Davalı borçlu vekili, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiş, açılan davada da mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın Ankara Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılması gerektiğinden, mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın talep halinde Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar ..., hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı icra takibinde hem icra dairesinin yetkisine, hem de borca itiraz etmiş, açılan davada da mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda öncelikle İİK.nun 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin mahkemenin yetkisine yönelik itiraz incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/02/2020 NUMARASI : 2019/390 ESAS, 2020/162 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz)|Şikayet (İcra Memur Muamelesi)|Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine çek alacağından dolayı takip başlatıldığını, borca ve faize itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin çeki avans olarak verdiğini ancak karşılığında malların gelmediğini, ayrıca avalimdir yazısı ile ciro silsilesinin bozulduğunu, senedin kambiyo senedi özelliğini yitirdiğini söyleyerek takibin durdurulmasına ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Borçluların icra mahkemesine başvurusu yetkiye ve İİK 169. maddesi uyarınca, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK 169/a maddesi kapsamında incelenmesi gerekmektedir. Yetkiye itiraz yönünden yapılan incelemede; senetteki keşide yerinin Antalya olduğunu, takibe konu senedin keşide yeri itibariyle yetkili icra dairesinde takibe konulduğu anlaşılmakla, davacının yetki itirazına yönelik istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Borca itiraz yönelik olarak; İİK 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçlulara aittir. HGK 14.3.2001 tarih 2001/12- 233 ve 20.6.2001 tarih 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır....
İİK'nın 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklığın tespiti için TTK'nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olmadığı kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira, TTK'nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançosunun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, borçlu tarafından yapılan itiraz bir bütün olarak değerlendirildiğinde açıkça tüm borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesi içerisinde geçen " takipte talep edilen alacak miktarı kadar borcu bulunmadığı" şeklindeki cümle her ne kadar tereddüt oluşturmuş ise de itiraz dilekçesinin bir bütün olduğu ve dilekçe içinde borcun ve ferilerinin tümüne itiraz edildiğinin belirtilmesi karşısında borçlu lehine değerlendirme yapılarak kısmı itiraz olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı, borçlunun sunmuş olduğu itirazın borcun tümüne yönelik olduğu dolayısıyla icra müdürlüğünce verilen takibe itirazın durdurulması kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla şikayetinin reddine karar verilmiştir....
itiraz niteliğinde olduğu ancak ispatlanamadığı gerekçesi ile istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek mahkeme kararının kaldırıldığı, borca itirazın reddine ve İİK'nun 169/a-6 maddesi uyarınca hükmolunan 90.000,00 TL tazminatın borçludan alınarak alacaklıya verilmesine karar verildiği görülmektedir....
dan kalan mirası kayıtsız şartsız olarak reddettiğinin tesciline, diğer davacı ... yönünden ise davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmıştır.O halde; mahkemece, terekenin borca batık olması nedenine dayanan mirasın reddi davasının, şikayetçi borçlular tarafından takibin başlatılmasından önce açıldığı ve halen derdest olduğu nazara alınarak, bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, itiraz süresi içerisinde alınmış bir reddi miras kararı bulunmamasına rağmen varmış gibi değerlendirme yapılarak borçluların talebinin borca itiraz olarak nitelendirilmesi yerinde olmayıp, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
BORCA İTİRAZTAKİBİN DURDURULMASI 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 366 ] "İçtihat Metni" Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İzmir 1.İcra Müdürlüğü'nün 2009/5529 E. sayılı dosyası ile yapılan ilamsız takipte, borçlular süresinde verdikleri itiraz dilekçelerinde, icra müdürlüğünün yetkili olmadığını, borcun bulunmadığını, talep edilen faizin fahiş olduğunu,mükerrer takip yapıldığını ileri sürerek borca itiraz etmişlerdir. İcra müdürlüğünce, itiraz konusunda herhangi bir işlem yapılmamış, sadece itiraz dilekçesi havale edilmiştir. İcra müdürlüğünce, takibin durdurulması gerekirken aksi yönde işlem yapılması doğru değildir. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile müdürlük işleminin iptaline karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir....
kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiğini, müvekkillerinin ikamet adreslerinin Düzce olduğunu, Düzce mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, takip konusu senedin davalı taraf ile müvekkilleri arasında yapılan sözleşmenin teminatı olması amacıyla düzenlendiğini belirterek yetkiye, borca ve takibe itiraz etmişlerdir....
Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte davacı tarafından sadece bir adet senetteki imzaya itiraz edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; dava dilekçesi incelendiğinde davacı tarafından 07431 numaralı senetteki imzaya itiraz edildiği, sair senetler yönünden borca ve ferilerine itiraz edildiği halde, mahkemece 07431 numaralı senet üzerinde imza incelemesi yapılmasına rağmen takibin tümü yönünden imzaya itirazın kabulü ile İİK 170/3 maddesi gereğince takibin durdurulmasına yönelik verilen karar isabetsizdir....