Mahkeme; borca itiraz üzerine takibin durdurulmuş olmasının davacının İİK'nın 58/3 ve 61.maddelerine göre alacaklının, hareket etmediği yönündeki şikayetine engel teşkil etmediği, icra takibi bir belgeye dayanmakta ise belirtilen yasa maddeleri uyarınca bu belgenin aslı veya tasdikli örneğinin takip talebine ve ödeme emrine eklenmesinin zorunlu olduğu, dayanak belgelerin eklenmemesi halinde takibin veya ödeme emrinin iptali gerekeceğinden borçlunun bu yönde şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunduğu, İİK'nın 58. maddesi gereğince, takip belgeye dayandığı takdirde, belge aslı veya örneğinin takip talebine ve ayrıca aynı Kanun'un 61. maddesi uyarınca da ödeme emrine eklenmesi gerektiği, alacaklı tarafından belgeye dayanmaksızın da ilamsız icra takibi yapılabileceği, bu durumda itirazın kaldırılması davasında takipte gösterilmeyen belgeye dayanılamayacağı, takip talebinde alacağın "10/07/2004 tarihli Fatura 280,89 TL , 14/08/2004 tarihli Fatura 405,69 TL , 15/05/2004 tarihli Fatura...
Borçluya yeni bir ödeme emri gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından davacının imzaya itirazları ve borca itirazları yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte davacı Gülsüm'ün dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini ikrar ettiğini, ödeme emrinin iptalini açmakta hukuki yararının bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmesinin borçlunun ödeme emrinin iptalini istemesine engel olmayacağı, ödeme emrinin iptali ile imzaya itirazın farklı hukuki sonuçları olduğundan, takibin kesinleşme tarihi ve takibe ilişkin bir kısım hususlar ödeme emrinin tebliği ile sonuç doğuracağından davacının ödeme emrinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının ikrara yönelik olmadığı anlaşılmıştır....
T5 tarafından 29/06/2020 tarihinde T3 adına, 30/09/2020 tarihinde ise mirasçı sıfatı ile ödeme emri gönderilen T4 Didem ÖZ YILDIZ ve T3 adına borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, İcra Müdürlüğünün 08/10/2020 tarihli kararı ile takibin tüm borçlular yönünden durdurulduğu, alacaklı vekilinin 12/10/2020 tarihli takibin Didem ÖZ ve T3 yönünden devamı ile Didem ÖZ adına yeniden ödeme emri gönderilmesi talebinin 19/10/2020 tarihinde reddedilmesi üzerine, 10/11/2020 tarihinde huzurdaki şikayetin yapıldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 12....
Bu ödeme emrinin gönderilmesiyle birlikte yeni bir borca itiraz süresi başlar ve borçlu tarafından takip türünün genel haciz yoluyla ilamsız takip olması sebebiyle yasal 7 günlük süre içerisinde borca itiraz edilmesi gerekir. Her ne kadar davacı borçlu yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan takibin yetkili icra müdürlüğünde devam ettiğini ileri sürmüş ise de, bu husus sadece takibin başlatılmasına ilişkindir. Yoksa yetkisiz icra dairesinde yapılan icra işlemleri geçerliliğini korumaz. Bu sebeple, yetkisiz icra müdürlüğünde yapılan borca itiraz yetkili icra müdürlüğünde başlatılan takipte geçerli olmayıp, yetkili icra müdürlüğünde gönderilen ödeme emrine itiraz edilmediğinden takibin kesinleşmesi sonrasında takibe devam edilerek haciz işlemlerinin yapılması usul ve yasaya uygundur....
Davalı alacaklı tarafından borçlular Sıddık Dönmez ve T1 aleyhine Örnek No:7 ödeme emri tebliğ edilmek sureti ile ilamsız icra takibi yapılmış, davacı borçlu T1'a ödeme emri 24/01/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, 08/02/2019 tarihinde açılan dava ile ödeme emri ekinde takip dayanağı belgenin tebliğ edilmediği, istenen faizin fahiş olduğu gerekçesi ile ödeme emrinin ve takibin iptali istenilmiş, mahkemece şikayet ve itirazın reddine karar verilmiştir. Borçlunun icra mahkemesine başvuru sebeplerinden birisi, aleyhine yapılan takipte istenen faiz oranının fahiş olduğu belirtilerek istenen işlemiş faiz ve faiz oranı nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir. İcra takibinin şekline göre İİK’nun 62. maddesi uyarınca borçlu, her türlü itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine bildirmeye mecburdur....
