"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı şirket tarafından borçlu şirket aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibi üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda borca itiraz ettiği, mahkemece, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir....
Somut olayda, borçlu tebligatın usulsüzlüğü yanı sıra, borca itiraz etmiş olup, mahkemece tebligata yapılan şikayetin değerlendirilerek tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesi doğru ise de; borca itiraz ile ilgili olarak bu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu isteğin reddine karra vermek gerekirken, kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı/borçlu tarafından imzalanan sözleşme gereğince; davalının kullanmış olduğu kredi kartı borcunun ödenmediği için takip başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, davalının haksız, kötüniyetli olduğunu, alacağın likit olduğunu, davalının borcu ödemekten kaçınmak adına borca itiraz ettiğini, davalının ödenmeyen ve vadesi gelmiş kredi kartı borcu bulunduğunu iddia, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, borca haksız ve kötüniyetli itiraz edildiğinden borçlunun icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; bankaya dilekçe ile müracaat ederek böyle bir borcunun olup olmadığını hatırlamadığını, borcunun olup olmadığını bilmediğinden borcu kabul veya inkar etmediğini, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacılar vekili tarafından borca kısmi itirazda bulunulduğu, borca itiraz dilekçesinde ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasının yer almadığı anlaşıldığından her ne kadar borca itiraz üzerine itirazın duruşmalı incelenmesi ve davacı vekili tarafından duruşma günü bildirilen mazeretin kabul edilmemesine rağmen davalı tarafça da dava takip edilmediğinden rağmen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi yerine, davanın reddine karar verilmesi yerinde değil ise de, borca itiraz üzerine itirazın süresinde olmaması halinde duruşma açılması gerekli olmadığından ve dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin yer almadığı anlaşıldığından, ödeme emri tebliğ tarihine göre süresi içerisinde borca itirazda bulunulmadığından, davanın reddine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İcra Müdürlüğü 2017/26173 E sayılı icra dosyasına yönelik olarak imzaya ve borca itiraz etmiş olup, 22/10/2019 tarihli duruşmada imzaya itiraz etmişlerse de; imza itirazları bulunmadığını ve borca “itfa” sebebiyle itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Davacıya itfa iddiasına ilişkin belgeleri sorulmuş ancak dosyaya ibraz etmemiştir. Dosya mevcut durumu ile Bilirkişiye tevdi edilmiş ve 02/11/2020 tarihli raporda faiz isteminde 232,06 TL fazlalık olduğu ve takipten sonra işletilecek faiz oranının %10,50 TL istenmiş ise de 9,75 olması gerektiği belirtilmiş olmakla Mübrez rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmuş , Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 24....
İstinafa konu kararın kambiyo senetlerine özgü takipte borca itiraz olduğu, davacı beyanlarında senette vade tarihi üzerinde rakamla ve yazıyla olmak üzere iki adet vade tarihi yazılı olduğunu, senedin bono niteliğinde olmadığını, senedin ödeme tarihi kısmında tahrifat yapıldığını, bu nedenle senedin kambiyo vasfını yitirdiğini belirterek davanın kabulünü talep etmiş, ilk derece mahkemesince İİK 169/ a maddesi gereğince borca itirazın reddine karar verilmiştir.Mahkememizce yapılan incelemede her ne kadar davacı vekili istinafında borcun baskı altında ödendiğini beyan etmiş ise de, senet incelendiğinde senette çift vade olmadığı, keşide tarihinin tekrarlandığı, senette çift vade olsa dahi borcun 15/02/2019 tarihinde ihtirazi kayıt olmadan ödendiği nedenle 170/a-son maddesi gereğince ödemenin kabul edildiği nedenle senedin kambiyo vasfına haiz olmadığının ileri sürülemeyeceği, borca itiraz yönünden yapılan incelemede İİK 169/a maddesi gereğince davacı tarafça yasada ispata elverişli belgeler...
nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanması zorunludur.İİK.nın 169/a-1 maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; HMK.'...
Borçlu vekilinin istinaf başvurusu ön inceleme duruşması sonunda tahkikat aşamasına geçilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğu, ilk celsede sundukları mazeretin kabul edilmeyerek savunma haklarının kısıtlandığı, cevap dilekçesi sunmamaları nedeniyle vakıaların tamamının inkar edilmiş kabul edilmesi gerektiği, itiraz dilekçesinde bildirdikleri hususlar nedeniyle (yetki, alacağın sebebinin gösterilmemesi, alacağın belirsiz olması, iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sona erdiği, borca ve ferilerine itiraz) kararın kaldırılmasını istemiştir. Tedbir nafakası ara kararı, ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde belge de sayılamaz. Bu nedenle de İİK'nun 34. maddesi hükmü, somut olayda uygulanamaz. Mahkemece tedbir nafakasına hükmedilmiş olup, iştirak nafakası değildir. Bu yönüyle borca itiraz yerinde değildir....
Tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından mükerrer takip şikayeti ile birlikte borca itirazda bulunulduğu, ayrıca sözleşme gereğince davacının borçlu bulunmadığının ileri sürüldüğü, bu itirazların niteliği itibariyle borca itiraz mahiyetinde olduğu, takibin ilamsız takip olduğu göz önüne alındığında, takibin şekline göre uygulanması gereken İİK 62/1 maddesi gereğince borca itirazların icra müdürlüğüne yapılması gerekip, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz....
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre ve özellikle Dairenin 20.6.2017 tarih, 2016/17683 Esas ve 2017/9646 Karar sayılı önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere, senet üzerinden anlaşılmayıp ayrı bir sözleşmeye dayalı teminat iddiaları borca itiraz kapsamında olup İİK’nin 170/a maddesi kapsamında değerlendirilemez. Borçlunun bu haliyle icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazın kabulü halinde aynı Kanunun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nin 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değil ise de alacaklı temyiz dilekçesinde bu hususu temyiz konusu yapmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....