Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde borca itirazla birlikte yetki itirazında bulunmuştur. İcra Müdürlüğüne sunulan yetki itirazı konusunda mahkemece öncelikli olarak inceleme yapılıp karar verilmesi gerekir. İcra dairesinin yetkili olması itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan mahkemece bu itiraz konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Somut olayda, borçlunun, takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında borca itirazını belirttiği, akdi ilişkiyi kabul ettiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması gerektiği, bu durumda HMK'nun 6. maddesi uyarınca alacaklı davacının yerleşim yerinde takibin yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, Ayrıca, somut olayda, davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itirazın borca kısmi itiraz niteliğinde olduğu, İİK'nun 62/4. maddesi gereğince itiraz edilen kısmın miktarı açıkça gösterilmediği, Buna göre, borca yönelik bu kısmi itiraz geçersiz bir kısmi itiraz olup bu doğrultuda verilen takibin durdurulmasına yönelik 24/11/2020 tarihli müdürlük kararı da yerinde olmadığı yönündeki gerekçe ile "Davanın KABULÜ ile borçlunun yetki itirazının KALDIRILMASINA, Borçlunun kısmi itirazının geçersiz olduğundan takibin durdurulmasına yönelik 24/11/2020 tarihli müdürlük kararının KALDIRILMASINA ve TAKİBİN DEVAMINA, Yasal şartlar...

    nun 19/2. maddesine göre; “Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” Somut olayda borçlu vekili, itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisiz olduğunu belirtmekle yetinip, yetkili icra dairesini göstermediğinden usulüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazının varlığından söz edilemez. O halde, mahkemece; borçlunun yetki itirazının geçerli olmadığı dikkate alınarak alacaklının, borca itirazın kaldırılması talebinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmesi ve yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir....

      nun 363.maddesinde sınırlı olarak sayılan hallerden olmamasına rağmen mahkeme tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yolunun açık tutulmayarak kesin nitelikte karar verilmesinin de doğru olmadığını, davacı borçlunun borca itiraz dilekçesinde " takipte talep edilen alacak miktarı kadar borcu bulunmadığı tespit edildiğinden...." ibaresi ile borca kısmi itiraz ettiğini, ancak borca itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını açık bir şekilde belirtmemiş olduğunu ve bu nedenle de bahse konu borca itirazın mahkeme tarafından geçersiz olduğuna karar verilmesi gerektiğini, icra müdürlüğünün vermiş olduğu karardan kendiliğinden dönüp yeni bir karar veremeyeceği yönündeki tespitlerin hatalı olduğunu, icra müdürlüğü kural olarak vermiş olduğu bir karardan kendiliğinden dönemez ise de verilen kararın yoruma mahal bırakmayacak bir şekilde açıkça kanun hükmüne aykırılık teşkil ettiğinin sonradan fark edilmesi durumunda söz konusu karardan şikayet süresi içerisinde dönülebilmesinin mümkün olduğunu,...

      Somut olayda, borçlu icra mahkemesine verdiği itiraz dilekçesinde borca itirazı ile birlikte ikametgahını da belirterek yetki itirazında bulunduğu halde; anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması yukarıda değinilen İİK'nun 50/2. ve HMK'nun 297. maddelerinin emredici hükümlerine aykırıdır. Bu durumda, mahkemece, İİK'nun 169/a-1. maddesi uyarınca duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek öncelikle yetki itirazının çözümlenmesi, borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise; işin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetki itirazı incelenmeksizin ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Dairemizce yapılan değerlendirmede; icra dosyasında davacıya ödeme emri tebliğ edilmediği, davacının takibi haricen öğrenerek yetkiye imzaya ve borca itiraz ettiği, dava sırasında davalı vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesi ile davanın reddini talep etmesi nedeniyle takibi sürdürme iradesinin bulunduğu, buna göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacı tarafın yetki itirazı bulunmasına rağmen bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, istinafa gelenin niteliğine göre bu hususta aleyhe bozma yapılamayacağından bu konu eleştiri yapılmakla yetinilmiştir....

        Mahkemece iddia, savunma, icra dosyası, toplanan delillere göre, davacının davasını yetkili mahkemede açmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhinde Aliağa İcra Müdürlüğü’nde yapılan takibe karşı borca itirazla birlikte, icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek, yetkili icra dairesinin davalının muamele merkezinin bulunduğu Karadeniz Ereğli İcra dairesi olduğunu bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisiz olduğundan bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddinde isabet görülmemiştir....

          Esasen merciiden daha geniş yetkili bir mahkemenin yetki itirazını inceleyememesi için bir sebepte bulunmamaktadır. Bütün bu hususlar nazara alınarak somut olay incelendiğinde; ...'da açılan itirazın iptali davasında, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunup bulunmadığını belirlemesi, daha sonra, kendisinin yetkili olup olmadığını tespit etmesi gerekirken, davacının icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemesi ya da tetkik merciinden yetki itirazının kaldırılmasını talep etmesi gerektiği, bu iki yol kullanılmadan bu davanın açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Zira, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olmakla takip durmuş ve bu itiraz konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmakla yetki itirazı askıda beklemektedir....

            Davalı- borçlu icra takibine konu borca ve icra dairesinin yetkisine itirazla yetkili icra müdürlüğünün ikametgahı yeri olan Gediz İcra Müdürlüğü olduğunu bildirmiş, açılan itirazın iptali davasında da süresinde verdiği dilekçesinde akdi ilişkiyi inkarla birlikte mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Gediz Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece yetki itirazının reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı – borçlunun hem icra dairesinin hem de borca itirazı halinde İİK.’nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir. HUMK.’nundaki yetki hükümleri İİK.’nun 50. maddesi uyarınca ilamsız icradaki yetki hakkında da uygulanır. Davalı yan akdi ilişkiyi inkarla borca itiraz ettiğine göre artık yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesi yönünden B.K.’nun 73. maddesi hükmüne dayanılamaz, yetkili icra müdürlüğü HUMK.’nun 9. maddesi gereğince belirlenir....

              İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğuna karar verilmesini talep etmiş, mahkeme, yetki itirazın kabulü ile borçlu yönünden ... İcra Dairelerinin yetkili olduğuna karar vermiştir. İİK.’nun 168/5.maddesi hükmü gereği, borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda borçluya, örnek 10 numaralı ödeme emrinin 04/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine müracaatında yetki itirazında bulunmayıp, sadece imzaya ve borca olan itirazlarını ileri sürdüğü, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Borçlunun itirazı, İİK.'nun 168/5. maddesi kapsamında yetki itirazı olup, bu maddeye göre ödeme emri tebliği tarihinden itibaren beş günlük sürede yapılması gerekir....

                UYAP Entegrasyonu