İcra Müdürlüğü' nün 2017/15491 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu adına çıkartılan yenileme emri tebliğ tarihinin 22/05/2017 tarihi olarak düzeltilmesine, sözkonusu takip dosyasında ödeme emrinin davacı asile 08/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, yenileme emrinin gönderilmesiyle borca itiraz süresinin yeniden işlemeyeceği sözkonusu ödeme emri tebliğ tarihi olan 08/02/2013 tarihinden itibaren 5 günlük yasal itiraz süresi dolduğu ayrıca borca itirazın ve takibin iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "İstanbul 27. İcra Müdürlüğü' nün 2017/15491 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu adına çıkartılan yenileme emri tebliğ tarihinin 22/05/2017 tarihi olarak düzeltilmesine, borca itirazın ve takibin iptali talebinin reddine.." karar verildiği görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 03/10/2019 tarih, 2018/2217 Esas, 2019/1659 Karar sayılı kararı ile yapılan istinaf başvurusu incelemesi sonucunda "......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/10/2020 NUMARASI : 2020/148 ESAS-2020/529 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2019/15044 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, ödeme emri tebliğ edilmeden takibi haricen öğrenerek 12/02/2020 tarihinde borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, icra müdürlüğünün İİK'nun 152. maddesi gereğince ödeme emri tebliğine gerek olmadığını belirterek takibin devamına karar verdiğini, göre ilamsız takibe itiraz edildiğinde İİK'nun 66. maddesine göre ilamsız takibe itiraz edildiğinde takibin duracağını belirterek icra müdürlüğünün 14/02/2020 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, iptaline karar verilen ödeme emri olmayıp ödeme emrinin tebliği işlemi olduğunu, ödeme emrinin iptal edilmediğini, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline ve ödeme emri tebliğ tarihinin 11.08.2020 olarak düzeltilmesine karar verildiğini, kesinleşen karara istinaden takibin davalı borçlu yönünden durduğunu, bu durumda borçlu, 11.08.2020 itibariyle ödeme emrini tebliğ almış ve 14.08.2020 tarihli dilekçesi ile takibe ve borca itiraz ettiğini, tebliğ işleminin iptalinin itirazı geçersiz hale getirmediğini, itirazı da itirazın iptali davası açılabilmesi için gerekli olan dava şartının gerçekleştiğini, aksi yönde varılan kabulün usul ekonomisine de ters düşeceğini, borçluya yeniden ödeme emri gönderilecek olması mevcut itirazının geçersizliği anlamına gelmeyeceğini, borçluya yeniden ödeme emri gönderilmiş olması ve borçlunun gönderilen bu yeni ödeme emrine itiraz etmediği varsayımında, borçlunun 14.08.2020 tarihli itirazının geçersiz kabul edilmesi anlamına...
Sayılı karar dikkate alındığında alacaklı olduğunu iddia eden kişiye karşı müvekkiline ödeme emrinde belirtilen tutar kadar bir borcu bulunmadığını, alacak miktarı olarak talep edilen 134.223,57 TL'ye itiraz ettiklerini, taraflarınca 22.02.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olan ödeme emri hukuka aykırı olduğunu ve taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, mahkeme kararına aykırı olarak belirlenen asıl alacağa işletilen faize, borca, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini ve müvekkili aleyhine gönderilen ödeme emrinin ve takibin iptalini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, mahkeme ilamına aykırı düzenlenen ödeme emrinin ve takibin iptali istemine ilişkindir....
Somut durumda davacı borçlu aleyhine yapılan ilamsız takipte ödeme emri 24/04/2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar borca itiraz niteliğinde olup ödeme emri tebliğinden itibaren yasal sürede icra müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Müdürlük yerine icra mahkemesine yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmaz. Diğer taraftan davacının 10 yıllık zamanaşımının oluştuğu yönündeki iddiası mahkemece davacıya açıklattırılmamış ise de, iddianın takip tarihinden önceki dönemde zamanaşımı iddiası olarak kabulü halinde ödeme emri tebliğinden itibaren yasal sürede icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, zamanaşımının takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak ileri sürüldüğünün kabulü halinde ise ödeme emri tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden itibaren davacı borçlu yönünden zamanaşımını kesen işlemler yapıldığı takip dosyası kapsamı ile sabittir. Bu durumda mahkemece davanın reddine ilişkin karar tesisinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır....