Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 04/08/2011 havale tarihli dava dilekçesinde;..... sayılı takip dosyası ile borçlu ... aleyhine aidat ve elektirk borçlarının tahsili amacıyla yapılan takibe borçlu tarafından borca itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulmasına sebebiyet verildiğini, borca itirazın kötü niyetli ve haksız olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 40 icra inkar tazminatına, davalı aleyhine her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne,.....yılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaliyle takibin 1368,21.-TL asıl alacak ve 1.322.-TL gecikme faizi olmak üzere toplam 2690,21....

    Esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, davalı tarafça yetkiye, borca ve borcun ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu, dosyanın yetkili Bakırköy ... İcra Müdürlüğüne gönderilerek ... Esas sayısını aldığını, borçlunun itirazı sonucu takibin durması nedeniyle itirazın iptali davası açıldığını, Denizli ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosya ile yürütülen icra takibinin durması nedeniyle bu takipte yetkiye, borca itirazın kaldırılmasını talep edildiğini, dava dilekçesinde sehven Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyaya yapılan itiraz şeklinde belirtilmesine rağmen 12.07.2019 tarihli celse de belirtildiği üzere davanın itiraz sonucu duran Denizli ... İcra Müdürlüğünün ......

      -TL bedelle kiraya verdiğini söyleyerek ve kontratın aslını vererek kendisini dolandırdığını belirterek davanın reddini talep etmiştir., Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre özellikle 05.11.2013 tarihli dilekçeyi "takibe itiraz" olarak kabul etmediği, bunun aksi kabul edilse bile "itiraz" sözcüğünden sonra, cümlenin devamında borçlunun "itirazını geri çektiğini" bildirmesi nedeniyle bu dilekçeye istinaden takibin durdurulmaması gerektiği, takip dosyasında borçlunun takibin durdurulmasını gerektirecek bir itirazının bulunmadığını, dolayısıyla itirazın iptali davasının dava şartı niteliğinde olan geçerli bir itirazın olmadığı ve bu itiraz üzerine takibin durdurulması şartının bulunmadığı anlaşılmakla; geçerli bir itiraz olmadığı anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir....

        Somut olayda, takibe konu bononun, bono dışında taraflar arasında 10/03/2016 tarihinde düzenlenen “Muacceliyet Sözleşmesidir” başlıklı sözleşmeye dayalı olarak teminat amacıyla verildiği iddia edilmiş olup, borçlunun başvurusu, bu hali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5 ve 169. maddelerine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borca itiraz kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 2....

          DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Adana ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyası incelenmiş; davacı tarafından davalı aleyhine 240,55TL geçiş ücreti ve 962,20TL gecikme cezası olmak üzere toplam 1202,75TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı , davalı borçlu tarafından süresi içinde takibe , borca ve faize itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili 21.06.2022 tarihli dilekçesinde takibe konu alacağın davalı tarafından 30.03.2022 tarihinde müvekkili şirketin haricen ödendiğini bu nedenle davanın konusuz kaldığını bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ancak ödeme takip ve itiraz tarihinden sonra yapıldığından yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsilini ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

            bir tacir gibi davaranmadığını, imzaladığı sözleşmenin maddelerine aykırı davaranarak borcunu inkar etme yolunu seçtiğini, davalı taraf aradaki ticari ilişkiye itiraz etmediğini, kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, davalı tacirin borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve borca haksız olarak itiraz ettiğini ve müvekkili şirketin alacağının likit olması nedeniyle borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

              Borçlunun icra mahkemesine başvurusu; dayanak senedin borçlunun kefil sıfatı ile imzaladığı alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılan kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine ilişkin olup, teminat senedi iddiası senet metni dışında belge ile ispatlandığından bu haliyle başvuru, İİK'nın 168/5, 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğindedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nın 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazın kabulü halinde aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 3....

                Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

                  Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

                    Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

                      UYAP Entegrasyonu