre geçirildikten sonra yapılan itiraz geçersizdir....
İcra Müdürlüğü’ne hitaben 22.06.2011 tarihli itiraz dilekçesiyle borca itiraz konusu olarak “borca ve fer’ilerine yönelik itirazlarının sunulmasıdır”dedikten sonra dilekçenin içeriğinde “dolayısıyla tarafıma tebliğ edilen ödeme emrine, ödeme emrinde belirtilen borca ve fer’ilerine itiraz ediyoruz” demekle borcun tamamına itiraz edildiği gözetilerek işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Genel Kurulu’nun,19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 E.-2014/929 K. sayılı kararında borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olduğu, itirazın ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması ve imzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazların borca itiraz olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir....
İlk derece mahkemesince;Davanın imzaya itiraz bakımından reddine, Davanın borca itiraz bakımından reddine, dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak tüm borca itiraz ettiği, mahkemece evrak üzerinde inceleme yapılarak asıl borca ilişkin itirazın reddedildiği görülmektedir. İİK'nun 169/a-1 maddesinde; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder....