Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçluların başvurusu, bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise; takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu durumda mirasın ret kararı icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığından itiraz süreye tabidir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi'nce mirasın ret kararının 04.05.2015 tarihinde alındığı yazılmış ise de anılan bu tarih mahkemenin gerekçeli kararını yazdığı tarih olup kararın verildiği tarih değildir. O halde ilk derece mahkemesince verilen itirazın süre yönünden reddi kararı doğru olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince, borçluların istinaf yoluna başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekirken, borçluların istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak takibin davacılar yönünden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Mahkemece, davalı borçlunun icra dairesine yaptığı yetkiye ve borca itiraz üzerine takibin icra dairesinin yetkisi yönünden de durduğu yetki itirazı icra mahkemesinde kaldırılmadan itirazın iptali davası açılamayacağı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava koşulları oluşmayacağından davanın reddine, icra dairesinin yetkili olduğu sonucuna varılması durumunda işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

      Mahkemece, davalı borçlunun icra dairesine yaptığı yetkiye ve borca itiraz üzerine takibin icra dairesinin yetkisi yönünden de durduğu yetki itirazı icra mahkemesinde kaldırılmadan itirazın iptali davası açılamayacağı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava koşulları oluşmayacağından davanın reddine, icra dairesinin yetkili olduğu sonucuna varılması durumunda işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

        GEREKÇE: Uyuşmazlık, genel haciz yolu ile takipte mirasın reddi nedeniyle takibin iptali talebine ilişkindir....

        İcra Müdürlüğü’nün yetkisine, hem de borca itiraz ettikleri, yetkili yer olarak .../...’ı gösterdikleri, davacının açtığı itirazın iptali davasının içeriğinde yetki itirazından bahsetmeksizin borca itirazın iptalini istediği, bu şekilde davalıların yetkiye yönelik itirazını benimsediği ve kabul ettiği gerekçesiyle yetkili icra dairesinde yapılan takip bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Her ne kadar temyize konu mahkeme kararının gerekçesinde davalıların adresinin .../..., davacının adresinin ..., sözleşmede belirtilen yetkili yerin ... olduğu, bu durumda ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu hakkında bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlu site yönetiminin, senedi imzalayan Muhittin Korkut'un site yönetimini temsilen senet tanzim etme yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK.'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK.'...

            Davalılar cevap dilekçelerinde; 06.04.2011 tarihinde muacelliyet ihtarnamesinin kendilerine tebliğ edildiğini ancak takibe konu sözleşmelerin bir örneğinin kendilerine tebliğ edilmediğini, Çubuk İcra müdürlüğünün 2010/1208 esas sayılı dosyasında takibe konu borca ve ferilerine miktarın belirli olmaması nedeniyle itiraz ettiklerini, murislerinin terekesinin borca batık olduğunu, TMK'nun 605/2 maddesi uyarınca hükmi red defini ileri sürdüklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece toplanan delillere göre; davalıların Çubuk İcra Müdürlüğünün 2010/1208 esas nolu dosyasında 37.500,00 TL ve fer'ilerine itiraz ettiklerini açıkça bildirdikleri ve takibin kefalete dayanması nedeniyle borcun tümüne itiraz ettiklerinin mahkemece kabul edildiği, davacı tarafından davalılar hakkında murislerinin kefillikten kaynaklanan borcu nedeniyle Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2010/1208 esas nolu dosyasında 39.465,58 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalıların murisi ...'...

              İcra Hukuk Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/1206 Esas, 2019/619 Karar sayılı kararında her ne kadar borçlu tarafından borca itiraz dilekçesi sunulmadığından takibin durdurulması talebin reddine karar verilmiş ise de sonuç itibarıyla ödeme emrinin iptal edildiği, davacı borçlunun ödeme emrinin iptali üzerine kendisine yeni bir ödeme emri tebliğ edilmeden borca itiraz ettiği, karar sonrası oluşan bu duruma göre borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması gerektiği, icra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğ işleminin iptaline dair kararının uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, karardan sonra borca itiraz edilmekle mahkemenin takibin durdurulması talebinin red gerekçesinin de ortadan kalktığı, bu durumda borçlunun takibin durdurulması talebinin kabulünü mahkemece verilen kararın kesinleşmesine bağlayan 22/07/2019 tarihli icra müdürlük kararına yönelik şikayetin kabulüne dair İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında HMK.355 maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden...

              İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle------ davalının yapmış olduğu itirazın İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. Bir itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı şarttır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır, o halde bu husus İİK nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartı da mahkemece resen gözetilmek zorundadır. (HMK nun 114/2 ve 115/1 maddeleri) Somut olayda davalı hem--- hem borca itiraz etmiştir. İcra ve İflas Kanunun 50. maddesi yetki sorununu düzenlemektedir....

                DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından çek bankaya ibraz edildikten sonra ve karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra kaybedilmesin üzerine İstanbul 7 ATM'de çek iptali davacı açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleşmesinin ardından çek keşidecisi ve müvekkilden önce ciranta olan kişilere karşı icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine haciz talebinde bulunduklarını, müdürlükçe 29/07/2019 tarihli karar ile borçlu Mustafa Gök'ün borca itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, bu nedenle taleplerinin reddine karar verildiğini, halbuki itiraz dilekçesinde İstanbul 7 ATM'nin çek iptali kararına itiraz edildiğini, fakat dilekçenin sehven icra müdürlüğüne sunulduğu, dilekçenin itiraz mahiyetinde olmadığı, borçlunun neye itiraz ettiği anlaşılamadığı, bu nedenle itiraz dilekçesi olarak kabul edilemeyeceğini belirterek...

                UYAP Entegrasyonu