Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu, ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir. Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu Borçlar Kanununun 86 ncı maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir....

    A.Ş. adresine gönderildiğini ve icra dosyasında da yer alan ticaret odası kayıtları ile resmi kayıtlardan anlaşılacağı üzere, kendisine ait iş yerine yapılan bu tebligat, iş yerinde daimi çalışan personel tarafından 10/12/2019 tarihinde tebliğ alındığını, işbu dava gecikmiş itiraz mahiyetinde olduğundan, 10/12/2019 tarihinde iş yerinde daimi çalışana yapılan tebligat usul ve esas bakımından yerinde olup, borçlunun gecikmiş itirazda bulunmasının yasal dayanağı bulunmadığını, borçlu tarafın yurt dışında olduğu iddiasında ise de İİK m. 65 gereğince kusursuz olmadığını, kusursuz olsaydı dahi, maninin kalktığı günden itibaren 3 iş günü içinde mazeretini gösterir delilleri sunmadığını, ilgili yasal düzenlemeni emredici olup, davacı borçlunun delilden yoksun, soyut, gecikmiş itirazının usulden reddi gerektiğini beyanla davanın reddine ile lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

    Esas esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde 26.660,40 TL kaçak elektrik bedeli, 355,47 TL gecikmiş gün faizi, 63,98 TL faizin KDV'si olmak üzere toplam 27.079,85 TL'nin tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü'nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemelerin görevine ilişkin kurallar kamu düzeninden olması nedeniyle dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-c) Asliye Ticaret Mahkemesinin görevini düzenleyen 6102 sayılı TTK.'...

      Esas sayılı takip dosyası ile ödeme emri gönderildiğini, davalı borçlu tarafından borca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, kaçak elektrik kullanımının tutanaklar ile sabit olduğunu, davalı borçlunun mevzuata uygun olarak düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağına ilişkin tahakkuku ödemekle yükümlü olduğunu, kaçak elektrik kullanım hususunun tutanaklar ile sabit olduğundan bahisle, davalı/borçlu tarafından ileri sürülen borca itirazın yerinde olmadığını, alacağın likit olması sebebiyle icra inkar tazminatı taleplerinin karşılanmasının gerektiğini, davalının takibe itiraz etmekle takibin durmasına neden olduğunu, icra inkar tazminatının takibe haksız yere itiraz edilmesine ve alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olunmasının hukuki yaptırımı olduğunu, işbu davanın HMK m.166 gereği ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ... Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmesini, ... 6. İcra Müdürlüğü'nün ......

        nın imzaladığı Abonelik Sözleşmesi neticesinde davalının elektrik enerjisini kullandığını ancak hizmetin bedelini ödemediğini, faturalandırılan hizmetin bedelini ödemeyen davalının temerrüde düştüğünü, bunun üzerine 4.146,13 TL bedelli asıl alacağa son ödeme tarihinden 15/04/2016 takip tarihine kadar işlemiş 6.087,13 TL gecikmiş gün faizi ve 1.095,84 TL faizin KDV'sinin toplamında 11.329,87 TL üzerinden aleyhine icra takibi başlatıldığını ve borçlunun haksız ve dayanaktan yoksun biçimde borca itiraz edildiği görüldüğünü, icra takibine haksız ve kötüniyetli itiraz edildiğinden %20 'den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP:Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalı taraf davaya herhangi bir cevap vermemiş ve mahkememizce yapılan açık duruşmalara da katılmamıştır....

          Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 54.723,15-TL asıl alacak, 50.131,89 TL Gecikmiş Gün Faizi ve 9.023,74 TL Faizin KDV'si olmak üzere toplam 113.878,78-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, borca ve borcun feriilerine itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür. Dava; taraflar arasında akdedilen, 09/04/2009 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinden doğan fatura alacaklarının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir....

            Tebligatın usulsüzlüğü gecikmiş itiraz nedeni yapılamaz. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde, "tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı usulsüz tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemece ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 08.10.2010 tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin asıl dava yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, ilamsız takipte İİK.nun 62/l.maddesi uyarınca her türlü İtirazın yasal yedi günlük süre içinde icra dairesine yapılması gerektiği hususu gözardı edilerek birleşen dava yönünden şikayetin kabulü ile, icra dairesine süresinde yapılmış bir itiraz da olmadığı halde, icra mahkemesine yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

              Şti. arasında imzalanan kredi sözleşmesine davalının kefalet verdiğini, kredi alacağının ödenmemesi üzerine hesabın 02/04/2013 tarihinde kat edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, kefaletin geçersiz olduğunu, ayrıca icra takibine gecikmiş itirazda bulunduklarını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalının icra dosyasına yapmış olduğu gecikmiş itirazın şikayet yoluyla red edildiği ve red kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 07/04/2015 tarihli kararı ile onandığı ve bu durumda kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                İcra Müdürlüğünün 2015/24865 esas sayılı dosyası ile 3.385,17 TL enerji bedeli, 6.284,79 TL gecikmiş gün faizi, 1.131,26 TL faizin KDV'si olmak üzere toplam 10.801,22 TL alacağın tahsili talebiyle takip başlatıldığı, ödem emrinin davalı-borçluya 13.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 14.10.2015 tarihinde borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı-alacaklıya tebliğ edilmediği görülmektedir....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacı ve dava dışı borçlular hakkında davalı alacaklı tarafından Ilgın İcra Müdürlüğü'nün 2020/1060 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun ödeme emrini tebliğden önce ödeme emrinin sonradan tebliğ edilmesi şartı ile dosya numarasını bildirerek takip konusu borca itiraz edebileceğini, böyle bir itirazın geçerli olduğunu, ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığının kabul edildiğini, oysa davalı borçluya ödeme emri tebliği ile ilgili eksiklik tamamlandığını, de herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, ödeme emrinin davacı borçlu T1 28/11/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacı borçlu T1 vekilinin 25/11/2020 tarihli dilekçe ile dosyaya yetkiye ve borca itiraza ilişkin dilekçe ibraz ettiğini, 10/12/2020 tarihli tensip karar tutanağı ile davacı borçlu vekilinin ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce borca itiraz etmiş olması...

                UYAP Entegrasyonu